SÜKÛNET ZAMANI

Ülkemizde seçim zamanları her kesime yolumuz düşer oy devşirmek için. Seçim işi bitince bizim de o insanlarla işimiz biter ta ki yeni bir seçime kadar. Bu böyle olmamalı seçimle başlayan halkla kucaklaşma seçimlerden sonra da devam etmeli. Seçimler bir yönü ile ülkeyi siyasi anlamda bir gerilim ortamının içine sokar. Ülkemizde geçtiğimiz ay içinde Anayasa oylaması süresince siyasiler karşılıklı ağız dalaşları ile birbirlerini incittiler. Sadece siyasiler değil halk tabakası dediğimiz bizler de bilerek veya bilmeyerek birbirimizi kırdık veya incittik. Şimdi sükûnet zamanı. İtidal zamanı.  Artık millet bir karar verdi. Milletçe yapmamız gereken milletin verdiği bu kararı kabul etmek veya en azından bu karara saygı göstermek. Yapılacak reformların önünü açıcı çalışmalar yapmak her birimizin görevi olmuştur artık. Artık siyasi kavgaları, çekişmeleri, ayrılıkları bir tarafa koyarak enerjimizi ülkemizin kalkınması için harcamanın zamanıdır diyerek yola koyulmalıyız. İktidara sahip olanlar için öteki kavramı artık literatürden çıkmalı. Seçim sonrasında provokasyonlar olabileceğini dikkatten kaçırmamak gerekir. Provakatif eylemler planlanmış ama ciddi istihbarat çalışmaları yapılarak birçok eylemin önü kesilmiştir. Art niyetli, alçakça kahpece planlar tamamen ortadan kalktı mı derseniz tabiki yok derim. Milletçe yapacağımız şey provokasyonlara gelmemek, tahriklere kapılmamak ve buna benzer çağrılara asla ve asla kulak asmamak, herkesi aklıselime davet ederek huzur ve sükûnu sağlamak. Türkiye bir demokratik hukuk devletidir. Hukuk devleti olarak da gerekeni yapmıştır. Milletimizin önüne sandığı getirmiştir. Millette kararı vermiştir. Bundan sonra bize düşen sandıktan çıkan sonuca saygı göstererek önümüze bakmaktır. Geleceğimizin inşasında üzerimize düşen görevleri harfiyen yerine getirmemizdir. Ülkemizin ekonomisini daha da büyütüp, yatırımları daha da hızlandırmamız, yeni reformları hayata geçirmemiz gerekir. Erken seçim isteyenlere de diyeceğimiz şudur: Milleti seçimle oyalamanın, yormanın gereği yok. Yapacak çok işimiz var, enerjimizi bu işlere harcayalım artık. Ülkemizi hedeflerine hazırlamak için düne göre bugün daha fazla çalışmak mecburiyetindeyiz. Milletimizin moral değerlerini tekrar yükselterek, demokrasimizi daha da güçlendirerek ekonomimiz üzerindeki tereddütleri ortadan kaldırarak emin adımlarla yolumuza devam etmeliyiz. Türkiye'nin hayallerini, umutlarını, geleceğe yürüyüşünü devam ettirmek gerekir. Demokrasi yolunda almamız gereken çok daha büyük bir mesafe var. Milletçe bu gün her zamankinden daha fazla birbirimize kenetlenmemiz gerekir. Seçim kazananlar aynı zamanda millete hizmetkâr olma yolunu seçmiş demektir. Onlardan beklediğimiz bölgesel kalkınmaların yolunu açmaları, iş ve istihdam sağlayıcı çalışmaları azami ölçüde desteklemeleri. Geçmişteki millete tepeden bakarak milleti yönetme anlayışı artık tarih sayfalarından silinmiştir. Millete efendilik yok, hizmet vardır düsturu ile millete hizmet edenler millet tarafından her zaman el üstün de tutulmuştur, el üstünde tutulmaya da devam edecektir.

Not. Anayasa oylamasının Olağanüstü Halde yapılmasını eleştiren Avrupalı sözde demokratlar, Fransa’da yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerine ses çıkarmadı. Fransa’da yapılan seçimleri, ülkede beşinci defa uzatılan olağanüstü hal sürecinde yapılmamış gibi gördüler. Sessizliklerini bu konuda bozmadılar, sessiz kaldılar. Ses çıkarsalardı Türkiye’yi eleştirme haklarının doğru olabileceğini belki söyleyebilirdik. Fakat böyle olmadı, olmazdı da zaten herkes kendine yakışanı yaptı Avrupalı sözde müttefiklerimiz gibi.

YORUM EKLE