ÜÇ YAPRAKLI YONCA

Bizi kimse yıkamaz, sağlam izimiz vardır,
Edebali gönlünden, kalan sözümüz vardır.
Hakkı üstün tutmayı bilen özümüz vardır,
Aşık Veysel sazında, biz böyle bir milletiz.
İsmail HAYAL

 

Onlar ışığa sevdalı üç güzel yürekti, üç yapraklı yoncaydı, adeta üç güzel candı, canandı.

Biri Balıkesirli güzeller güzeli Müzik öğretmeni Aybüke Yalçın, diğeri güzel kalbi yüzüne akseden Gümüşhane Torullu yakışıklı kardeşimiz Necmettin Yılmaz ve diğeri henüz okul çağında 15 yaşındaki kocaman yürekli aslanımız Trabzon Maçkalı Eren Bülbül’dü.   

Aybüke ile Necmettin 1994 yılının Eylül ayında heybesinde ki sevdalarla Kars’ın Kağızman İlçesi Aydınkavak Köyü’ne varan İsmail öğretmen gibiydiler. Işığın doğduğu o kırsal bölgelerin gözleri ışıl ışıl yanan temiz yürekli kardelenlerini kurtarmak idi tek gayeleri. Terörün en çirkef yüzü korkutamamıştı onları. Kalplerindeki imanları bileylemişti kinlerini ve her şeye rağmen yürüdüler kör cehaletin üstüne.  

            Çanakkale’de aynı gaye için canını sebil eden Karslı, Diyarbakırlı, İzmirli, Gümüşhaneli, Habeş, Arap, Türk, Kürt, Çerkez, Laz, Alevi ve Sünni atalarımızın emaneti bu kutsal topraklarda eğitim çatısı altında birlik, beraberlik, kardeşlik, muhabbet ve sevda idi tek gayemiz. Ulu Önder Atatürk’ün dediği gibi her öğretmenin ve öğrencinin bildiği bir hakikat vardı ki o da;

“Eğitimdir ki, bir milleti ya özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder.”

O yıllarda sırf cehalete savaş açtığı için, sırf birilerinin bitmek bilmeyen entrika ve oyunlarına ket vurduğu için; Erzurum’da Trabzonlu Ali Bulut, Tunceli’de Ali İhsan Çetinkaya, Ağrı’da Sait Korkmaz, Diyarbakır’da Nuriye Ak ve en nihayetinde Tunceli Pülümür’de Gümüşhaneli Necmettin Çağlayan ile Batman’da Aybüke Yalçın hunharca şehit edildiler. Trabzon Maçka’da okul çağındaki kahramanımız Eren Bülbül’de aynı gaye için içti şahadet şerbetinden.

Evet, onlar ışığa sevdalıydılar. Işığa sevdalı oldukları için karanlığı seven yarasaların ise hedefindeydiler. Ama onlar imanlarını Kuran’dan, sevdalarını bu aziz vatandan almış yiğit gönüllü alperenlerdi. Onlar belki Seyit Çavuştu, Nene Hatundu ve belki de Kınalı Hasanlardan biriydi. Ve onlar memleketin ekmeğini yiyip namlusunu halkına çevirenlere inat namluların önüne siper etmişlerdi gövdelerini.  

15 Temmuz’u bertaraf eden koskocaman yüreğe sahipti onlar. Ne kadar karanlık olsa da onların kalplerindeki sarsılmaz iman, beyinlerindeki sağlam irade, gül yüzlerindeki nur her karanlığı, her ihaneti ve her oyunu yerle bir edecek güce ve kudrete sahipti.

Şimdi onların sınıflarında başka civanmertler var eğitim meşalesini devralan. Necmettin ve Aybüke öğretmenleri bitmez güzel yurdumun. Analar var arkada yüzlerce Necmettin ve Aybükeler doğuracak. Ve yine arkada bekleyen ve gözünü kırpmadan teröre, kör cehalete, her türlü zalim oyununa ve bu vatanın ekmeğini yiyip üzerine saldıran kahpelere karşı imanlı Asım’ın nesli var nöbet sırasını bekleyen.

“İyi ki vardın” dediğimiz Eren’imizin sırası belki boş kaldı ancak arkada canını bu asil millet için feda etmeye gönüllü yüz binlerce Eren’i, Necmettin’i ve Aybükeleri var memleketimin.

Kefeni gelinliği olan ay yüzlü Aybüke’m, Yusuf Peygamber güzelliğindeki hemşerim canım meslektaşım Necmettin öğretmenim, evladımdan aziz evladım Eren’im. İyi ki vardınız.

Sizler şimdi Efendimiz’in (SAV) sancağı şerifi altında iken bizler geride bu yurdu teslim almaya niyetli Tapınakçı, Haçlı ve onların maşaları ile cenk etmeye kararlıyız biiznillah.

Sizleri en kalbi sevgilerimizle, saygılarımızla selamlıyor ve aziz hatıralarınızın karşısında yine sizleri Rabbim’in merhametine emanet ediyoruz.

Bu asil millet sizleri asla unutmayacaktır. Çünkü siz seksen milyon Türkiye’nin kalplerinde ebediyen yaşayacaksınız. 

YORUM EKLE