Yüklenebilirlik Ya Da Modern Tabirle Şarj Edilebilirlik...

Günümüz dünyasının yaşamsal döngüsü içinde ve çevremizde gençlerin batarya gücünün yüzde 10’larda gezdiğini görüyor ve bu duruma bir türlü anlam veremiyorum. Şarj edilebilirlik, yani yüklenebilme çok önemli aslında. Peki bu gençler neden ve nasıl yüklenmelidir? Yüklenebilmede asıl olan unsurlar nelerdir? Tam doluluğa ulaşmadan şok şeklinde uygulanan şarjlar, bu gençleri ne hale getirecektir? Bunlar, ciddi anlamda cevabının araştırılması ve bulunması gereken sorulardır.

Lisans alanım olması sebebiyle oldukça iyi bilirim; yer bilimleri der ki bazen yer altındaki cevherli bir kütle aynı zamanda da yüklenebilme özelliklerine sahip olabilir. Yani demem o ki, yüklenebilirlik zaman zaman ciddi bir cevher varlığını da karakterize edebilir. Genç bir beyinin içinde bir cevher varsa, bunun öncesinde bir yüklenebilirliği de olmalıdır. Yüklenebilir olmadığı sürece bir beynin; içeriğinde hangi tür cevher barındırırsa barındırsın, bütün değeri hiç niteliğindedir. Çünkü ham halde bile değerli  olsa da cevher, ancak ve ancak bir mücevhere dönüştüğünde faydalı olup, kullanımı sağlanabilecektir. Bu sebeple bir beyin, eğilip bükülebilmelidir. Bir şekli - duruşu ve omurgası olabilmelidir. Doğruyu yanlışı tartıp, yüklenebilirken de sorgulayabilmelidir. Aksi durumda zekası ile çok katlı integral hesaplamak ile çok katlı bina kondurmak arasında ne fark kalacaktır ki? Her iki durumda da beyin, sistem içinde lükse ve rant’a yönelik bir hareket sistematiğini benimseyen bir araçtan öteye gidemeyecektir.

Ben veya sen veya benler veya senler veya onlar veya tüm akıllar,  madde ortamında sürüklendiği sürece, sizden olanların idea dünyasında olduğunu düşünmek veya onlara idea aşılamaya çalışmak ise boşa bir çabadan öteye gidemeyecektir.

İşte bu sebeple; gençlerin ve çocukların beyinlerine yaptığımız yüklemelerde zekanın ve aklın, sistem içinde onları en rahat koltuklara getirmesi yolunda telkinler vermekten vazgeçmeliyiz. Asıl yüklemelerin kaynağının binlerce yıldır elde ettiğimiz değer ve yargılar olduğunu görmeli ve unutturmamalıyız.

İhtişamlı, bir o derece lüks ve protein dolu yaşantınızda; sizden olanlara sürekli dünyalığı aşılamak, beşeri yüklemek, makam, koltuk ve para hırslarından körelmiş akıllar oluşturmak ve gelecek nesli yakmak nedendir bilmem.

Asıl olan, ne için ve ne uğrunda yandığınız değil midir? Ve sizler, yalnızca yürekten yananı, ateşin yakmayacağı bilmez misiniz?


 
YORUM EKLE