ÜNİVERSİTE VE AKADEMİSYENLER

“Bir millet irfan ordusuna sahip olmadıkça, muharebe meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin kalıcı sonuçlar vermesi ancak irfan ordusuna bağlıdır.” Kemal ATATÜRK

İstatistiklere bakıyorum dünyada ve Avrupa’da başarılı ilk beş yüz üniversite içinde ODTÜ, Bilkent, İTÜ ve Boğaziçi dâhil hiçbir Türk üniversitesinin esemesi dahi yok. Devlet sınırsız kaynak verdiği halde üniversitelerimizde başarı hak getire.

İlim adına başarı adına karınca yolu dahi kat edilmemiş. Bilimsel yayın, akademik başarı, buluş ve patent, ulusal ve uluslararası proje yok.

Bunun yanı sıra yaşama kaynağımız ve dayanağımız güzel ülkemizin onca zor döneminde sağduyulu hiçbir beyanatı yok. Ülkenin moral ve motivasyonunu yükseltecek hiçbir açıklaması, desteği ve teşvikleri de hak getire. Peki, ne var. Bölücülük eksenli her icraatta başroldeler.  Başörtüsü ve namaz konusunda despotizm uygulayanlar onlar. Ve PKK denilen bölücü şer şebekesinin bildirisine imza koyanlar da onlar. Bazı sanatçı (!) müsveddeleri gibi bu ülkenin ekmeğini yiyip, sanatsal ve bilimsel hiçbir icraati olmayan zavallı beyinler Gezi Parkı misal her bölücülük çığırtkanlığında en ön safta yer al.

Bugün gelinen noktada 1100 sözde akademisyenin ve kendini sanatçı (!) zanneden bazı aymazların; bebek katili bölücü PKK’nın ve beslendiği kaynak Kandil'in propagandasına bilinçli yâda bilinçsiz imza koyması bütün sağduyulu ve imanlı sinelere adeta hançer saplamıştır. İnanın yazılan her kelimesi PKK medyası borazanlığında kaleme alınmış bu sözde metinde yer alan her paragraf ve satırında devletimizin ve güvenlik kuvvetlerimizin “katil” ilan edilmesi bir kara mizah örneğidir. Devletimizin en yüksek oranda maaş verdiği bu akademisyenlerin (!) devletimizi neden sırtından bıçakladığı anlaşılır gibi değil.

1989-1993 yılları arasında bende Gazi Üniversitesi’nde öğrenci oldum. İnanın o yıllarda üniversitelerimiz daha demokratik ve daha insancıldı. Bizim zamanımızda başörtüsü zulmü baş gösteriyordu. O günden bugüne bakıldığında çok hendeklerden kurtulup birçok engelleri aştığımızı görüyoruz.

Ki gayesi sadece eğitimsel başarı olan üniversitelerimizin misyonu;

Eğitim, öğretim, araştırma ve topluma hizmet faaliyetleri ile küresel düzeyde liderlik eden, ürettiklerini insanlığın yararına sunan, etik değerlere saygılı, yaratıcı, bağımsız ve eleştirel düşünceye sahip bireyler yetiştiren bir üniversite olmak” olmalıdır öyle değil mi?

Peki, bu hain bildiriye imza atan akademisyenlerimizin görev yaptığı bizim üniversitelerimizin misyonu aşağıdaki gibi;

Bebek ve masum halkın katili olan PKK ile bir ağız olup; kendi devletini/hükümetini "katliamcı!" ilan eden, PKK ve HDP'yi de meşru ve masum göstermek” mi olmalıdır? 

Evet, benim ülkemin gayesi sadece eğitimsel ve öğretimsel başarı olmak olması gereken üniversitelerimin pek sayın rektör ve akademisyenleri. Siz maaşını bu garip milletin alın terinin üzerinden devletten alıp bizim öz değerlerimize, askerimize, güvenlik sistemimize ve devletin temellerine dinamit koyma hakkına sahip değilsiniz. Biz sizlerin adını dünya ve Avrupa arenasında yapacağınız üstün başarı ve patentlerle duymak ve gururlanmak istiyoruz. Yok eğer böyle düşünmüyen sözde akademisyen, sanatçı ve her ne kadar karın ağrısı varsa onları bu güzel ülkede zorla tutmadığımızı bilsinler ve "ait ol(a)madıkları bu güzel ülkemizi derhal terk etsinler…!
YORUM EKLE