'YEŞİL YOL' HAKKINDA

Önce YOL’ un tanımıyla işe başlayalım;                       

Yol, yerleşim alanlarını birbirine bağlamak için düzeltilerek açılmış ulaşım şeridi. Bu amaca ulaşmak için başvurulması gereken bir çare olarak tanımlanıyor.

Bunun anlamı, yerleşim alanları arasında ulaşımın olmaması bir çaresizliktir. Bu çaresizliği de, Halil Rıfat Paşa: “Gidemediğin yer senin değildir” diyerek te bu gerçeği gören gözler önüne sermiştir.

“Yeşil Yol”, Samsun’dan başlayıp. Ordu, Giresun, Trabzon, Gümüşhane, Bayburt, Rize ve Artvin dağ silsilelerinin doruklarından geçecek olan 2600 Km.lik turizm amaçlı yolun adıdır. Bu devasa proje ile Doğu Karadeniz’in kalkınması ile birlikte dağ ve yayla turizminin geliştirilmesi amaçlanıyor. Durum bu olunca başta tema vakfı olmak üzere bazı entel grupların durduk yerde çevrecilik oyunu oynamalarına doğrusu şaşarım. Efendim güya yaylalar arasında oluşacak entegrasyon düşünülenlerin aksine yayla kültürünün yok olmasına neden olacakmış. Bölgenin bakir kalması için son nefeslerine kadar mücadele edeceklermiş. Endemik mendemik gibi halkın bilmediği sözcükleri de kullanarak güya yaşam alanı sınırlı canlılar yok olacakmış. Yani kelebekler böcekler kuşlar kertenkeleler. Peki, bu canlılar güzergahın geçtiği yani, Samsun, Ordu, Giresun, Trabzon, Gümüşhane, Bayburt, Rize, Artvin dağ silsilelerinin doruklarına özellikle mi yerleştirilmiş? Amaç ikinci bir Gezi parkı olayı çıkartmaksa buna bölge halkı kesinlikle izin vermez . Verilmesi icap eden derste çok sert olur diye düşünmekteyim.

Tema Vakfına ve kurucularına saygımız vardır. Taktirde ederiz ama, bölge kalkınması söz konusu olunca, nasıl ki bizler onlara destek oluyorsak onlarda bizlere destek olmalıdırlar.

“Yeşil Yol” gündeme geldiği ilk günden beri bölgede büyük bir heyecan yaratmıştır. 2600 Km.lik yolun 460 Km. sinin Gümüşhane hudutları içinde olması bizim için ayrı bir önem taşımaktadır. Sadece Zigana dağ silsilesinde bulunan 150 ye yakın yayla ile birlikte diğer yaylalara ulaşmadaki yayla yolculuğu çılgınlığı son bulacak, kolay ulaşım nedeniyle bugüne kadar insan yüzü görmeyen dağlarımız çoğunluğunu körfez ülkelerinin teşkil ettiği turistlerle dolup taşacaktır. Buda bölgenin ekonomik yönden kalkınmasına önemli bir girdi sağlamış olacaktır.

2010 yılında başlatılan projeyi 2011 yılından itibaren kısa adı DOKAP olan Doğu Karadeniz Projesi Bölge İdaresi Başkanlığı üstlendi ve çalışmalar büyük bir hızla devam ediyor. Her yeni hareket başladığında mutlaka birileri karşı çıkar. Doğaldır da. Ancak karşı çıkanlar işten anlayanlar tarafından yapılması biraz tuhaf oluyor. Boğaz köprüsü yapılırken birileri yaptırmam diye tutturdu ama köprü yapıldı. Bu köprüden şimdi karşı çıkanların torunları geçiyor. Yeşil Yol da aynen öyle olacak. Bugün karşı çıkanlar yarın o yoldan çocukları ve torunları ile geçecek ve rahmette okuyacaklar. Ne var ki bir yandan da üstlendiği görevini yani çevreci oluklarını yüksek sesle haykıracaklardır. Bunu da anlayışla karşılamak lazım.

Yeşil yol hakkında karşıt görüşlülere cevap veren 28 sivil toplum kuruluşlarının görüşlerine aynen katılıyor ve ekliyorum:

GİDECEĞİN YOLDAN EMİNSEN ENGELLER, ”DİNLENME NOKTASI OLMAKTAN ÖTE GİDEMEZLER.”

IŞIĞI ÖNÜNE ALDA YÜRÜ, GÖLGEN ARKANDAN İSTER GELSİN İSTER GELMESİN. Diyor, Bu projeyi başlatan Dönemin bakanı Faruk Nafiz Özak ve bölge milletvekillerini şükranlarımla selamlıyorum.
YORUM EKLE