Yardım - Arama - Üyeler - Takvim
Tam Forum Görünümü: MUSTAFA CİLASUN' A AİT ŞİİRLER
www.gumushane.gen.tr - Forum > Şiirlerimiz > Şairlerimiz
Sayfalar: 1, 2, 3, 4
DELİKIZ
1957 yılın da Kayseri doğumlu Mustafa Cilasun
İşletme fakültesini 2ci sınıfta,
okul heyecanı kaybolduğu için bırakmak zorunda kalır. Daha sonra ticarete başlayarak
On yıl kadar ticaretle iştigalini sürdürür.


Ulusal bir gazetenin bölge temsilciliğini yaparak yorum yapmak fiiline başlamıştır.
Aldığı olumlu bir davet ile kamuda görev yapmaya başlayan Sayın Cilasun
yönetici sıfatıyla çalışmalarını sürdürmektedir.


Yaptığı görevler itibariyle Otobüs İşletme Müdürlüğü, İtfaiye Müdürlüğü,
Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü, Sivil Savunma Müdürlüğü görevlerini yaptıktan sonra
hâlihazırda İdari İşler Müdürlüğü görevini sürdürmektedir.


İzedebiyat, antoloji, edebi defter, Sanat âlemi, Edebi meclis, Şiir ve şair dünyası,
Türkiye şairler birliği, Hikâyeler net, Aşk medresesi, İslamiyet gen, Bilginin efendisi,
Muttaki, Net forumlar, Es selam, Kalb-i mecruh, Umut yolcusu, Şiir ve şair dünyası,
şiirreal, Yazıhane, Felsefe, Anlamak, Cemaat ve benzeri olan, edebiyat-şiir ağırlıklı sitelerde yazmaya devam etmektedir
pasha29
harika eserler valla ne diyim happy.gif wink.gif
Mustafa CİLASUN
Duyarlılığınız ve katkılarınız için çok teşekkürler ediyorum efendim...
Mustafa CİLASUN
Seni sana anlatamıyorum!


Sen sitemle nefeslendikçe
Her kelamında hukukunu umursamayınca
Hak adına tahakkümü fazilet sanınca o vakit yılıyorum

O an halime nüfus eden şaşkınlığı
Hiçbir tarafa atamıyorum, perişanlık yaşıyorum
Sevgi adına muhabbet babında her ne varsa sıyrılıyorum

Ne pazara ve ne de mezar gitmeyi
Edebime yediremiyorum, sukutu hal ile soluyorum
Seni sana anlatamamanın sancısıyla, çaresiz kıvranıyorum

Bir köşeye çekilerek sızıyorum
Ne açlığı ve ne de uykusuzluğa asla aramıyorum
Sabır adına kanaat safhasında her ne varsa yudumluyorum

Gelirime göre bir gider diliyorum
Seni kırmamak adına sessizliğimle hep eriyorum
Serbestçe ve bir şevkle sokakları bulvarları dolaşamıyorum

Dost ve ahbaba selam veremiyorum
Çocuklarıma mahcup olmamak için çok direniyorum
Fakat tükendiğimi biliyorum hazin ki hıçkırıklarımı gizliyorum

Anladım ne yapsam kifayetsiz
Nefs nizam edilmedikçe fevkalade hal bereketsiz
İdrak serserileşmiş, akıl fakirleşirmiş, inkişaf kalbi dilermiş

Ne andan ve ne de ezandan
Sefer vakti uykuda horlarken, rızk taksimi ardan
Nasib acizliğin kadrindeyken ve rekabet bire bir hakikatken

Nefesler hizmete amadeyken
Kalbi hissediş hidayet pervazlarında beklerken
Rikkat ölçeği mutat olan bir devran iken sen çok uzaklaşırken

Sevgi iflasın eşiğindeyken
Muhabbet kurutulurken sen hilkatinle yabancılaşırken
Ben fakirliğimle kuruyan yaprağı okşarken ve hicran çağırırken


Mustafa CİLASUN
Mustafa CİLASUN
Bir yaprak ve bazen de!


Ne vakit yalnız kalsam
Hüznün refakat ettiğine şahit olurum
Bazen bir yaprak ve bazen de bir kuşun kanatlarındayım

Haz adına her ne varsa
Sinemde derlediğim uhdeler sıralanırsa
Kalan nefesim takatim için inşirah sunacaksa vuslat aşkına

Diyemem kimseye söz edemem
Halin dirliğinden serzenişlere geçit veremem
Zerrenin idrakine eremem, aşkla nefeslenmeyi beceremem

Fakirliğimin sağanağında demlenir
Ötelerin serinliğiyle keyiflenir kalbimi dinlerim
Vicdanımla yüzleşirim, ruhi lekelerimle iç içe hiçranileşirim

An zamanda ve sayfalarda
Nefeslendiğim hak adına her ne varsa ortada
O vakit iflas eden aklım yasta, ruhum kendi serencamında

Hıçkırıklar boşalsa da ne fayda
Kuşkanatsız, yaprak dalsız, kalp duyarsızsa
İnsan hilkatinde aşk yaşamak haksa, idrak sanatı muratsa

Kuşatan bağnaz soluklar arasında
Zanlar kaybı zamanlar olsa da anlaşılmayınca
Âdemi hakikati bekleyen hazin hesap karşısında korku varsa

Emin olmak çok uzaklardaysa
Sevgi hasredilmeyen masrafsız ve hilafsızsa
Enaniyet iradeyle anlam bulan bir mantıksa, ar buharlaşınca

Edebi hal dışlandıktan sonra
Kelam, kemaliyeti hasretle yudumlayınca
Haz, zevkin ihatasında kalınca, onur varlık için kanıksanırsa

Haysiyet sefilliği karşımda
Resmedilen biyografiler ne kadar zengin olsa da
Kul olmak ekseninden çıkınca, hak rızası aranmayınca acıyla


Mustafa CİLASUN
tizna
emegınıze ve de yuregınıze saglık...
tesekkurler
Mustafa CİLASUN
Eyvallah, çok teşekkürler ediyorum, sizin içinde diliyorum...
Mustafa CİLASUN
Varlık hiçlik içinde hilmdir!


Sen halinle salınırken
Derinliğin dehlizlerinde nefeslenirken
Kimliğin nisa zarafetine muhtaçken hıçkıramazsın

Ne kadar çırpınsan
Zan ve nedametlerini ortaya saçsan
Hak ve hukuk namına yoğrulmadan bağırsan yersiz

Nedensiz nefes olmaz
Dil kemale ermeyince ifşa sorulmaz
Kan hükmetmeyince idrak iradeye asla dayanmaz

Kim kimden niteliklidir
Bir düşün, bunun ille yet ölçüsü nedir
Vasıf kim içindir ve sıfat neden kanda endekslidir

Varlık hiçlik içinde hilmdir
Tevazuu dergâhında hissedilen bir ilimdir
Meşveret ne içindir, muhabbet kimler için ferdir

Sevda, ar içinde gizlidir
Aşk, inşirah için vesileyi sahifedir
İrade, insan kimliğine amadedir ve tercih senindir

Bilgi olmadan nizam olmaz
İdrak anlaşılmadan hakikate ulaşılmaz
Sadece akılla mübaşir olunmaz, vesileler boşanmaz

Hikmete ram olmak hazdır
Derinliğinde kaybolmak ancak tamahladır
İrfan sahibinde anlamlaşmak kalbin için fütuhattır

Ne rasgele seril
Ve ne de ulu orta mekânlarda geğir
Sanma, kimseye kanma, uykuyla sarsılma o an gelir

Rüyayı her canlı görür
Lakin insan olan ibret alarak yürür
Yürek kalbe endekslidir ihsan erbabı yakından hissedilir


Mustafa CİLASUN
Mustafa CİLASUN
Nedenlerde nefeslenince!


İnsan olmak
Erdemi kuşanarak solumanın yoğunluğudur
Fetret, insanın halinde sudur eden acizliğin sonucudur

Canı hakir görmek
Nefesin idrakinden azade olmanın sancısıdır
Yoksa bahşedilen kalp hilkatiyle barışık bir kazanımdır

Akıl insan için andır
An, zaman içinde olgunlaşmanın kıvamıdır
Vicdan insan için bembeyaz ve hiç lekelenmeyen sayfadır

Kan beyinle alakalıdır
Yürek bu amaçla dalgıç olan pompadır
Muhabbette hem hal olmak vardır, sevgi ise ilk adımdır

Merak zekânın mihengi
Nizam etmek ise kemaliyetin perdesidir
İraden tercihlerinde seni hesaba çektiren bir neticedir

Gülmek kalple işliktir
Sırnaşıklık edep haricidir, insan neticelidir
Kınamak, maziyi dışlamaktır yaşanmadıkça mantık farktır

Ana sütü vicdan mesabesindedir
Baba hakkı kimler için muvazene dirliğidir
Çocuk sevginin adı, şefkatin tarifi, hamiyetin ahengidir

Nisa kimliği fevkalade azizdir
İnsan, adamlık adına nefeslenen değerdir
Fevrilik hafifliktir, şekliyet hamaset sahifesinde yeistir

Aşk çile içinde gizlenen
Sevda hasretiyle demleten kalbi feyzindir
Ne zevk ve ne de hevesin şubelerinde bereketlenmeyendir

Gülün renklerinde
Dikenin hikmetinde var olan güzelliğinde
Sabinin gamzelerinde, sevginin beşiğinde fedakâr nefestir


Mustafa CİLASUN
Mustafa CİLASUN
Gün ışımadan!


O an çok çaresizdim
Suskunluğa mahkûm olacak kadar halsizdim
Kime ne diyebilirdim, terennüm ettiğim derdin esiriydim

Babam hayli saftı
Anam mutfak adına mütemadiyen kaygılıydı
Yokluk yanı başımızda, hicran her zaman karşımızdaydı

Maaş vakti gelince
Münhal olduğu üzere babam hiç bulunmazdı
Anam sabaha kadar uykusuz kalır ve beni de uyandırırdı

Gün ışımadan
Çarşıda ne kadar sabahçı kahve varsa bakardık
Korkuyla barışık yaşardık, henüz okul başlangıcına uzaktık

Ne derman vardı
Ve ne de binecek bir vasıta için karşılık vardı
Soğuk ve kaygı, korku ve ön yargı bir telaşla yanımızdaydı

Bu o kadar acıydı ki
Babam namına sinemde buharlaşan bir sancıydı
Aile niye vardı, efrat kim için kutsiyet cenahında hayâydı

Çok susamıştım
Yürümekten bizardım lakin anneme söylemezdim
Onun hicranını artırmamak adına çaresiz sukuta geçerdim

Aramak nafileydi
Yorgunluk her halimizde serzenişlerin habercisiydi
Annem nedameti davet ederek bedduaların refakatindeydi

Ne sıcak bir ekmek
Ve ne de hasreti çekilen bir yudum çay bulunmazdı
Her zaman denesiz çorba ve bir haftalık pişen ekmek vardı

Babam maaşı bitirince
Arkadaşlarının tavsiyesiyle bir âlemin keyfiyetinde
İki gün sonra karşımızdaydı, lakin ne para ve ne de ar hardı


Mustafa CİLASUN
Mustafa CİLASUN
Heves nefese muhtaçken!


Bir karar aşamasındayım
Söz vermenin sevdasından hayli uzağım
Ruhumun bizarlığında, kalbimin sancısıyla hicrandayım

Yoksa kendime mi yabancıyım
Muvazene bakımından neden çok kurağım
Hakikat namına duyarsızlığım, öte kaygısında hazanım

Dikkat kesiliyorum
Etrafımdan şefkati sorguluyorum
Hamiyetli nefesler hani nerede? Hayli merak ediyorum

Her nasihat niyetle
Niyet idrake muhtaç bir hal içindeyse
Nasip ve tesir ancak hak gerekçesiyle hakikatin sesiyse

Yarım asır geçti gitti
Kim kimlik için hazin dertlerin eşiğindeydi
Kişilik hangi gerekçelerle nitelik için fazilet telakki edildi

Sadakat ve vefa eridi
Kimin derdi kimler için ecrin tesirindeydi
Nefisler tüketime yönlendirildi, kalbi hissediş ar içindeydi

Arz sevgide iflas etti
Naz kim için dertti, haz zevk için hedefti
Lakin ömür süreli, idrak ders almak için fevkalade elzemdi

Ne aşkı
Ver ne de sevdayı hakkıyla anlayamadık
Kim ne derse ona yakinen inandık, fakat takatsiz yol aldık

Ne adamlıkta
Ve ne de nisa edebinin korkuluklarındaydık
Bizler ancak pervazlarda soluk aldık, manadan çok uzaklaştık

Tamahkâr olduk
Ar adına her ne varsa edeple kuşanamadık
Vefayı anlamadık kelamı anlamıyla okuyamadık ve çok yorulduk


Mustafa CİLASUN
Mustafa CİLASUN
Sabrı yudumlaman ne hazin!


Hüznüm yüreğimi dağlasa da
Her yanımı ızdırap kuşatsa da biliyorum
Hicranın refakatiyle itiraf ediyorum seni hak etmiyorum

Senin edebin
Ve hasrettiğin hilmin karşısında eriyorum
Gözlerinden boşalan yaş karşısında fevkalade ağırlaşıyorum

Başımı kaldırarak
Ne cadde ve ne de sokaklarda adımlıyorum
O an yalnızlığımın ayazlarında mütemadiyen hayıflanıyorum

Mağdur olman
Sukut içinde sabrı yudumlaman ne hazin
Kalb titrerken, hissiyat hazanın solgunluğuna duçar olurken

Anlamak bu kadar zorken
Aşk kendi ikliminde vicdanı davet ederken
Nutkum dururken, halim fakirleşirken sen sessizliğindeyken

Ne kadar tebessüm etsen de
Ser verip hiçbir sır vermesen de
Hicranı nefeslerin hakikati ifşa ederken kalbim yalnızlaşırken

Beyhude bir uğraştayım
Zaman içinde an’a muhtaç şevksiz yolcuyum
Sensizlik karşısında, yokluğun gelince aklıma fırtına başlıyor

Kalbim daralıyor
Zihnim bulanıyor, hissiyatım sancıyla titriyor
Seni dinlemek, halinde filizlenmek ve dirliğinde hazza erişmek

Ne kadar mümkün bilsem
Varlığımı hasrederek fakirliği terennüm etsem
Çileyle şevke erişsem, aşkın ikliminde yeşersem seni hak etsem

Hasreti demlesem
Ney dinlerken kendimden geçmeden durabilsem
Edebin toprağında, bereketin kuşağında kalbine sevgimi sersem


Mustafa CİLASUN
Mustafa CİLASUN
Ses ve tüketilen nefes!


Görmek adına görmüyor
İşitmek adına duymuyor olmam vakıaydı
Nefes almak, an içinde tefekküre dalmak çok uzaktı

Yaşamak adına
Bir şartlanmışlık varsa açıkça karşımdaydı
Resmedilen biyografiler, sanat anlamından kaçamaktı

İhtar edilen
Ömürle sahifelere serdedilen an ve zaman
Akıl ve ihsan, idrak ve zan, tecessüsle çok perişandı

Hilkate yakın olan
Ancak tahkik kabiliyetiyle anlaşılacak olan
Kalbi hissedişlere ihtiyaçlı bulunan fakirlik yanımdaydı

İrfan adına ne varsa
Ya raflarda veya çok uzaklarda kalandı
Anlamak kim için, hakikati kuşanmak niçin bilinmiyordu

Her ses ve tüketilen nefes
Gerekçelerinden yoksun kimliğindeyken
Hissetmek, kalbi nefeslenmek ihsanın dirliğine erişmekti

Lakin kim kaybetmiş
Ne derler kaygısı sineleri ihata etmişti
Kalp sahibinden uzaklarda çok bizarken, nefs harı yaşardı

Acınmak kim için ardı
Geçirilen zaman idrak için bir sancıydı
Ruhum kendi serencamında hazandı, kime neler anlatılacaktı

Ne mezarın zarafeti
Ve ne de toprağın bereketi kurtarmayacaktı
Kefen her ne kadar beyaz olsa da kalbim lekeleriyle anılandı

Utanmak evet haktı
Lakin umut gerekçeleriyle anlam bulan vuslattı
Haşyet her yanımı kuşattı, yine hüzün içinde titremem başladı


Mustafa CİLASUN
Mustafa CİLASUN
Alıp götüren zaman!


Yine alıp götürmüştü
Sessizliğim nüksederken dirliğime
Tefekkür ile hal ikliminde irfanı sahifeler nefeslerde

Bir zamanlar
Seher ne kadar hazzı mukadderatmış
Rızk taksimi an içinde zamanmış, âdemi adamlık hasmış

Nisalar
Sukutun edebinde kanaatle naif armış
Nedamet çok uzakmış, muhabbet fevkalade bir sanatmış

Kıraathaneler
Meşveret adına usta nefesler erenmiş
Kitabı celil hakkıyla kıraat edilen anlamına erişilen fermiş

İyilik adına ne varsa
Takva ihsanın yanındaysa hasredilirmiş
Mürvet yalnızca evlilik adına zikredilmeyen bir enginlikmiş

Müezzin şerefeden seslenirmiş
Okunan ezanlar ne kadar tesir edermiş
Hasretle diğer vaktin ezanı beklenirmiş sohbette zenginmiş

Milli birlik
Ve tarihi kimlik iftihar vesilesiymiş
Reddi miras azınlıkların hakkı bile değilmiş, kimlik değişmiş

Efrat hastalık nedir bilmezmiş
Kâinatı kebir sabırla terennüm edilirmiş
Şayet varsa bir dert her nefesin mücadelesiymiş mazileşmiş

Hassaten aşiyan sevilirmiş
Her hanenin güzelliğinde şefkat eminmiş
Vicdanlar netmiş, ihlâs hedefmiş, takva ise azimete esirmiş

Gidenler hicran içindeler
Kalan nesiller kimliğinden habersizler
Mana ikliminde fersiz gözler, şura adına solgundur nefesler


Mustafa CİLASUN
Mustafa CİLASUN
Kan revan içinde nefeslenince!


Gecenin bir yarısında
Çığlık çığlığa sesler geliyordu kulağıma
Gelen nefesler nisa soluğu olunca, irkilmek var ayazda

Asla duramazdım
Her ne olacaksa kayıtsız kalamazdım
Çığlığın serencamında boğularak, katiyen uyuyamazdım

Yalın ayak koştum
Sesin geldiği istikamete yoğunlaştım
Soluk soluğa kalmıştım, ruhen daralmıştım ve yaklaştım

Şahit olduğum
Hazin manzara karşısında çok şaşırdım
Kan revan içinde yaşlı bir kadın ağlamasıyla dağılmıştım

Olay mahalline
Henüz intikal ettiğimde giden taksiyle
Bir kargaşa içinde gariplikler zuhur ediyordu fark ettim

Teyzeye yaklaştım
Ve aceleyle yanına çömelerek sordum
Ne oldu, nasıl gelişti deyince zavallı teyze takatsizliğiyle

Ağzından gelen köpüklerle
Fevkalade yaralanmış kalbi hissedişlerle
Açziyetini ve nedametin asliyetini hamiyet için anlatıyordu

Teyzenin beyi rahmetlik
Oğlu vatan sathında görev itibarıyla askermiş
Sahiplenen kimse olmadığı için kızının eski kocası azmetmiş

Yanına üç beş kişi almış
Ve gecenin geç vaktinde kapıya hışımla yüklenmiş
Zavallı teyze ve kızı da şaşkınlık içinde korkuya iltica etmiş

Ne kadar direnseler de
Asla kifayet etmemiş, darp edilerek tekmelenmiş
Direnç o kadar şiddetliymiş ki peşinden bıçak darbeleri gelmiş

Ve kız sürüklenerek
Üç beş kişiyle arabaya bindirilerek götürülmüş
Zavallı teyze ortalığa serilmiş, kan revan içinde nefes tüketmiş

O an gözüm komşular aradı
Fakat adeta herkes kendi uykusundaydı
Hissetmek ne kadar yakındı, an kim için imtihandı hayâ kaldı mı?

O zamanlar
Ne telefon çok yakındı ve ne de araç
Karakol dahi çok uzaktaydı, lakin koşmaya başlamıştım çaresiz

Nihayet soluk soluğa
Karakola intikal etmiştim ve nefeslenirken
Masanın başında hayli göbekli ve yaşı kırk beş çıvarında bulunan

Görevli memur baktı
Bir taraftan haşlanan yumurtaları soyarken
Bir taraftan da fevkalade manasızca beni derinden süzüyordu

Tam anlatmaya başlarken
Telaş içinde ki nefesimi nizam ederken
Duyarsızlığın ve beklide sıradanlığın garipliğiyle karşılaşmıştım

Bildiğimi hikâye edince
Memur sen gördün mü bıçaklama olayını dedi
Hayır, ama bıçaklanan teyze kan kaybediyor ve o anlattı dedim

Ve zorla götürülen kadını anlattım
Tamam, siz gidebilirsiniz deyince çok şaşırmıştım
Garipliğe hiçbir anlam veremeden ibretle bir kez daha bakmıştım

Kendi kendime hayıflındım
Emniyet adına, can, mal, nesil, din derken
Görevli memurların idrake hasret kaldıklarını görürken ağlamıştım

Solgun bir vaziyette
Kapımı açtım ve serzenişlerime sayfa açtım
Devlet adına, insani haslet babına, eğitimin yozluğuna uzanmıştım

Gecenin karanlığında
Kurşunsuz namlılar umut olacaksa orada
Hak ve hakikat adamlıkla ilintili sıfatsa, mana desiseler yozluğunda


Mustafa CİLASUN
Mustafa CİLASUN
Ağlamak Hakkı anmaktır!


Neyleyim kendimi alamıyorum
Dağlanan dertlerimin sevdasıyla ağlıyorum
Aşk için ey hak diyor, niyaza avdet ederek nefesleniyorum

Ne derdi dert ediniyorum
Ve ne de sevda için halimi hazır hissediyorum
Hoyratlığımla daralıyor, kalbi hissedişler sancısını yaşıyorum

Biliyorum fevkalade hamım
Âdemi has olmaktan maksadım tahkike uzanırım
Yalnız aklın kifayetsizliğini anarım, istişare için hep aranırım

Bilmek, bilginin edebini hissetmektir
Bir tevazuu ile nefeslenmeyi becermek için elzemdir
Görgü kalbin, hissediş arın, sabır kanatın hasatında aranandır

Zayiat hakkı anmak için andır
Hareket ve kuvvetin gerekçesi nefeslerde hardır
Ecrin karşılığında ne vardır, vuslat hakikatin taranmasındadır

Uzuvlar kendi hilkatine meyleder
İrade insan kimliğinde neden hesaba amadedir
Nefs asla nankör değildir, nizam edilirse hizmet için şevktir

Suçlayan can kendini tarasın
Nedamet içinde solumadan Hakkı bir ansın
Hayır, nerededir, hikmeti sebebi nedir, bilmeden haykırmasın

Kim ne yaparsa yaşamadan gitmez
Rızkı tükenmeden nefesleri takatsizliğe erişmez
Kalp inşirah içinde yenilenmez ve ruhu bizarlığına asla doyamaz

Nesilden nesle tekabül eder
Keder, heder olmayı niçin davet eder
Ne derlere kim avdet eder, kalp sahibiyle ancak itminana erer


MustafaCİLASUN


Mustafa CİLASUN
Senden söz ederken!


Biliyor musun?
Senden arta kalan anlar
Her nedense geçmez oldu şu zamanlar

Değişir oldu
Meraklar halde saklananlar
Yavaşladı birden o çok hızlı akan kanlar

Öyleydin
Sanki sen hoş bir mefkûreydin
Hülyalar içinde yaşanan en güzel haldin

Ahengin
Sembolü nağmelerinde sesiydin
Biryanımın dinmeyen sancısı sevdasıydın

Artık ne
Bağlarda ne dağlardaki yamaçta
Kalmadı heves bakmam kanat çırpanlara

Semada
Uçurtmalara o kelebeklerin ahına
Yılanların kahrına dağlarda duyulan figana

Bir sevda
Muştusuydu gönlümü dağlayan
Durmadan hicranı yaşatan hali koymayan

Kaderin
Nakşedeninde nedametle soluyan
Beni hale koyan aşkların öznesine anlatan

Mızrapların
Nefesinde ki hüzzam nağmede
Sazendenin sinesinde anlam bulan güftede

Yaprakların
Bir züht ile şakıyan esintilerinde
O aşklar ki hal dilinde kuvveti kudret elinde

Güzellik
Senindir, o ten ki aşklardan beridir
Aşk mana meşkiyle yaşanacak ne güzelliktir

O özveridir
Ayaklar altına haz ile serilmektir
Kudretin dilidir, hayatın sebilidir o bilmecedir



Mustafa CİLASUN
Mustafa CİLASUN
Dilim sukuta geçerken!


Solsun
Yeter ki senin aşkın ile ruhum
Biliyorsun ki nihayette ben aciz bir kulum

Aşk
Seyrin de, haz almaktır umudum
Mana meşkine hasrolmak olacaktır muradım

Dili halim
Kalbimin önündeyken acizim
Arkasında seyri bilirse tefekkürü hedeflerim

Neyi
Düşüneyim hakikati nerden bileyim
Ne kadar bedbin bir bencileyim şimdi neylerim

Soluduğum
Her nefeste bahşedeni bilirim
Ondan habersiz ben kimim neyi kimden dilerim

Maksut için
Bilenir dillenirim hem serilirim
Aşk için hemfikirim o yolu bilene çok imrenirim

Ne yapsın ki
Canlar cananlar aşkı tanıyanlar
Kalp için bir vuslattı,r aşkın hazzıyla yanarlar

Hak rızasıyla
Şakıyan kuşlar açılır her kapılar
Mevcudatın sebebini idrak ederek sabahlarlar

Can ki veren için
Ahdi bilecek bir mürüvvettir
Hakikatlerden habersiz canlar için bir külfettir

Aşk bu canlar için
Bir zevktir beden sentezidir
Aşk ruhların en vazgeçilmezi hayatın öznesidir


Mustafa CİLASUN
Mustafa CİLASUN
Gözlerim seni ararken!


Gönlüm
Bir hüzün içinde çırpınıyor
Çaresizlik hükmünü hep sürdürüyor

Hicran
Yine hicran melalime soluyor
Hal bırakmıyor nedamet alıp gidiyor

Hicran mı bu
Aşkın sonu sen bir söyle
Dalgın bakıyor fersiz gözler seni özler

Dilimde ki
Tükenmez ahu figan heceler
Kim bilir ki nereye kadar feryadı döker

İçim
İçime de sığmıyor artık halim alık
Sanki Ummanlarda çaresizdir bir balık

Halime
Yansıyandır tevekkeli bir saflık
Nerde sünnetullah önceleyen uyanıklık

Kader
Kimin derdidir beşer ki hep sızlar
Nasipten kalkanlar o hedefle buluşanlar

Gayeyi
Hilkat için konuşan ona koşanlar
Canı cananı yâri bağışlar hazda kalanlar

Ne kadar
Dalgın olsam sana kanmasam
Sana zahiren bakamasam halde kalsam

Mana için ki
O gölgende hep umutlansam
Hasret kalsam özleminle yansam kansam


Mustafa CİLASUN



Mustafa CİLASUN
Hazan aşkı resmederken!


Hayatı
Anlayarak yaşamak
İçin yaratılmıştır her bir tüketilen nefes

Sır perdesi
Aşkın sebep sonuç ilişkisi
Ve onun enginliğe yaşanan merhalelerini

Bir sevdanın
Coşkusuyla solan gülleri
Alıp götüren yel misali can içindeki kederi

Hilkatin
Sebebiyken serdedilen
Sevginin katlarını yudumlarız biz haz alırken

O zaman
Yaklaşırken kuşatır hissiyatı
Sessizce bir paniğe geçit vermeyecek sevdayı

Vefayı
Görmezden gelmeden
Seni beni öncelemeden aşka sürurla giderken

Kuşkuları
Hiçleyip dikkate almadan
Duyguyu kudretin kuşattığı anlaşılmadığı zaman

Merak içinde
İçselliğe salınırken ve o an
Seni senden alan kendine katan en anlamlı zaman

Katrenin
İzlerinde hali haşyeti salan
Kalmıyor hiçbir hükmü anlık hazlarda yaşanan zan

En mücehhez
Kıldığımız savrulduğumuz an
Ne derlerle avunduğumuz zahir algılarımızı varken

Kuşatan esrar
Perdesinde ki meçhul adımımız
Hiç tahkiki öncelemeden herkes göç misali giderken

Aşkın izlerinde
Nefeslenir sevdaları itiraf ederken
Bir aşkı ilahi kuşatmasında her bir şey yenilenirken

Yepyeni anlamaları
İçerirken o beni bir hanif yaparken
En sevgiliyle nazarın hazzıyla bakarken onu anarken

Hiçliğin figanında
Sefilliğin ahında zahiri aşka bakarken
Anlamlar içinde ki manayı terennüm ederek yaşarken


Mustafa CİLASUN
Mustafa CİLASUN
Hislerim hüzne teslim oldu!


Bir daha
Cihana gelsem ne olacak ki
Hicranın katrelerinde kimler solacak

Hasretin
Yumağında bir ilmik olunca
Nefesler tutulunca yürek ki durunca

Ahlar çekilir
Ki istenmeyerek dertlenir
Kimlerin kısmetinde yalnız bir hecedir

Sevgi bir
Bilmecedir kimlere hasredilir
Kim kimindi niçindi hikmetinde gizliydi

Nihayetinde
Sende bir cansın salınırsın
Al güllerin içinde niçin bakınıp aranırsın

Melaline
Hasredilen hissiyatında kalırsın
Yalnızlık meşkiyle hali sanat paylaşırsın

Güfteler ki
Ne badeden nede badireden
Hicranı sızıdan feryadı hale inkişaf eden

Gözler ki
Damla olarak hüzündü süzülen
Aşk sahnesiydi bu zamanlarda gösterilen

Nevi şahsa
Münhasırdır duyguyla yaşanan
Sevdadır korlaşan sinelerden böyle coşan

Hak rızasıyla
Yeksan olan o dil ile konuşan
Mananın şevkiyle miski amber kokusu alan


Mustafa CİLASUN






Mustafa CİLASUN
Sen hıçkırıklarınla dağladın!


Hiç
İstemesem de
Melalimin bendi olan kederime

Sensiz
Bir hüzün doluyor
İçime sen bunu hiç bilmesen de

Bir türlü
Sabahlar olmuyor
Gözlerim uyku tutmuyor dalıyor

Geceler ki
Hala kendi hilkatinde
Bir çekim kuvvetiyle nüfuz edince

Halime
Hüznü davet edince
İçine çekiyor hikmeti gayesi bilinse

Nefesler
Bu manada tüketilse
Merak kimsesizliği bir an terk etse

Keder
Renkli hevesler
Gerçekleşmeyince sitem başlıyor işte

Dirayet
Hali kesp etmeyince
İradede niçinler alıp başını da gidince

Zihin
Eğer bir
Keşmekeş içindeyse var git sen gözle

Aşk
Zevke alet edilecek kadar
Tefekkür edilmezse nefesler dirliğinde

Hissiyat
Yaratılış hilkatince
Sessiz bir yürüyüşe yalnızlığımla geçince

Beşerlik hükmü
O an duçar oluyor işte
Sen hakikati bilmesen de idrak etmesen de

Ve hatta
Bilmek istemesen de
Geleceğin göçmüş izlerinde hani kim nerde

Saraylar
İçinde geçse de
Nisalar cazibelere sürekli meyletseler de

Yapraklar
Dillense, kuşlar
Diyarı terk ederek kanatlardan vazgeçse

Kelebekler
Hiç bir şevki hali
Tefekkür iklimine bahşetmeden göçse de

Yıldızlar
Seni yalnızlığına
Ağıtlarına vaki olan umutlara hapsetse de

Ve birçok
Zenginlik hülyasında
Bir ömürde yaşamak istenen uhdeyi nazarsa

Derunilik
Bahşeden aşkı
Çok farklı addeden bu naçiz serencam anlasa

Sensiz
Bir şevk bulamıyor işte
Halin enginliğine hiç erişemiyor ne hikmetse

Yapraklar
Üzerinde yelpaze
Ona konan, onunla her zaman dolaşan haizse

Bir zerre
Misali huzur ile anılan
Bir esinti huşusu diliyorum kendi iliklerimde

Sanki
Bir güneş misali
Yıldızların dinmez hazzı sinemi dağlıyor işte

Baharların
İlk olanı Gülistanların
Zarafetle dile getirilen nazı haykırıyor şevkle

Hal
Serencamında
Yaşanan ve muazzam haz salan bir şarkı var ya

Ritmik
Atışların ahengiyle
Şevki yaşatan bir ozanın serencamını anlatırken

Ne kadar
Berrak muhayyile ki
Salıyor işte katrenin sayfasına ben hiç istemeden

Onca
Yaşanmış
İbretlik anılara nakşeden olan ve aşka uzak kalan

Akıbeti
Soluyan canlara
Hakkı yâd etmek hazzıyla yananlara selam olsun

Hak aşkıyla
Yanan kalan kutlu canlar
Ererler beklenen işaret taşlarında muratlarına

Bir yar ki
Öyle bir nefesi var ki
Diyarlar ötesinden mekânların ikliminden gelir

Hazzı
Salan şevkinden
Toprağın deminden kabirler sergisinden seslenir

Ogün
Gün olacak
Mizan akıbetinden kimler haşyet içinde soluyacak

Mahşerin
Şiddetinden merakın
İlletinde sessiz beklerken kalbi titreme sökün eder

Ne demiştim
Bir esinti hazzımsın
Aşkın bir çile olduğunu anlatansın sen nazı baharsın

Sessizliğinle
Edebin derinliğinde
Hilmin serinliğinde ve sevgin sadece bahşedilen ferse

Bir gaye için
Serdedilmesiyle
Tefekkür gereğince muştularsın, suskunluğu çağırarak

Oysaki
Hiç görmediğim
Bir nefessin, mana için gereksin, aşkı mefkûremsin

Ten senin
Lakin lüzumunu akleden
Emanetin illetini bilen bir fersin, feyzinle benimsin

Öylece
Nefeslenensin
Zevk ise arzu edenlerindir, halin esenliğinde değildir


Mustafa CİLASUN


Mustafa CİLASUN
Çileyi anla ve uzak kalma!


Sana
Halim geçit vermiyor sitem etmeme
Yıllarca umut içinde kaldığım zamanlar solsalar da

Kalbin
Hissedişlerin halinde anlaşılmayınca
Bir harın güzelliğinde ruhunu kuşatmayınca hazanda

Bir mahzunluk
Bir yılgın halsizlik sökün edince
Sukut etmek düşer bana sabır eşliğinde kanaatimce

Serzenişlerime
Kalbim refakat edince hicran eşliğinde
Nefesler takatsizleşiyor olabildiğince kimin derdiyse

Aşk öyle bir dem ki
Sevda namına badireden geçilen kıdem ki
Sen hiç görme hissedişlerle titreme gözyaşları dökme

Benim halime düşme
Her anı aşkla nefeslenme kalbini bir dinle
Sevda yamaçlarında derlenen çileyi anla ve uzak kalma

Mahzunluğun akışlarında
Yalnızlığın ayazlarında nefeslerini horlama
Düşenin, hissedenin, titreyenin halini anla hor karşılama

Öyle bir hal ki
Dirlik içinde hıçkırıklarla geçen zaman ki
Uzuvlar tekmil verir, gözler seğirtir, mide geriye çekilir

Ne ekmek
Ve ne de yemek adına tadımlık bir çörek
Anılmaz, nefesler mefkûreye uzanmaz haz hiç uzaklaşmaz

Hem gecen
Seherleri secdeye gark ettiren sevdadır
Bahşedişlerde ne vardır, anlaşılmayan sadece aşkı sevdadır


Mustafa CİLASUN
Mustafa CİLASUN
Artık yazma!


Beklemiyorum
Ve hatta merak etmeyeceğimi biliyorum
Çünkü yorgunum, solgunluğa duçar olan kalan soluğum

Ne kadar umutlansam
Hayali sukutu çaresiz yine ben yaşıyorum
Şaşkınlığım, halinde şahit olduğum sırnaşıklığın tüketti

Bu kadar duyarsız olmam
Bahaneleri kuşanarak asılsız solumam yetti
Artık çekiliyorum kendi halimde yol almaya koyuluyorum

Sevda adına ne varsa
Hüzünle dürerek bir kenarda desteliyorum
Güftelerimi hicran ve hüzün üzerine yazarak derliyorum

İşte her nasılsa
Anlamak ve algılamayı yakinen fark ediyorum
Duymakla işitmeyi, bakmakla görmeyi yaşayarak biliyorum

Sana artık bir şey demiyorum
Sessizliğime çekilerek hüzne bürünüyorum
Nağmenin seslerinde, kemanın titreten perdesinde eriyorum

Akşamın kızıllığında
Halini yâd etmeyi kendime yediremiyorum
Çünkü o vakit fakirliğime kederleniyor sefilliğime üzülüyorum

Seni kendi haline bırakıyorum
Neler yaşanmışsa anla içinde yok sayıyorum
Öyle farz ediyorum, hiç değilse umut içinde nefeslenmiyorum

Mütemadiyen beklemenin
Merak içinde kalbi titremelere refakat etmenin
Hazan ikliminde nefeslenmenin ve şevksiz bir ömrü tüketmenin

Hiçbir gerekçesi kalmadı
Yılgınlık ve yorgunluk seninle ivme kazandı
Aşk taliplilerine kaldı, umutsuz hazan yaprağı bak benimle aynı


Mustafa CİLASUN
Mustafa CİLASUN
Aldırmıyorum!


Artık aldırmıyorum
Ne denizin hırçın dalgalarında gizlene hicrana
Ve ne de dağ yamaçlarında mahzunluğa duçar olan hazana

Nefesimden ne kaldıysa
Heveslerim solgun sayfalarda duraklayınca
Umutlarım iklimin poyrazında kalınca takatsizliğim başımda

Uzaklar artık çok yakın
Yılgınlığım bir akarsu oldu gözlerime bakın
Kim kime ne kadar yakın, sevda aşka sürgün edendi anlayın

Ne kadar
Sevda bahçelerini temaşa etsem de
Şahit olurum halime çiçekleri mütemadiyen solgun ve mahzun

Hüzzam eserler sökün eder halime
Zarif çiçeklere, şakıyan bülbüle imrenince
Sevgi bahşedilen ve hak edilendir bilirim kendi güvenliği içinde

Uzak bana yakınlaşınca
Çaresiz bende uzakların iklimine gitmeliyim
Ser sefilliği halime işlemeliyim hederliği nakşederek göçmeliyim

Hiçbir kimseye nedamet etmeden
Serzenişlerimi hissettirmeden nefeslenmeliyim
Aşk adına, sevgi namına her ne kelam işitirsem hüzünlenmeliyim

İnleyen kalbime meyletmeliyim
Aşkın açılan perdelerinden nüfus ederek gitmeliyim
Duygusallığımı nizam etmeliyim, irademle tefekküre yönelmeliyim

Tercihimi zanla yapmamalıyım
Kalan nefesimde hesabın içinde yol almalıyım
Ömrün sayfalarında halimle yüzleşmeliyim ihsan için derlenmeliyim

Hizmete tevessül etmeliyim
İdrakin itminanlığında kalbin sahibine gitmeliyim
Her ne derlerse müspet telakki etmeliyim zira hikmeti beklemeliyim


Mustafa CİLASUN
Mustafa CİLASUN
Her ne söylersen hakkın!


Ne yazık ki haklılığını biliyorum
Ve çaresiz hakkını teslim etmek adına çekiliyorum
Senden arta kalan her ne varsa iade edeceğimi beyan ediyorum

Ve asla bir kuşkuya kapılmamanı
Her hangi bir kaygıyla yaşamamanı sağlık veriyorum
Elimden ne gelirse, senin adına ve namı hesabına iade edeceğim

Yıllarca sabrettiğini biliyorum
Vefasızlığım karşısında eriyip tükendiğini hissediyorum
Aziz nefesinle hiçbir zaman serzeniş etmediğini yakinen işitiyorum

Nasip konusunda ki kanaatine
Sabır cenahında ki eşiz sukutuna gıpta ediyorum
Her hatanın kendimden kaynaklandığını idrak ederek acı duyuyorum

Yıllar ne cazibe koydu
Ve ne de şevk adına kalan dimağları boğdu
Mütemadiyen dile gelen bahanelerde anlamsızlık içinde aşkı soldurdu

Sen ve ben çok bekledik
Hasretin harında ne hayalleri devirdik
Fakat ne kadar hazin ki tehir eden olduğum için sana çok çile işlettim

Bilemiyorum affedebilecek misin?
Çektiğin çilelerin yumaklarını halimde nefeslenirmisin
Sevda uğruna değer mi diyerek iflah etmeyecek bir girdaba mı girersin

Bu zamana kadar ser verip sır vermedin
Yalnızca kendi melalinde demlenerek gülü zar ihsan ettin
Suhuletinle sabrı nefeslendin edebin hazzıyla çevrende örnek gösterildin

Halini hat yazılarınla resmettin
Üflediğin neyin sesiyle aşkını diyarlara göndererek inlettin
Sen kazanan, ben ise kaybeden olarak acizliğimle sana geldim ve diledim

Yıllara sâri sabrınla filizlendim
Halinden akseden tebessümünü bilirim ona meylederim
Seninle kalan ömrümün müşterekliğini, çektiğin çilenin renklerini diliyorum


Mustafa CİLASUN
Mustafa CİLASUN
İşte öylesine bir sancıydı!


Meraklı nefesler eşliğinde
Nihayetinde bende kuyuya bir taş atmıştım
Neticesi her neye tekabül edecekse diye sabırla bekliyordum

O an her nasılsa halimde
Fevkalade feveranların nüksettiğini hissettim
Bilmeden hissetmenin güzelliğine erişmeden anlık zafiyet acısıydı

Kuyu ben ve irademde dem
Nedenlerden habersiz nefeslenen bir acizken
Tefekkür nedir bilmezken, meşvereti önemsemeden sancılanırken

Zerrede nükseden sukut
Ve fevrilikte sırnaşıklığa yol açan alkışlar
Anlamsız haykırışlar sağanağında yakarışlara başlanan ilk adımlar

Kuytu bir karanlık o an
Halimi alıp uzun soluklu bir yolculuğa çıkarıyordu
Nedenlerde kayboluyor anlamsızlık içinde eriyor ve acizleşiyordum

Hissettiklerim korkutuyordu
Ve bir haşyet içinde nefeslenmem çok yakındı
Sahipsiz nefesler hissetmeyen kalpler vicdanı fevkalade lekeliyordu

An ve zamana vakıf olmak
Ruhun insicamından anlayarak yol alıp aklanmak
Kalbin yegâne sahibini anarak itminanlığa uzanıp inşirah hali yaşamak

Mutmainliğin hazzıyla nefes almak
Kul olmak basiretin yaşayarak mefkûre solumak
Kitabı celile yabancılaşmadan, cümlelerini mahzun bırakmadan anlamak

Ati ve mazi denklemini bulmak
Ahengin güzelliğine haiz olarak ömrü anlamlaştırmak
Mezarların sükûnetine nazar ederek ibretin perdelerini aralayıp bakmak

Nihayet badiresine malik olmak
Müddeti nefesleri sıratı müstakime hasrederek coşmak
İnsan kimliğinde kul olmayı başarıp, niteliğin sanatlaşmasına vakıf olmak


Mustafa CİLASUN
Mustafa CİLASUN
İzlerinde nefeslenirken!


Gün çekilirken
Elimde olmadan yine dalmıştım
Sen her halinle aklımdaydın ve hazzı muradımdın

Ne kadar sarih aşktın
Cezbeden bir feverandın haline katardın
Bazen çok utanırdım ve günlerce hazırlık yapardım

Nisa kimliğinde farktın
Sevda adına sabrı yudumlayan sancaktın
Gün yüzüne hasret topraktın kar misali bembeyazdın

Seni tanıyınca anladım
Meğerse utamamak halimin sayfasında saklıymış
Kalp kalbe karşıymış derlerdi hiç unutmazdım anladım

Sana mektup yazacağım an
Her yanıma bir heyecan sökün ederdi
Kelimeler boğazımda düğümlenir adeta ezber bozardım

Kaç kâğıdı yazıp atmıştım
Sil baştan işlemek adına nefeslenmeye başlardım
Ziyadesiyle güzel olması için hiçbir çabadan kaçınmazdım

Ne bir uyku tanırdım
Ve ne de yorgunluk namına bir şey hatırlardım
Yalnızca düşünmek ve izdüşümünde nefeslenmeyi arzulardım

Seninle buluşacağımız an
Nedense fevkalade panik atak yaşardım
Çünkü sen nisa kimliğinde ilk adımım ve ilk açan baharındın

Yıllara sâri ne kadar
Muradım varsa sabırla derlemiş ve beklemiştim
Sevdaya karşı ne kadar harım varsa da serinliğe ekmiştim

Çünkü sen benim geleceğimdin
Neslimin güvencesi ve hedefimin gerekçesiydin
Ve sen ilk aşkım, sevda bahtım ve gönül tahtım olacaktın


Mustafa CİLASUN
Mustafa CİLASUN
Şairin şiirini dinlerken!


Gözlerimden yaş boşalıyordu.
Oysaki bu konuda pek alışkanlığım yoktu.
Halin fakirliğinde, kalbin sevgiye hasret iklimiyle nefesleniyordum.

Yapraksız bir dal misaliydim.
Şevksizliğe gark olan hicranı abideydim.
Ne gülmeyi bilirdim ve ne de tebessüm için yüreğimi hasredendim.

Bilmek için erdemden azadeydim.
Düşünmek için bilmeyi, idrakle hissetmeyi özümseyemezdim.
Hoyratlığın kadrindeydi takatsiz nefesim ve çok fakirdi bildiklerim.

Tekâmül adına, sevda babında,
Aşksız kurak ayazlarda, poyrazın hırçınlığında,
Kan çanağına dönen gözler ve hissiz nefesler lahuti şiirler dinler.

Alp götüre bir zaman dilimine,
Kahraman Tazeoğlunun sesinden arazını dinliyorum.
Yüreğin burkulduğunu, dilin kuruduğunu, gözler boşalınca hissettim

Şiir adına her ne yazılsa az dedim.
Sarsılan hislerimle titremeye başladı tüm bedenim.
Ben ne kadar sefilim, kalbi hissedişleri ben nereden bilirim dedim.

Avuçladığım toprağı öylece sıktım,
Ve gözlerimden akan yaşlarla onu nemlendirdim.
Kokusunu içime hasretle çektim ve iklimlerin serencamına kilitlendim.

Hissetmek adına kalbi olmak dedim.
Ruhun insicamından uzaklığımı bir bir gözden geçirdim.
Hilkatin muvacehesince, aklın mücerretliğinde nefsimi güncellemiştim

Hasreti ve özlemi yeniden anladım
Sevda adına yanmayı, aşk babında kanmayı tanımladım.
Ötelerin hazzıyla, vuslatın kalan sayfalarında, gül kokusuna yaslandım.

Çaresizliğimle el açıp yakardım.
Nefesin kalanlarıyla, ömrün devranında hardım.
Tek başıma kala kaldım, arkama dahi bakmadan suskunluğa uzanmıştım.


Mustafa CİLASUN
Mustafa CİLASUN
Ne kalmıştı ki artık geriye!


Ne gücüm yetiyordu
Ve ne de takatim nefeslenmeme fırsat veriyordu
Yılların solgunluğu ve umut kuraklığı fevkalade yılgınlığa itiyordu.

Biliyordum ki
Şayet akidem olmasa ve öteler hicranla anılmasa
Gözümün karalığıyla mütemadiyen süren haksızlığa kahrederdim.

Vefayı en halis bilinenlere
Makam ve mevkie sahip olununca yeniden sorardım
Onca safahatın içinde peygamberi tavrın nerde kaldığını anardım.

Onca sıkılan yumrukların
Ve hislenerek bir birine geçen dişleri anımsardım
Bir sokum ekmeğe muhtaç nefesleri çaresizliğe gark edilenleri andım.

Sıkılan kurşunların akıbetini
Takiyyeler içinde derişmelerin müsebbibini sorardım
Gözler önünde ceyran eden torpil ve kayırmaları kime nasıl anlatırdım.

Hatipliğin ve nüfusun kullanılması
Masum nefeslerin gönüllü köleliğe mahkûm edilmesini
Fıratçılık adına ne varsa en güzel şekilde teşhir edilmesini haykırmak!

Nesil emniyeti adına
Nizamı talan ederken, nefsi öncelemeleri kınamak
Mefkûre adına her ne varsa zindanlarda okumak ve hakkıyla onu anmak

Her geçen gün
Gül kokusundan uzaklaşarak bir şatafatı yaşamak
Faziletli hasletleri çıkar uğruna kaldırıp atarak sosyolojiyle yorumlamak!

Ne âlimin ve ne de bir edibin
Kurak iklimlerde ne yararı olacak kalbi hissedişlerin
Kimliksizleşen milletlerin, küreselleşme adına sarf edilen gayretlerin ahı

Mazlumlaşan tebaanın feryadı
Eğitim adına serdedilen manadan yoksun yüzkarası
Her geçen gün hurdalaşan gönül sancıları ve nüksetmeye devam eden acısı!


Mustafa CİLASUN






Mustafa CİLASUN
Sende anla!


Ne olur sen ol
Gözyaşlarını heder etme, halinde demle
Bin bir çeşit nefes verdiğin çiçeklerin arasında hiç solma.

Ne ahde vefayı sorgula
Ve ne de sadakat adına bir ifrata kaçma
İnsan kimliğindeki açılan sahifelerde imtihanı asla unutma.

Vesveseyle kalbini daraltma
Hareket ve kuvvetin neticesinde oyalanma
Teslimiyetin gerekçelerinde ki hikmeti sorgula ve öyle yaşa.

Sen senin gibi nefesi olan
Ve kalbi inşirahlar yaşamaya çok yabancılaşan
Kişiliğinde zamanla gariplikler yaşanacak olan cana yaslanma.

Kalbin sahibinden asla uzaklaşma
Toprağın suhuletini anla, yağmur damlasını kokla
Gülün dikeninden korkma, aşk ve sevdayı kalbi nur olarak anla.

Zevkleriyle sırnaşanla oyalanma
Zihni muvazeneden yoksun olanla arkadaşlık kurma
An ve zaman kalbinle anlamlı olacak anla ömür semeyedir kanma.

Her sevilen onu hasreden değildir
Sevgi bahşedilen bir güzelliktir zira o hak edeni bilir
İyilik ve ihsan senin en önemli hazinendir, ihlâsla ilintili süreçtir.

Sen ne kadar kahredersen
Ancak o nispetle kahrolmaya namzet nefessin bilmelisin
Hikmetin gerekçelerinde sukuta idraki önceleyip tahkike girmelisin.

Nasibin gayretle işliğini kesp etmelisin
Rekabetin bir sünnetullah olduğunu terennüm etmelisin
Ölümle ürpermemelisin ve bir saadet coşkusuyla öteleri özlemelisin.

Namütenahi olan yegâneyle nefeslenmelisin
Dareyn nedir keşfetmelisin ve onu mefkûre edinmelisin
Her insana ve ihtiyaçlıya hidayete müteallik bir itina göstermelisin.


Mustafa CİLASUN



Mustafa CİLASUN
Sende bırakıp gittin!


Annem
Neyleyim ki artık yoksun
Toprağın bağrında soluksuz bir hazanı meraksın

Yalnızsın
Hamiyet adına bakınırsın
Söyle şimdi kime ne anlatırsın bir bahtı karasın

Öksüzdün
Sevgiye hasret bir nefestin
Garipliğinle ömrünü tükettin ve yine garip gittin

Hüzün seninle
Ardında bıraktığın hicran benimle
Solgun halinin ikliminde, çaresizlik şimdi benimle

Soğuk tenin
Artık ritme yen suhuletli kalbin
Mütemadiyen sukuta çekilen şefkatli dilin ne sakin

Tenini yıkamak
Kefenin en son giyeceğin sancak
Vuslat bilinir ki değildir mefkureleşen en son durak

Garipliğim nüksetti
Saklanan göz yaşlarım akın etti
Kalbi titremelerim kelamıma eşlik ederek niyaz etti

Bilirim ki
Senin umut çınarındım
Ve dualarında hep vardım, şimdi hassaten muhtacım

Acın içimde bir dem
Hüznün kalbimde sahifeleşen bir kıdem
Anam olarak şayet hakikatsem ihsanım olacak hepten

Mezarın açtım
İçinde tefekkürle adımladım kaldım
Seni kalbinin sahibine bıraktım ve ötelerin hazzını andım


Mustafa CİLASUN





Mustafa CİLASUN
Hakikati dinlerken!


Hissiyatım
Fevkalade teslimiyet içinde
Ve ötelerin zindeliğinden akseden dirliği bilinince

Ruhum
Kendi devranında hüzünle
Kalbim hissedişler idrakiyle ve halimi nizam edince

Ömür
Vaaz edilen sermayeyse
Müddeti nefes beyhudeliği düşünülünce acı peşimde

Anlamak
İnsan kimliğinde sanatlaşmak
Emri bil mağ ruf netliğinde kalbin sahibiyle buluşmak

Vuslat
İçin yaşamayı hazla kuşanmak
İnşirah keyfiyetiyle o sahifelerden hakikate ulaşmak

Ne deyim
Fakirliğimle solgun bir nefesim
İhsan için fevkalade sefil kimliğimle kime söz edeyim

Bilinç
Zaruretken, nitelik hakikatken
Takva ihlasla anlamlaşırken amel kulluk için zaruretken

Ayetleri
Beyan edilen aşikar hikayeleri
Ve vaki olan sosyolojik gerçekleri sürur ile idrak etmek

Halin
Aşk pervazlarındaki sancısıyla
Sevdanın harlaşan nidasıyla ve zikrin coşkunluğu anılınca

Ölüm
En yakınımda an için korlaşınca
O an ve zaman geç kalmışlığı kalbi hıçkırıklarla anlatınca


Mustafa CİLASUN



Mustafa CİLASUN
Sen haklıydın!






Nihayet anladım ki
Varlığın serencamında bir hakikattin
Mütermadiyen açan çiçekler misali hazzı suhulettin ve ülfettin

Yalnızlığın kadrini okuyan hikmettin
Muhakkak ki hilkatin bağrından bir nimettin
Karanlığı anlamlaştıran ve umuda güfteler yapan bir asudeliktin

Ne vakit nefesin hissedilmedi
Bağrından iklimlerin hazzı terennüm edilemedi
Dağarcığından inkişaflar vuslatın serancamından bahsedemedi

Gün her ne kadar geçip gitsede
An ve zaman insicamını ruhuma sancılar yüklede
Elem halimi tarumar ederek kalbimde dalgaları hep nüksetse de

Artık yoksun yanımda işte
Hikayeler bir bir önüme serilerek hüzün verse
Gözlerinden yaşlar tükenmeyerek aşkın prangalarından bahsetse

Hicran mütemadiyen nüfus etse
Varlık namına kulluk eksenim kalbini arasada
Diktiğim her fidenin hüznüyle ve yaprağın güzelliğinde yoklasam

Ölümün güzelliğinde seni bulsam
Kalbimin sahibine iltica ederek halmi anlatsam
Ruhumun perişanlığını kime ve nasıl anlatsam fatda etmeeyecek

Okuduğum mısralarda sen varsın
Halime nakşeden ne kadar mübarek bir baharsın
Sen her zaman yanımdan hiç eksilmeyen hazzı iftiharım cansın

Sen iyiki varsın aşiyanımsın
Kalbimde muhabbetini koruyan en kıdemli hazzımsın
Dareyn saadeti için refikam olan fevkalade muazzam nizamımsın


Mustafa CİLASUN
Mustafa CİLASUN
Gel sende sabır eyle!






Biliyorum ki çok haklısın
Lakin her ne kadar haklı olsan da sen hep bizarsın
Mütemadiyen gözyaşlarını akıtırsın ve kalbi hıçkırıklarla solgunsun


Çare umudun salkımlarında
Sabır hikmetin sayfalarında ve yalnızlığın koylarında
Şayet neticeye ulaşmak bu kadar sancılı bir ızdırap olarak kalacaksa

Ne olursun yaslan ruhuna
Kalbi inşirak vuslatın dağarcığında ve ihlas hasatsa
Ihsan marifetiyle temaşa etmek kul için bir sanat merhalesi olacaksa

Tuval üzerinde renkler
Sinelerde demlenen hevesler ve uhteyi serzenişler
Sazendenin derinliğinden nükseden hüzünler ve kemani medcezirler

Notalarda anlamlaşan tizler
Ve insanı acizliğe sürüklüyor solgunlaşan ümitler
Sevda harmanında ve toprağın bağrında fışkıran en münbit çiçekler

Gel ne olur hayıflanma
Bağrında düğümlenen heveslerin girdabında boğulma
Asla unutma, meşkuk düşünceler hezeyanında adımlayarak tükenme

Halkeden ihsanın kendisi
Can veren aşkın iliklerinde anlamlaşan sabır perdesi
Şevkin esintisi, hikmeti nazar içinde nefeslenenler aşkın talebesidir

Iradeyi ihsan ilim iledir
Ilim kalbin idrak penceresinde bulunan haz payesidir
Tahkik kul kimliğinde ne kadar yücedir ve akıl ikmalinde fevkaledir

Ne olursun kendini heder etme
Aşkı her zikredeni sevdanın fevkiinde aska görme
Kalbin sahibinden ve ruhun ikliminde ötelerin hikmetini ihmal etme


Mustafa CİLASUN
Mustafa CİLASUN
Refakatine muhtacım!



Elbette ki yıllar olgunlaştırdı
Zaman birçok sayfalar açarak seni bana anlattı
Gönül ne dalgalara ve ne de rüzgarlara ram oldu asla kanmadı

Kuytu karanlık her vakit vardı
Meşkuk düşünceler sinemi yıllarca dağlamıştı
An ve zaman hakikat perdelerindeki idrake açılan hazzı zamandı

Aşk ne tutkuydu ve ne de sancı
Hakikatli hikmeti bilinmeyince olmayacaktı hancı
Ötelere uzanan ve toprağın ikliminde anlamlaşan kaçıncı candı

Hani sukutun çığlıkları anlamlıydı
Nerede kemale erecek badı sabahla anlam bulan hardı
Sevda muştularında, vusların sancılarında himmet hizmete ramdı

Sen ağlama ve halime asla acıma
Gözyaşlarımın bereketine bel bağlama inşirahı yokla
Ruhunun hengamesinde ve kalbinin esenliğinde sevgiyle bereketlen

Ne olur kin ve hırstan emin ol
Haset ve hamasetlerden beri dur duyguyu vicdanla yoğur
Akıl badiresinde ve ilmin hüccetiyle meşveretle kemaliyetle durul

Can kiminse varlıkta onun
Gerekçesiz nefeslerden ne olur mukakkak ki korun
Uzuvlarında ve nevi şahsında acziyeti ve vakarı tevazuu ile kuşanın

Cazibeler hazzı heveslerdir
Zevklerin renklerinde itminanlık yoksa fakirliktir
Kalp ancak sahibinin ikliminde asudedir ve baharın şakıyan dilberidir

Şan ve şöhret nefesin esiridir
O ise müddeti zamannın tehirinden lütfu inayettir
Hakikati kim bilir, tercihler kimin iradi neticesidir, sırat için vectir


Mustafa CİLASUN
Mustafa CİLASUN
Ne söyleyim şimdi sana!




Artık anladım ki
Sana söyleyemeyeceğim içimde ki sıkıntılarımı
Sinemde ayyuka çıkan sukutun çığlıklarıyla nefes almanın hicranını

Zira fevkalade naifsin
Zarefetle anlam buluyor senin ülfetli nefesin
Desiseler perdesini ve kimlik indinde ki lekeleri nederen bileceksin

Sen bir yağmur damlası
Ve hattta zarif bir kar timsali berraksın haksın
Hilkatinin güzelliğinde ve edebin güftesi sana hasredilmiş biliyorum

Sen inancınla sefil oldun
Güven poyrazında sendeledin, hak adına kederdin
Masumiyetin ve teslimiyet güzelliğinde ki hikmeti serdedişin bir haktı

Senin güvenini yozlaştıran
Ve kalbi iklimine hırçınlığı bulaştıran basiretsizler
Varlık namına ve nüfusu uğruna takiyyelerle uğraşan ahmak soluklardır

Ne diyoruz rekatlarda
“Yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz”
Lakin hakikat böylemi, maslahat uğruna akıl ve tahkikimiz emanetlerde

Evrensellik böylemi söyle
Kendi dağarcığında boğulmak mukadderatmı öyleyse
Akıl, izan nerede, zevk ve hevesler için duyarlılığın aşikarken hadi söyle


Mustafa CİLASUN
Mustafa CİLASUN
Ki ah etsem neye yarar!


Ne kadar bilmek istemesemde
Hakkın yolundan kalbimin fakirliğiyle solgun yürüsemde
Hukukum adına akidemi maslahatlarla azimetten el çektirip titresemde

Bilinmeyenler girdabında nefeslenince
Ruhum kendi insicamında nasihatler etsede ne çare
Ayetler gözlerimin önünde bedbinliğimi sigaya çekinde ölümün eşiğinde

Nefesim yetmiyor takatim çekiliyor
Şefaat için kimin himmetine muhtaşlığım önüme seriliyor
Onu hakkıyla tanıyormuyum, nefsimden ziyade seviyormuyum bilmiyorum

Naturel bir halde acizca koşuyorum
Okumak adına her ne varsa sabahlara denk terennüm ediyorum
Hidayetin raddesinde, sevdanın har iklimişnde o aşkı kalbime soruyorum

Ne kadar kudretim varsa yoluna
Başımı eşiğine koydum her türlü solgunluğun yılgınlığıyla
Adamlık her ne kadar idrake muhtaç olan edebi bir hasadın tek sanatıysa

Kurban olmak, aşkın kıvamını anlamak
Zahirin cazibelerinden arınarak vuslatın hazzına ulaşmak
Ecrin kadrinde, ihlasın raddelerinde ve ihsanın terbiyesiyle kalbi yaşamak

Mükellef kimliğinde yargıç olmadan
Maslahatların solgunluğunda boğulmadan takvayı aralamak
Hak adına varlığın cezbinden vazgeçip himmetin ve hizmetin rüknüne ulaşmak

Ne derleri ayetlerin ışığında açmak
Gül kokusuna erişip hakkıyla koklamadan ameli arızaları onarmak
Ecelin güzelliğini dışlamadan, kabrin zafafetini anlamadan kalpten uzaklaşmak

Sevgiyi hak edene hasrederek
Kurak iklimlerin bereketlenmesini sağlayacak fedakarlığın hazzıyla
Aşkı hakkıyla gönül ikliminde ve hakkın rızasını kazanmak istikametinde yormak



Mustafa CİLASUN
Mustafa CİLASUN
Sen nasıl bileceksin hasretimi!


Düşündükçe ve öğrendikçe
Bilmek adına kitapları bir bir terennüm ettikçe
Yüreğime hıçkırıklar sökün ediyor, kendimi alamıyorum yaşlar boşalıyor

Dinlediğim aydın kimlikler
Takiyyeler içinde nefeslenen rezil rüsva kişilikler
Asliyeti terk ederek varlık adına sıfatlar uğruna maske kullanan ademler

Ne suçum vardıki hasrettim
Milli hasletletden her geçen gün yoksunlaşan çareyim
Kelimelerin birliğinden ve edebiyatın özgür kimliğinden feragat ettirilirken

Sekülerlik adına ihdas edilen
Pağan kültürüyle bezenip derlenerek akideyi dışlayanlar
Tahakküm adına iradelere hukuksuzluğu reva görmek ve yargı adına çoşmak

Milletin birliğini harap ederek
Entrikaların karanlığında bozgunluğu yaşayarak kuçaklaşmak
Milletin iradasine ipotekler koyarak ve hizipleri artırarak kulvar kazananlar

Mağripten mal bulmuş misali
Ekranların rekllerinde alalanarak siyaseti ilmden ayırarak
Hükümsanlığı kurumsallastırmak adına ayalinin gözünü boyayan cahil zındıklar

Şehadeti istismar ederek
Milletin efradını çıkar hesabı uğruna hiçe sayan korkalar
İlahlık payesini kazanmak hırsıyla yasalar ihdas ederek milleti yok sayanlar

Kimliğin hakikatine müdrik olmadan
Milleti millet sayan örfü geleneği yozlaştırarak kaşıyanlar
Acziyete düşünce kuvvetin karşısında bükülünce tefrikaya sapıp aldanıyorlar

Efrat masum ve mahsun
İmanı hakikatler ve evrensel güzellikler fark edilmeyince
Şuur bilginin, akıl idrakin, irade zamanı deşifre eden aydın ademin gayretiyle



Mustafa CİLASUN
Mustafa CİLASUN
Ben sana ne söyleyim doktor!


Yıllarca kapında bekliyorum
Arzı edep ederek hal ikliminde eriyip tükeniyorum
Kalbi fakirliğim sebebiyle kimseye derdimin derinliğini zikretmiyor inliyorum

Derdin sahibine iltica ediyorum
Kudretin asıl sahibiyle hallenip hicranı anıyorum
Kalbimdeki solgunluğu, ruhuma avdet eden hüznü zemheriyle barışık yaşıyorum

Sen nasıl çare bulacaksın
Kalbin perdelerinden anlamadan ilaç mı yazacaksın
Hicranımı nasıl harman ederek hasatın bereketiyle ruhuma öteleri anlatacaksın

Ölüm korkulası bir sevda değil
Dirliğin içinde raks eden birliğin güzelliği davet eder
Toprak kabrin safhalarında hazzın sırrı ve sürurun icabeti aşksız kattiyen değil

Sabrın yumağından kanaat işlenir
Kalbin güzelliği idrak ile suhulete gebe düşlerin sevincidir
Vuslat kimlerin derdiyken kıymet iradede tercihlerin prangalarına hapsolan erktir

Ne olur sen aldırma serzenişime
Divaneliğimin akseden perdelerindeki sağanak düşlerime
Bir kulak ver tamburun hüzzam sesine ve kemanın tiz titizliğindeki gizemli tılsıma

Düşen yapraklar ruhuma yansır
Kalbimin hicran duvarları sancılarla vurgunlar yaşatır
Mevziler o an için aşkı anlatır, kalbim hüzün içinde solgun nefeslerle hakkı anlatır

Haklısın doktor zahirim sefil
Bilmemki şu fani dünyada garip halime kim olacak kefil
Düşkünler safındayım, ruhi arızalar canahındayım ve hadsiz serkeş bir hal içindeyim

Ezanlar kime ne anlatıyor
Aşkın saflığından dem vurarak uykularımı kaçırıyor
Kalbim acizliğiyle çırpınıyor, dilim sukutun çığlıklarıyla idrakime bilsen neler anlatıyor



Mustafa CİLASUN
Mustafa CİLASUN
Bilsen ne kadar mahcubum!


Ne vakit kanatlarını çırpan
Ve kendi dirliğinde nefes nefese uöan kuş görsem
Ceylanın zarifliğinde ve kekliğin zindeliğinde nazar etsem sen gelirsin aklıma

Deniz gecenin sakinliğinde
Dalgalar umudun ikliminde sukuta bel bağlasalarda
Kalbimin hercümercliği sahifelere mısralar nezdinde hicranın kelamımın edince

Dinmeyen beklentiler sancılara
Düşlerim girdabında çaresizliği uykularımdam söküp alınca
Sana sevdamı ve kalbimde korlaşan ızdırabını hasretin diliyle halime nakşediyor

Yüreğimin sığ yamaçlarından akan
Ruhunu anlamsızlık içimde yorgunluğa ramah bırakan
Lisana çok gelen, halin ikliminde filizlenen demiyle düşüncelerime nüfus eden aşk

Çilenin destanını bir başka okuyor
Titreyen parmaklarım sayfaların arasında ne arıyor
Hüzzam perdelerinde ve hicazın sadeliğinde kulağıma ilişen güftenin anlatım dili

Çaresizliğimle alıp uzaklara götürüyor
Hasretin pervazlarında ve dalgaların çığlığında seni anlatıyor
Bilsem ki varlığım senin indinde bir kıymet ediyorsa ülfetinle naifliğin korunuyrsa

Kalbinin zindeliğinde bahar anlamlıysa
Laleler fakir halime her nekadar renklerin uzletini sunsalarda
Ne hazindir ki sen yoksun yanımda ve ömrün kalan sayfalarında ölün mükadderatsa

Ne olur birgün çıkta gel karşıma
Özlediğim ve üzerinde özenle titrediğim müstesna anılarım
Umudumun mevsiminde hala renklerin güzelliğini ve çiçeklerin zarifliğini hatırlatıyor

Hergün kokladığım toprakta varsın
Simene hükmeden dirliğin asudeliğinde bir hicrani ateşsin
Çilenin güzelliğini halime anlatan nakkaş maharetiyle aşkın ziyadesini bana anlattın



Mustafa CİLASUN
Mustafa CİLASUN
Dinmeyen hüznümde sancılar!


Nedensiz sancılar kalbi dağlar mı
Izdırap kendi dirliğinde hicranı ruha yansıtır mı
Sevgi hasredilen güzellikse ve ömrün en anlamlı suhuletiyse neye hasretim

Sinemi kuşatan hüznün umutları
Ve baharla anlamlaşan hazanın solgun yalnızlığını anla
Badireler ve çileler yüreğimi burksada sen ne olursun aldırma aşkla yaşa

Anıların gölgesine asla sığınma
Hakikatin yansıyan yüzünde ve sevginin hikmetli yudumuyla
Kalbinin labirentlerinde yalnızlığın ayazlarıyla kuçaklaşmadan ecri unutma

Zaman anlaşılmak için karşında
An ve zuhur eden hicranın belirsizliğinde boğulmadan uyan
Ruhun hasredilen insicamını ve ayetlerle bezenen arzı koklamaktan korkma

Nefesin müddeti sağlıkla anlamlı
Kalbinin dirliği sahibinin bahşedilen sırlarıyla sende saklı
Bildiğin kadar seversin öğrendiğin kadar da bilmenin süruruyla nefeslenirsin

Aşk şevkin toprağıdır unutma
Sevda sevginin ikliminde bereketin harmanında hasattır
Geriye senden arta kalan ve nakşedenler siftahında an hazla konuşulacaktır

Deviş erdem ve edbiyle hürdür
Hilm en müstesna sermayesinden kanaatın safhasıdır
Sabır hakkın nezninde ve kaderin kazaya dönüşmesiyle kaim olacak vuslattır

Ben seni sana anlatamam
Hasretin sancılarıyla fakirliğimden anlam çıkartmam
Zakir kimliğin ve eren mürebbinin meclisinden imtina edip sana deva olamam

Kitabıcelili okuyup anlamadan
Efendimin hasretiyle yüreğimin pervazlarında prangaları tanımadan
Sana hicranı ve hasretin serencamını hakkıyla anlatarak kalbime aşkı soramam



Mustafa CİLASUN
Mustafa CİLASUN
Seni kalbine emanet ediyorum!







Biliyorum ne kadar sabretsem
Ve hatta kanaat içinde serinleyerek ömrü hasat etsem
Kalbi titremelerim dirliğe ermeyecek ve ruhum inim inim inleyecektir

Hangi hüzzam şarkıyı dinlesem
Ve solgun umutlarımla kırılan kanatlarıma meyletsem
Takat el vermiyor ve sürur bahçem hazanı davet ederek nefesleniyor

Ne kadar vefasız olsam da an
Halimin perişanlığına geçit vermiyor şimdi kalan zaman
Ne olur bir kez ufuklarınla umudun toprağına inan ve haz içinde yaslan

Bak senden arta kalan zaman
Hüzün dağarcığında inliyorum mütemadiyen öyle inan
Nasıl olsa mukadder olacak ayrılığımız ve cismani varlığınız kızma biran

Bilmem ki seni kime emanet edeyim
Hasretini çektiğim ve yıllarca umudu sevgiye hasrettiğim
Aşk dirliğinde ve edebin her halinde nefesi sabırla demlediğim güzelliğin

Ne olur çok görme halime sevgiyi
Hudutsuzca sarf ettiğin enginliğin her türlü gizemini
Hamiyetinle ihsan ettiğin suhuleti ve hasretin katresinde ki heveslerimi

Bir an olsun tebessümünü lütfeyle
Yıllara sâri solgunluğunu azat edip kalbi hürlüğe meyliyle
Ruhun ulviliğe kapı aralayan dirliğiyle ve nazarın hikmetindeki güzelliğiyle

Artık bu son satırlarım hıfz eyle
Bilemediğim nedenlerle ve ne olur an ile asla nefeslenme
Niyaz eğliyorum kalbi güzelliğine ve muhabbetli nefeslerin o asudeliğiyle

Ülfet eyle ve hasretini artık derle
Güfteleşen nefeslerini sine­­-i sürurundan nükseden perdeleri
Esen güzele ve şakıyan dilbere dalgalar ikliminde can çekişen fakirliğe

Haline muttasıl olarak ram olmak
Enginliğinde coşarak anlam içinde nefesleri hakka sunmak
Aşkın dağlayan birliğinde hicranı ve sızlayan her yanımı gözden akıtmak


Mustafa CİLASUN
DELİKIZ
Sizi tekrar burda gördüğüme sevindim..Paylaşımlarınız için teşekkürler.. rolleyes.gif
Mustafa CİLASUN
Çok teşekkürler ediyorum...
En güzel günler sizin olsun diliyorum...
Mustafa CİLASUN
Kalbimin hicran damlaları!


Bırak artık çekilip gideyim
Sessizliğin derinliklerinde inin inim inleyeyim
Hicranımla ufukları temaşa edeyim ve çileyi yüreğimde hissedeyim

Nereyi dolansam yanımdasın
Şafakların sineye umut vadeden serencamısın
Lakin her zaman hüznü koklatan muazzam bir hazzın ve iyi ki varsın

Sen boş ver aldırma halime
Derbeder eylediğin kederlerimin renklerine
Solgunlaşan heveslerimin uhdesine ve hazanı anlatan eşsiz hikâyelerime

Ne vakit halime nazar etsem
Perişanlığımın açmazları kuşatıyor hüzünle
Yüreğinden akseden suhuleti fark edince ve edebi nefeslenince eriyorum

Lakin sessizliğime bürünüyorum
Sukutun ikliminde umudu hasretle demliyorum
Kalbimin sahibine iltica ediyorum ve nefesin katresinde aşkla serinliyorum

Ne olur çok görme yılgınlığımı
Yıllara sâri olan solgunluğun nakşeden kırgınlığımı
Kaybettiğim sadakatimi ve güven dirliğinde resmedilen takiyeler fakirliğini

Adam insanlık adına bahtiyardır
Kul sevdasına ram olan namütenahi aşkı hazandır
Kalp niye vardır, düşünmek kimin için zarureti irfan olan idraki harmandır

Kimler alt etti kalbi bekâretimi
Ruhumdan süzülen derinliğin hilkatleşen birliğini
Edebi iklimi, naifliğin sahifelerini ve zarafetin silinmeyen ülfetli güzelliğini

Ne olur ön yargısız dinlesen
Ne derlerle nefesini tüketmeden iradi olabilsen
Kalan ömrünü bereketlendirsen ve hayatını serzenişlere terk etmeden gitsen

Bir kez bana kalbinle bak
Ruhunun solgunluğunu taliplilerine artık bırak
Kabirlerde anlamlaşan kalanlara lütfen dikkat ve ötelerin bahsettiği aşka bak


Mustafa CİLASUN
tizna
mustafa bey bı suredır tekrar aramızda oldugunuzun farkındayım ve buna cok sevındım.
ancak sıtede uzun surelı kalamadıgım ıcın henuz yazdıklarınızı tam olarak okuyamadım bu yuzden yorum da yazamadım mellow.gif
ama bu gıdısle tekrar hosgeldınız demem de cokzamn alcagı ıcın okumayı beklemeden hasgeldınız demek ıstedım rolleyes.gif
Mustafa CİLASUN
QUOTE(tizna @ May 22 2009, 05:25 PM) *
mustafa bey bı suredır tekrar aramızda oldugunuzun farkındayım ve buna cok sevındım.
ancak sıtede uzun surelı kalamadıgım ıcın henuz yazdıklarınızı tam olarak okuyamadım bu yuzden yorum da yazamadım mellow.gif
ama bu gıdısle tekrar hosgeldınız demem de cokzamn alcagı ıcın okumayı beklemeden hasgeldınız demek ıstedım rolleyes.gif




Kıymetli kardeşim çok teşekkürler ediyorum...
Muhakkak ki değerli yorumlarınızı bekliyorum zira öyle umuyorum...
Kalbi güzelliğinize kolaylıklar diliyorum ve sizi onun sahibine emanet ediyorum... Hürmetlerimle..smile.gif

Mustafa CİLASUN
Hicran yüreğimi burksa da!


Çok hazinde olsa biliyorum
Sırlarımla sırılsıklam olarak ebede doğru gidiyorum
Kimselere söz etmiyorum ve boynumu bükerek öylece nefesleniyorum

Umutlarım hazanı andırıyor
Korkularım zemherinin titretmeleriyle hali yıldırıyor
Geriye ne kalıyor, muhabbetten yoksun nefesler kime derman oluyor

Ayrılık! Hiç kavuşamadık ki
Hasretin dirliğinde varlığın birliğinde neyi anladık
Mütemadiyen vuslatın özlemiyle ve ötelerin ikliminde çok farklılaştık

Gülü dahi hakkıyla koklamadık
Bildiğimiz kadarıyla sevgiye dahi müdrik olamadık
Müteretlik yaşadık, korkularla arkadaş olmaya çalışarak öyle yaşadık

Koşulsuz tabi olan canlardık
Kim ne derse inanmak için çırpınarak eminliği arardık
Lakin aidiyetimizle dışlandık ve derinliğin dehlizlerinde çareler aradık

Bu kadar mı garip inanmak
İnsan olmanın gayesiyle nefesleri hakkaniyetle aralamak
Adaleti asiller için sefilliğin hengâmesinde budayarak çıkarda anlaşmak

Ne tarih ve ne de iftiharlık
Şimdilerde gün yüzüne çıkıyor desiseden ayrışan varlık
Kimlerin vicdanında helâlaştık ve günü kurtarmak için neleri de yapmadık

Düşündükçe hep üşüyorum
Medarı iftihar etmem için arşivleri ibretle kokluyorum
Öğrenmek için okuyorum ve idrakimin zafiyetinden ufuklara uzanıyorum

Lakin biliyorum ki çok geç
Ve fakat düşünmek için bilmek bin bir türlü dert
Zira gözün aşina olduğu her yer fetret ve zillet içinde kaybolan hürriyet

Ağlamak ve arkaya bakmak
Gelen nesillerin kimliğinden şevk alarak konuşmak
Hak rızasını aramak ve ecrin hikmetine ram olarak bahtiyarlık yaşamak


Mustafa CİLASUN
Mustafa CİLASUN
Ne söylersen söyle!


Neden şüpheleniyorum
Ne vakit bu illetten kurtulacağımı bilemiyorum
Nereye nazar etsem hayıflanıyor ve hicranımla tükeniyorum

Güven bu kadar mı kötü
Dirlik ve birlik adına hakka kim riayet eder ki
Vebal kimin derdi ve kim bu hesap uğruna ömrünü vakfeder ki

Gidiyoruz işte kafileyiz
Her kim mesnetsiz kelam etse de çok sessiziz
Korkunun ikliminde mütemadiyen nefeslenmişiz ve çok kalpsiziz

Asla zulümle yetinmeyiz
Her kim ne kadar mağdur etse de çekiliriz
Kim tekebbürün zirvesindeyse bilakis mağrurluğuyla da seviniriz

Gasp asla bitmiyor
Legal yollardan ne değerler talan ediliyor
Kolluk ekseninde andıçlar şekilleniyor ve tefrikalar ayyuka çıkıyor

Heyhat ki ne heyhat
Talan uğruna ne kadar mukaddesat varsa kaldır at
At avrat ve silah namerdin saltanatında safsatalarla kimler rahat

Devlet derinliğinde nedir illet
Ey rahat uykusuna teslim olan zavallılaşan millet
Hani nerede mefkûreleşen deruni haslet ve devşirilen onlarca fert

Bazen gına geliyorum
Ne kadar musallat oldu desiseyi dertler biliyorum
Efrat geçim derdinde inliyor temaşa ederek hicranı nefesleniyorum

Ne tarihimi ve ne de akidemi
Hakkıyla öğretmediklerine nedense çok kefilim
İşte bu anlamda ve anlamsızlıkların cenahında aczi yetimle sessizim

Her geçen gün varlık adına
Ne olacak yani tüketim toplumu her yanımı kuşatınca
Ne kadar sıfatın ve varlığın varsa işte o kadar dönüp arkana baksana


Mustafa CİLASUN
Asıl içeriğin sadece basit bir görünümüdür. Resimlendirilmiş tam halini görüntülemek için lütfen, buraya tıklayınız.
Invision Power Board © 2001-2024 Invision Power Services, Inc.