TÜRK DEMEK İSTİYORUM

Üç laf etsem Türküm derim, üçünde,
Sana cevabım var bana niçin de,
Yetmiş iki buçuk millet içinde,
İşte budur gerçek farkımız bizim.
 
Bekir Sıtkı ERDOĞAN… “Neren ağrıyorsa canın orası”  demiş atalar. Bende “Türk” demek istiyorum bu günkü yazımda, üstteki dörtlükte olduğu gibi.

Türk’ü tanıtma ihtiyacı var mı bilemiyorum. Var derseniz ehline yaptıralım önce. Türkün aksakalı A. Bircan ERCİLASUN’ın tespiti Etrafını cami ağyarını mani’ gerçekten bu tespit kesilip saklanacak,  ders olarak okutulacak değerde.

Ulu önder Atatürk’le devam edelim. Afet İnan’ın “Türk Tarifi” tezini okuduktan sonra bir sayfanın kenarına el yazısıyla şu notu düşmüştü: “Bu memleket dünyanın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tesellisine sahne oldu. Bu sahne en az 7000 yıllık Türk beşiğidir. Beşik dağların rüzgarlarıyla sallandı, beşiğin içindeki çocuk tabiatın yağmurlarıyla yıkandı, o çocuk tabiatın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından korkar gibi oldu… Sonra onlara alıştı , onların oğlu oldu!!! Bu gün o doğanın çocuğu tabiat oldu… Türk budur. Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir…” 

Napolyon’un Türk’ü  anlatan şu sözleri de kayda değerdir. ‘İnsanları yücelten iki büyük meziyet vardır: Erkeğin cesur kadının namuslu olması. Bu iki meziyetin yanında hem erkeği, hem kadını şereflendiren bir meziyet vardır. İcabında tereddütsüz canını feda edebilecek kadar vatanına bağlı olmak. İşte Türkler bu meziyetlere ve fazilete sahip kahramanlardır. Bundan dolayıdır ki Türkler öldürülebilir, lakin mağlup edilemezler.’

Fransız araştırmacı Jean-Paul Roux (1925) miladın başlangıcından 1400’lü yıllara kadarki bölümde Türk için kullandığı şu ifadelerde oldukça enteresandır. ’Kuzey ormanlarından çıkıp geldiler; cesur, dağınık, marifetli ve henüz yolun başındaydılar. Önce bozkıra, sonra Çin içlerine sonra da sonu başı belli olmayan bir sel gibi garba doğru yayıldılar’

Çinli komutan Hotsun’un Çin prensine savaş alanından dehşet içinde yazmış olduğu şu mektuba ne demeli.
“Kafesinden kaçmış birer kartal gibi hiç yorulmamış ve aç kurtlar gibi amansız bir sayan dağı fırtınası gibi geldiler üstümüze prensim…
Son askerimiz de orada can verdiğinde ve son bayrak da toprağa düştüğünde onlar hiç arkalarına bakmadan ve sanki hiç savaşmamış gibi sürdüler atlarını bozkıra…
Prensim soruyorsunuz… Nasıl durdurabiliriz diye?
Efendim ‘Onlar Türkler durdurulamazlar…’

Sir Charles Townsbend isimli İngiliz generalinin Atatürk’le ilgili sözleri ise hala Türk milletinin kulaklarında;
“Ben şimdiye kadar onbeş hükümdar ve cumhurbaşkanı ile özel ve resmi konuşmalar yaptım. Bu geceki kadar ezildiğimi hatırlamıyorum. Mustafa Kemal’de büyük bir ruh kudretinin esrarı var.”

Nazım Hikmet Ran 16 Ağustos 1960 günü Sovyet Barış Üyelerinin gözlerinin içini bakarak,“Burada Türkiye’nin toprakları konuşuluyor, bu toprakların Türkiye’ye ait olduğu kaniyim. Her Türk gibi, ben de bir gram Türk toprağa için vücudumdaki yirmi kilo kanı dökmeye hazırım.”

“Türkleri seviyorum, onlar Cennetten bir köşe olan bu eşsiz memlekete yakışan eşsiz insanlar. Yaradılışlarında göksel bir azamet, gönül alışlarında ise meleklerde bulunmayan bir mahviyet var. Bu büyük ruhlu milletin arasında vatanımı unutmaktan korkuyorum. Vatan aziz, pek aziz lakin Türk de aziz ve çok aziz.”
Conte Da Bonneval-Fransız Komutan

 Atatürk’ün şu duygu, cesaret ve derin anlam ifade eden sözleriyle devam edelim.“Arkadaşlar! Gidip Toros Dağları’na bakınız, eğer orada bir tek Yörük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa, şunu çok iyi biliniz ki bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet asla bizi yenemez.”

Bu arada ,Çanakkale Zaferi’nin yıldönümünü kutladığımız günün şafağında Afrin’den Türk Ordusunun  kent merkezine girerek temizliğe başladığı haberinin gelmesi de  çifte coşku yarattı. Bir yandan Çanakkale’de yedi düvele karşı kazanılan tarihi zaferin 103’üncü yıldönümünü kutlarken diğer yandan da yedi düvelin terör koridoruyla Türkiye’yi kuşatma projesini paçavraya çevirmenin sevincini ve haklı gururunu yaşadık. Fırat Kalkanı Harekatı’ndan sonra Zeytin Dalı Harekâtı da ‘Türk’ün Gücü’nü ve kararlılığını tüm dünyaya bir kez daha gösterdi. Selam ve Sevgiler…

YORUM EKLE