YOL GELDİ SIRATA DAYANDI...

Ülke Gündemi hepimizin malumu…

İstanbul ve Kayseri’de meydana gelen menfur terör eylemlerinden sonra Ankara’da Rus Büyükelçisine düzenlenen Suikast… Hem de Rusya ile yapılacak önemli görüşmeler arifesinde… Çok manidar… Birçok tesis açılışı ve yüzyılın rüya projeleri hayata geçerken…

Türkiye hiç olmadığı kadar büyük bir sınavla karşı karşıya. Eskiden savaşlar topla tüfekle en azından mertçe yapılırken şimdilerde namertçe, kalleşçe, kahpece yapılıyor. Yapanlar aynı yöntem farklı…

Sosyal medyada müthiş bir bilgi kirliliği var. Herkes kaynağını sorgulamadan nerden geldiği belli olmayan birçok paylaşım yapıyor gönderen arkadaşına güvenerek. Bu paylaşımların çoğu da bir yeri bir kitleyi hedef alan paylaşımlar… Bunlar bizim için birer tuzak, birer bomba niteliğinde. Yetkili ağızlardan duymadığımız, resmi makamlarca belirtilmediği üzere lütfen bu tür paylaşımlara itibar göstermeyelim. Halkı panik ve tahrik edici paylaşımlara aracı olmayalım, maşa olarak bizi kullanmalarına müsaade etmeyelim.

Birliğe, beraberliğe, kardeşliğe, bu gün dünden daha çok ihtiyacımızın olduğu bir gündeyiz. Üst akıl deyin, şer güçler deyin, adına ne derseniz deyin bu ülkenin, bu coğrafyanın bekasını istemeyenler tüm güçleri ile kin ve nefretlerini üstümüze kusmaya çalışmaktalar. Vakit, bu cepheye karşı kenetlenme vaktidir.

15 Temmuz’da milletçe büyük bir badire atlattık. Atlatılmış olması bittiği manasına gelmemektedir. Su uyuyor ama düşman uyumuyor. Bu darbe girişiminin devam girişimleri olabilir. Tedbirli ve çok dikkatli olmalıyız. Bu ülkenin iç dinamikleri üzerine türlü türlü oyunlar düzenlenebilir. Alevi-Sünni kardeşliği, Türk-Kürt kardeşliği deşilmeye çalışılabilir. Kız almışız kız vermişiz etle tırnak olmuşuz ama onlar için neye gam… Atatürk’e saldırabilirler, büstlerini parçalayabilirler, Cami, kilise, sinagog, cemevi fark etmeden bombalayabilirler. Laik-Dindar, Sağcı, Solcu deyip birbirine düşürmeye çalışabilirler. Şeytanın bile aklına gelmeyecek türlü yollara başvurabilirler. Ama bunlar bizi galeyana sevk etmeyecek. Bizler şuurumuzu asla kaybetmeyeceğiz. Barışık olacağız ve düşmana gedik vermeyeceğiz. Özellikle bu günlerde kimse kimsenin yaşam biçimini eleştirmesin, en ufak bir yorum yapmasın. Yapan hangi görüş, fikir, ideoloji ve fikirde olursa olsun bilelim ki O, şeytanın değirmenine su taşıyandır. Uyanık olmak zorundayız. Şuurumuz uyursa işte o zaman öldük demektir. Sen uyumayacaksın, ben uyumayacağım. Uyursak ölürüz, sen uyursan, o uyursa herkes ölür. Sadece bu ülke değil, bu coğrafya ölür…

Bir zamanlar bu coğrafyaya adaletle hükmediyorduk. Tarihte yaşananları yazdı ve geçti. Ama tarih bitmedi devam ediyor. Yeni tarihler yazılacak. Bizi biz yapan bu vatanı kolay kazanmadık psikolojisi içerisinde içe hapsetmek, bu coğrafyayı düşünmekten alı koymak isteyenler dünde vardı bu günde var. Bu gün eğer içerde birlik olamazsak bu büyük coğrafyaya nasıl umut oluruz? Bizim sıkıntımız sadece bu ülke sınırları ile çizili değil, biz mazlumun olduğu her yerde ona kucak açan, onun sesini duyan bir milletin evlatlarıyız. Hayır! Yılmayacağız, yıkılmayacağız ve inşallah bunu başaracağız… Biz biliyoruz ki, biz yıkılırsak yıkılan sadece Türkiye olmaz, yıkılan İnsanlık olur, mazlum olur, garipler olur… Bu sebepledir ki umut besleyenlerin umudunu yeşertme adına Bir olacağız, Birlik olacağız ve Diri kalacağız. Buna mecburuz… Ya zafer ya hezimet ortası yok bu mücadelenin. Zafer yahut hezimet arasındaki fark kıldan ince kılıçtan keskin bir yoldur. Bu yol Sırat yoludur. Geçebilenlere ne mutlu…

Allah Birliğimizi daim eylesin, Şer odaklarına fırsat vermesin.(Âmin)

Sevgi ve Saygılar.

YORUM EKLE