SİYASİ PERŞEMBENİN GELİŞİNE BİR BELGESEL AÇILIMI…

Ağustos ayının her manada en sıcak günlerini yaşıyoruz. Bir yanda geç gelen yaz ile birlikte kavurucu sıcaklar, diğer yanda ülkenin durumu, Terör, Siyaset, Ekonomi, Toplu Sözleşme…

Gün geçmesin ki bir terör hadisesi yaşanmasın, her gün acı bir haber, kan ve gözyaşı… Karanlık odaklar gözlerinin götürmediği bu coğrafya üzerinde kara emellerine ulaşmak adına kan dökmeye devam ediyorlar ve buna alet olanlar, ortaklar, ihaneti üzerine almayan şer cepheleri, içimizdeki İrlandalılar…

Başkent kavruluyor… Vantilatör, klima satışları patlama yapmış durumda yok satıyor. Akşamları ara sıra esen rüzgâr ve arada bir yağan yağmur da olmasa nefes almak neredeyse imkânsız. Ankara’nın havası siyaset havasını da etkilemiş durumda, kulisler kaynıyor… Pazartesi Günü gece yapılan açıklamalardan sonra hararet yerini Perşembe-Cuma serinliğine bırakmıştı… Kafalarda birçok soru işareti acaba koalisyon olacak mı, hükümet mi, seçim mi? Siyaset arenasında dönen birçok senaryolar… Anlaşılan bu haftada siyasette nefesler tutulacak ve muhtemelen Cuma günü beklenecek…

Birçok vatandaş gibi bizde pazartesi gecesi televizyon ekranlarında Ak Parti ile CHP arasında geçen 4,5 saatlik görüşme sonrasındaki izlenimleri izliyorduk. CHP adına Genel Başkan Yardımcısı ve parti sözcüsü Sn. Prof. Dr. Haluk KOÇ basın açıklamasını yaparken, AK Parti adına Kültür ve Turizm Bakanı Sn. Ömer ÇELİK bu görevi yerine getiriyordu. Zıt akımlara sahip iki parti sözcüsü de akıcı bir Türkçe ile ee, ıı demeden ser verip sır vermeden görüşmelerin genel sınırlarını edebi bir siyasi üslupla dile getirdiler.

Tıp doktoru olan Sn. KOÇ ile gazetecilik mesleği ile uğraşmış ve 2002 yılından beri Ak Partinin Genel Başkan Siyasi Danışmanlığını yürüten Sn.ÇELİK’in basına yansıyan konuşmalarında yıllardır siyasetin içinde yer alan ve parti tabanını iyi tanıyan “Kurt Siyasetçi” tabiri ile gazetecilerin yöneltmiş oldukları sorular karşısında çok rahat oluşları ve kaçamak cevaplar vermeyişleri siyaset adına takdire şayandı. Şimdi sonraki görüşmeye kadar televizyonlarda bu konu enine boyuna konuşulacaktır, gazetelerde köşelerde yazılıp çizilecektir, konuyu ilgililerine bırakıyoruz…

Efendim, gece açıklamaları dinledikten sonra TRT BELGESEL kanalına şöyle bir gözümüz takıldı, arada sırada ilginç belgeseller dikkatimizi çekiyor. Pakistan'a özgü şifalı iksirin gizemi… Pakistan’da Iguana (dev kertenkele) yağından ilaç yapan ve bu şekilde hayatlarını kazanan insanların kısa öyküsü anlatılıyordu. İlginç gelmişti doğrusu. Pakistan’da yaşayan ve aslen Hindistan’ın bu işi meslek olarak yapan aşiret kolu mensupları, Kabilenin erkekleri asırlardır tek bir işle uğraşıyor: İguana yağından şifalı iksirler yapıyor.

Saatlerce yol yürüdükten sonra iguanaların yaşadıkları bölgeye geliyorlar, arazi sahibinden izin aldıktan sonra iguanaları yakalamak için yuvalarına tuzak kuruyor ve bekliyorlar. Av sırasında bu tuzaklara yılanlarında yakalanma ihtimali işin meşakkatinin yanında tehlikesine dikkat çekiyor. Yakalanan iguanalar, fazla hareket etmemeleri adına bellerinden kırılıyor çantaya konup sokak tezgâhlarına canlı bir şekilde götürülüyor. Dertlerine derman arayanlar bu sokak eczacılarının yanında soluğu alıyor. Satıcı önce kendisine gelen kişinin veya hasta olan kişinin ne sıkıntısı olduğunu soruyor, ayrıntılı bir şekilde dinledikten sonra o rahatsızlığa uygun karışımı hazırlamaya başlıyor özellikle iguana yağının felç, romatizma gibi dertlere iyi geldiği belirtiliyor. İlacın taze olması önemli olacağından iguana orada kesiliyor ve yağı alınıyor, küçük bir teneke tavada yağ eritiliyor içine bazı baharat çeşitleri de katılarak cam tüplere konuyor ve alıcıya veriliyor. İnsan normal ilacını bulsa neden bu yollara tevessül etsin ki ya da çare bulamıyorsa ne yapsın ki… Görüntüler bize biraz tiksindirici gibi gelse de orada yaşayanlar için çok olağan bir olay, hayatın içinde normal bir seyir. Kameralar birkaç dakikalığına çarşı pazar görüntülerine yer veriyor, bizim insanımız bu görüntüleri görse bırakın ilacı oradan su bile içmez, bize göre o derece sağlıksız bir ortam. Belgeseli sonuna kadar gecenin geç vakitlerine kadar izledim, biraz kasılıp kalmıştım. Çok şükür diyecek ne kadarda şeyimiz varmış. Oralarda olmak ta vardı ve hayatımızı daha zor şartlarda kazanabilirdik, belgeseli basın açıklaması yapan siyasilerin izlediğini zannetmiyorum, ama izleyenler için bir şeyler mutlaka değişmiştir diye düşünüyorum.

Bu arada Ağustos ayında başlayan Toplu Sözleşme süreci tam gaz devam etmekte. Memurlar ve memur emeklileri bir yanda derbi maçı izlerken diğer yandan elinde mini radyo ile başka bir maçı takip eden futbol seyircileri gibi. Bir yanda siyaset, hükümet kurulacak mı ne olacak derken diğer yanda bize ne çıkacak ne olacak sorusu ama şu bir gerçek ki iki maçta bir birinden bağımsız değil, birinin sonucu diğerini fazlasıyla etkileyeceğe benziyor ve buna bağlı olarak Piyasalar… Siyaset parametresi, parayı da metreyi de gösterecek bize, hadi hayırlısı…

Sevgi ve Saygılar.
YORUM EKLE