SUBLİMİNAL MESAJLARIN, ÇİZGİ FİLMLER ARACILIĞIYLA ÇOCUKLARA OLAN ETKİSİ

21. yüzyılın modern teknolojisiyle donatılmış yaşamımızda çocuklarımızın çoğu maalesef beton yığınlarında, doğayı,  yeşili, toprağı görmeden büyümektedir, geleneksel çocuk oyunlarını oynayabilecekleri bir ortama sahip olamamaktadırlar. Ev ortamına uyarlanan ve çocukların vakit geçirmeleri için onlara sunulan araçlar ise genelde, bilgisayar, televizyon, tablet, cep telefonu gibi çeşitli elektronik araçlardır. Çocuklar için etki alanı en geniş olan ise televizyondur ve her an çocukları yönlendirmektedir.  

Maalesef çağımız şartlarına uyum sağlayabilmek ve daha refah bir hayat yaşayabilmek adına çok yoğun çalışan ebeveynler çocuklarını faklı kişi ya da belli kurumlara emanet etmek zorunda kalmaktadır. Mesai bitimindeyse eve yorgun gelip evdeki diğer işlerini yetiştirme telaşında olan anneler çocuklarını sanal bakıcı olan televizyona teslim etmektedirler. Günümüzde öyle bir hal aldı ki sadece çalışan anneler değil çocuğunun yaramazlık yapmasını istemeyen, sessiz kalmasını isteyen anneler de çocuğu adeta televizyona teslim etmektedirler.  Televizyon yetişkinleri de etkilemektedir.  Ama en çok etkilenen grup çocuklar ve gençlerdir. Çalışan ebeveynler çocukları için ücretsiz eğitmen olarak televizyonu görmekte ama çok büyük bir tehlikeyle karşı karşıya olduklarını görememektedirler.

Televizyon, çocuklara ilişki biçimi sunar ve çocuk bunları sorgusuz bir biçimde kabullenir ve bazen renkleriyle, hareketli uyaranlarıyla anne, babadan bile daha belirleyici rol oynar.  Bebeklik dönemi dahil olmak üzere belli ilişki motifleri kurulmasına sebep olur ve ömür boyu bunları kullanırız. Bu imgeler belleğe kalıcı şekilde yerleşir, deneyim belleğe işlenir ve kişiliğe dönüşür. Çocuğun saatlerce televizyon izlemesi onu okumaktan, sosyal hayata katılmaktan, hatta arkadaşlarıyla oyun oynamaktan yoksun bırakmaktadır. Bütün bunların sonucunda çocuğun bedensel, zihinsel gelişimi ve sosyal gelişimi olumsuz yönde etkilenmektedir.  Bu da çocukları normal yaşamdan yoksun bırakmaktadır.

Televizyonda şiddet aşılayan çizgi filmler, çocuğu şiddete yönlendirir ve bazen de çocuk kendini şiddete maruz kalan tarafla özdeşleştirdiğinde psikolojik bunalımlar yaşayabilir, şiddet sahnelerinin etkisinde kalıp, kendisinin de şiddete uğrayabileceğini düşünüp, korkabilir, ağlayabilir, saldırganlaşabilir, uyku düzeni ve tuvalet alışkanlığı bozulabilir, hatta çocukta kaygı bozukluğu, güven sorunu, dikkat toplama sorunu oluşabilir.  

Günümüzde şiddet kavramı fazlasıyla değişmiştir, vurmak, kırmak, dövmek şimdilerde yerini kimyasal silah kullanmaya, ne olduğu belli olmayan, farklı hayvanların uzuvlarının birleştirildiği değişik yaratıklarla savaşmaya,  gerçek dışı yöntemlerle işkenceye bırakmıştır. Çünkü eskiden farenin kediden kaçması bile çocuklarda heyecan uyandırırken, şimdilerde dinamitler, savaşlar,  ölümler bile sıradan gelmektedir ve bu şiddet unsurları küçük izleyicilere canlı renklerle, ses efektleriyle,  komik unsurlarla işlenmektedir.  En çok izlenen çizgi filmlerden birinde,  çizgi film kahramanı yaratığını küçük bir top veya saat gibi bir nesnenin içinde saklayıp, bir sorun olduğunda topu yere atar ve yaratık dev cüssesiyle savaşmaya başlar.  Bunu izleyip etkisinde kalan çocuklar evlerinde yere attıkları toptan yaratık çıkmayınca farklı bir kimliğe bürünmektedirler.  Hatta 90’lı yıllarda bu çizgi filmlerin etkisinde kalıp camdan atlayan çocuklar bile olmuştur, bunun akabinde, çocukları kötü yönde etkilediği için kaldırılan çizgi filmlere de rastlamaktayız.

İnsanlar en çok cinsellik ve ölüm unsurlarından etkilenmektedirler. Bu yüzden seyircinin etkilenme oranı arttığı için kitle iletişim araçlarıyla bu iki büyük duygu,  subliminal mesaj teknikleriyle en çok işlenen kavramlardır. Bu kavramlar kullanılırken her zaman etik kurallara dikkat edilmemektedir.  Bazen bir çizgi filme dair kozmik unsurlar direk verilirken, seyircinin aklında iz bırakması hedeflenen mesajlar bilinçaltına gönderilmektedir.  Subliminal  mesajlar bilinçaltına hitap etmesi sebebiyle etkisi diğer mesajlardan daha geniş ve hızlı olmaktadır.

Çocuklara yönelik olan ve evrensel değerleri verdiği düşünülen,  kötü temaların evrensel ve geleneksel dostluk, aile ve aşk gibi temaların ardına gizlenmiş olan çizgi filmler, tamamen zararsız kabul edilmiş, içerdikleri kötü unsurlar fark edilmemiş, fark edildiğinde de  çizgi karakterler kullanıldığı ve hayal ürünü oldukları  için önemsenmemiştir. Çocuklara bilinçaltının açık olduğu, kendisine verilen her şeyin doğru ve masum olduğunu zannettiği bir dönemde bu tür ahlak dışı, şiddet içerikli kurguların verilmesi elbette ki ileriki yıllarda kişilik bozuklukları, sebebi belli olmayan depresyon halleri şeklinde kendini gösterecektir. Çizgi filmlerin diğer olumsuz etkisi de çizgi film kahramanlarıyla ilgili yan ürünlerin satışlarının da çizgi film endüstrinin en önemli gelir kaynaklarından olmasıdır. Oyuncak, kıyafet,  aksesuar gibi birçok yan ürünün satışından çizgi filmin gişe hasılatından elde edilen gelirin kat kat fazlası kazanılmaktadır. Bu karakterlerin resimleri, figürleri ya da isimleri akla gelebilecek her türlü çocuk eşyasında kullanılmaktadır. Çocuklar da kendileriyle özdeştirdikleri bu karakterleri hayatlarının her yerinde görmek için bunların satın alınmasını istemektedirler. Çocuklar öyle büyülenmektedir ki doğum günlerinde, özel anlarında bu karakterlerin yerine geçmek, onlar gibi giyinmek ve onlar gibi davranmak için çok büyük çaba sarf etmektedir.

Günümüz çocukları için vazgeçilmez olan çizgi filmlerde olması gereken olgular, dürüstlük, kendine ve başkalarına güven, cesaret, güzellik, yardımseverlik, dayanışma, aile ve vatan sevgisi.  Fakat her çizgi film kendi üretildiği kültürün değerlerini, kendi yapımcısının düşüncesini taşır. Hangi güçler tarafından hangi ideolojiye hizmet amaçlı yapıldığı bilinmeyen çizgi filmler daha detaylı  incelenmeli  ve bilimsel değerlendirilmeye tabi tutulmalıdır ki çocuklarımızın zihinlerine farklı dini ve felsefi  düşünceler  enjekte edilmesin.  Gerçek problem teknolojinin getirdikleri değil elde edilen teknolojik imkanların nasıl, ne ölçüde ve ne amaçla kullanmak gerektiğinin bilinmemesidir. Televizyon izleme süresi, izlenecek programın niteliği ve çeşidi çocuğa uygun olmalıdır. Yerli televizyon kanalı olan TRT nin ‘’Türkiye Radyo Televizyon Kurumu’’  ilk çizgi sinema filmi   ‘’Pepe’’ dir. Sevindirici olan kısmı ise TRT yerli çizgi film sayısını günden güne artmıştır. Ebeveynler tarafından izlenme saatine dikkat edildiği sürece çocuklar bu nitelikli çizgi filmlerle eğlenirken kendi kültürlerini, geleneklerini, sokak oyunlarını, aile kültürlerini öğreneceklerdir. Subliminal mesajların zararlı etkilerinden kurtulmak için öncelikle çocuklarımızın izlediği çizgi filmleri detaylı inceleyip, değerlendirmemiz gerekmektedir ki geleceğe zihinsel gelişimi, sosyal gelişimi daha iyi olan bireyler bırakabilelim.  Unutmayalım ki İyi çocuk, iyi bireye, iyi birey,  iyi  bir topluma dönüşmektedir.

Johnny Bravo adlı çizgi filmin bu bölümünde 11 Eylül’de ikiz kulelerin vurulduğunun resmedilmesi.

Simba'da, gökyüzünde “sex” kelimesi, sübliminal mesajla verilmek istenendir.

YORUM EKLE
YORUMLAR
Semanur meydan
Semanur meydan - 3 yıl Önce

Kalemine sağlık