Saygı değer, şiir dostlarına, küçük bir not aktarmak isterim.

Şiirlerimi; acizane bir vesile, iki ayrı başlık altında ( aynı şiirler ) yazıyorum.

Saygı, Sevgi ve Muhabbetlerimle, herşey gönlünüzce olsun...


GÖNÜL DEFTERİM


Gönül defterime ismini yazdım,
Özlemim, düşlerim hep senin için.
Zamanla yarışıp, kavuşmak için,
Dalgaya tutundum, hep senin için.



BİLEYDİM


Bileydim; beni benden alıp, el edeceğini,
Gözyaşlarımı akıp, sel edeceğini,

Gönül defterimi yakıp, kül edeceğini,
Düşlerimi yıkıp, yel edeceğini. Bileydim...



BİLMEM


Ömrüme verdiğim ceza, biter mi bilmem,
Uğruna döktüğüm yaşlar, diner mi bilmem,

Gittiğim bu yollar, biter mi bilmem,
Sana geldiğime, değer mi bilmem...



SEN GİTTİN GİDELİ


Perdeler hüzünden açılmıyor, sen gittin gideli.
Ellerim varmıyor, gönlüm müsâde etmiyor,

Rüyalar yeterli olmuyor, ellerin ellerimde durmuyor,
Vermiyor gönlüm, el vermiyor, sen gittin gideli.

İsmini mırıldanıyorum, gözlerim gözlerini arıyor,
Nereye baksam, hep seni görüyorum.

Geçmiyor zaman, saat mi durdu ne ?
Düşlerim gönlüme hükmetmiyor, sen gittin gideli.

Sabahlar olmuyor, gün ağarmıyor, güller açmıyor
Bülbüller, hazin hazin bekliyor, sen gittin gideli.

Bir ressamın hayal penceresinden bakıyorum.
Gönlüme, bendeki seni çiziyorum...

Ruhumun hicran damlaları, farklı bir renk katıyor.
Her fırçasında ayrı bir ahenk, ayrı bir hüzün var.

Ellerin, ellerimde, gözlerin, gözlerimde oluyor.
Yüreğin, yüreğimde, ben; sende oluyorum.

Gönül defterimden senfoni eşliğinde,
Matem şarkıları söylüyorum, sen gittin gideli.

Sen bende saklı kaldın, hiç gitmedin ki,
Böylece avunuyorum, sen gittin gideli...

OYUN


Bırakın kurdu koyunu,
Sonradan çıkar oyunu.
Seversen Türk'ün soyunu,
Bozun onlarca oyunu.

Sevmezsin kendi soyunu,
Söyle bunlar kimin oyunu?
Yahudi Ermeni toyunu,
Biz besledik onların soyunu !

Öğren Türk Kürt oyununu,
Alevi Sünni, Türk Boyunu,
Lazı Çerkez'i, "Siyonu" ;
Çözün onlarca oyunu

Korursun Ermeni soyunu,
Vurursun " Kızıldereli " boynunu.
Dökersin Müslüman kanını,
Hazırlarsın kendi sonunu !

Bilirsin " tilkinin " huyunu,
Kestiler Irak'ın suyunu.
Kattılar Hıristiyan tohumu,
Sattılar Yahudi soyunu.

Bahane İran'ın uranyumu,
Yok etmek onların ruhunu !
Oyuna gelme " Parti " grubu,
Sıra bize gelecek iyi bil bunu ! ! !

Seversen neslinin soyunu !
Çözersin memleket sorununu !
Yıkarsan Ermeni oyununu,
Üzmezsin Şehidinin Ruhunu.

Komutan hızlı vur solunu,
Kimseye eğme boynunu,
Unutma Peygamber yolunu,
İyi bil düşmanın soyunu.

Hakim " adil " tut raporunu,
Ezersen düşman patronunu,
Yarınlar ümitle dolu ! ! !
Benimset ülke misyonunu...

GÖNÜL ÇELENSİN


Girdiğin gönülü, yakar gidersin.
Kör kurşun gibisin, deler geçersin.
Şimşekler gibisin, çakar gidersin,
Şiddetin ölçülmez, yıkar gidersin.

Gönül bahçesinde, mecnun gezersin.
Sözde isminle, gönül çelersin.
Yüz üstü bırakıp, çeker gidersin.
Uzanır yolların, kıvrım gidersin.

Girdiğin gönülde, tahtın istersin.
Aşkı, muhabbet-i, konu edersin.
Sonu çile çekmek, onu bilesin,
Arzuların bitmez, artar gidersin.

Onca acılara, göğüs gerersin.
Sensiz olmaz der, yine seversin.
Böyle gider ise, her gün solarsın.
Şiddetin kesilmez, eser gidersin.

Aşkın namesinde, serden geçersin.
Pervaneler gibi, oda düşersin.
Bülbüller misali, name dizersin.
Bağların yeşermez, solar gidersin.

Mecnun’un gözüyle, süzer geçersin.
Ferhat’ın gücüyle, dağlar delersin.
Aslı’nın oduyla, küle dönersin.
Züleyha tuzağını, yıkar gidersin.

Gönül hapsinde, şerbet sunarsın.
Güzeli görmez, yare koşarsın.
Gittiğin yollarda, dara düşersin.
Senin adın “aşk” gönül çelensin…

ŞU MAHPUSLAR OLMASIN


Yeter artık, şu mahpuslar olmasın.
Gönül kırmak cana kıymak olmasın.
Anaların yürekleri yanmasın.
Kardelenler kar altında kalmasın.

Genç kadınlar o yaşta dul kalmasın.
Yavruların boynu bükük durmasın.
Nişanlılar, aşk oduyla yanmasın.
Kardelenler kar altında ölmesin.

Yedi Düvelin gücü bize yetmedi.
Savaş izi bu topraktan gitmedi.
Dedemizin akan kanı dinmedi.
Ecdadımın ruhu yerde kalmasın.

Türk'ü Kürt'ü, Laz'ı, Çerkez; biz biriz.
Âlevî, Sünnî, Göçmen'i kardeşiz.
Vatan için şehit düştü dedemiz.
Ecdadımın ruhu darda kalmasın.

Yok edin gönüllerdeki nefreti,
Gönüllere serpin sevgi şerbeti.
Silahları atıp, terk et illeti.
Gönüllerden sevgi eksik olmasın.

Kardelenler bu sevdadan geçmesin.
Kardeşlik duygularını yeşertsin.
Kin, nefret duygularını köreltsin.
Yeter artık şu mahpuslar olmasın.

Sevip, sevilelim, düşman gülmesin!
Bölüp, parçalayıp, bizi ezmesin,
Bayrağımız gök kubbe'den inmesin.
Ezan sesi minareden dinmesin.

Yeter artık; şu mahpuslar olmasın...

GÜMÜŞHANEM


Osmanlı dönemin, parlak izlerin.
Yoğundu nüfusun, çoktu işlerin.
Darphanen, gümüşün, altın işlerdin.
Gümüşhane’m silinmez, izlerin senin.

Namı diyer ismin, bilinir senin.
Yiğitler, dürüstler, ocağım benim.
Sevginin, saygının, hocası benim.
Gümüşhane’m bilinmez, sırların senin.

Misafirperversin, hoştur sözlerin.
Ateşin hiç sönmez, vardır aş evin.
Yatağın, yorganın, hazırdır senin.
Gümüşhane’m bilinmez, sırların senin.

Güvenim tamdır, vatan severim.
Dinimin, yurdumun, bekçisi benim.
Senin için vardır, serzenişlerim.
Gümüşhane’m bilinmez, sırların senin.

Karaca mağaran, görmek isterim.
Sanatın haktandır, nadir süslerin.
Akçakale, Mescitli, sıran beklerim.
Gümüşhane’m bilinmez, sırların senin.

Kadırga yaylasın da, halay çekerim.
Çamlı Köy, Dörtkonak'ta, coşar göllerin.
Örümcek ormanları, eser yellerin.
Gümüşhane’m sert akar, harşitin senin.

Torul’um, harikadır Artabellerin.
Kürtün’üm coşturur, silahşörlerin.
Soğuktur suyunuz, barajın derin.
Gümüşhane’m geçilmez, Ziganan senin.

Kelkit’im, sana hastır, zilli kilimin.
Nakış nakış işler, duygu selinin.
Medeyin çok idi, hoştu hediyin.
Gümüşhane’m tükenmez, buğdayın senin.

Köse ovasında, çoktur ektiğin.
Organik besleyip, kuzu kestiğin.
Kuyu tandırından, lavaş yediğin.
Gümüşhane’m doyulmaz, lezzetin senin.

Şiran’ım, şakırdar şelalen senin.
Onca gönüllere, huzur verirsin.
Şimdilerde akar, sütün bol senin.
Gümüşhane’m bilinmez, sırların senin.

Bayburt’um; sen bizim ciyerimizsin.
Saymakla biter mi, onca incisin.
Nice mısraları, sende dizersin.
Gümüşhane’m özündür, Bayburt’um senin.

Trabzon, Giresun, komşundur senin.
Erzurum, Erzincan, sırdaşım benim.
Değişmez kültürün, yoldaşım benin.
Gümüşhane’m bilinmez, sırların senin.

Türkiye’m; bölünmez toprağın senin.
Taşına göz dikenin, bağrın sökerim.
Gökyüzünde şahlanır, bayrağım benim.
Gümüşhane'm eksilmez, askerin senin.

Çamlı Köy Koyunoğlu, otağım benim.
Yirmi dokuz Gümüşhane, vatanım benim.
Yetmiş yedi Yalova, mekanım benim.
Gümüşhane’m dönecek, gurbetçin senin.

Sanırım bitmeyecek, benim sözlerim.
Gittiğim yerlerde, sırrın söylerim !
Hayal aleminde, her dem gezerim.
Sevdalın olmuşum, budur ezberim.

Gümüşhane’m dinmeyecek, özlemim benim.

YANABİLİRMİSİN


Sen bana aşkını, yaşata bilir misin.
Sevmeyi kalbime, öğrete bilir misin.
Girdiğin gönüle, haz verebilir misin.
Yandığım ateşte, sen yana bilir misin ?

Sen benim aşkımı, yaşaya bilir misin.
Ağırdır duygularım, taşıya bilir misin.
Sevgime karşılık, vere bilir misin.
Yandığım ateşte, sen yana bilir misin ?

Gittiğim yollarda, sen gide bilir misin.
Engelleri bir bir, aşa bilir misin.
Yoldaşım olup aşka, koşa bilir misin.
Yandığım ateşte, sen yana bilir misin ?

Aşkıma susayıp, dura bilir misin.
Yanan kalbimi, söndüre bilir misin.
Kana kana bir buse, vere bilir misin.
Yandığım ateşte, sen yana bilir misin ?

Solan bağlarımı, açtıra bilir misin.
Gönlüne fermanım, okuya bilir misin.
Mezarıma ismini, kazıya bilir misin.
Yandığım ateşte, sen yana bilir misin ?

CANAN


Yıllar önce girmiştin, gönlüme güzel.
Bakıyorum kaderime, yazıldı mı ezel.
Kavuşmak için yalvarırım, her seher.
Yüzün ayla yarışacak kadar, güzel.

Kaşların yay idi, kirpiğin oktu.
Sohbetin hoş, yüreğin boştu güzel.
Baş döndürecek kadar, endamın hoştu.
Gönlümü çalan, ceylan bakışlı güzel.

Gönül bağıma, düşecekti cemalın.
Hazanım son bulup, gelecekti baharım.
Nice çiçekler açacaktı, yaprağın.
Yeşerecekti solan, çiğdem bağlarım.

Aşkımı demlemişim, koruna bakarım.
Demlendikçe kendimi, narına yakarım.
Onca mısraları, uğruna yazarım.
Gönlümün Sultanı, başımın tacı yaparım.

Yokluğundan ağlar yüreyim, akan hicran.
Ümit varım, bitmeyecek sana olan bu sevdam.
Yollarına gönül serdim, kavuşalım bir an.
Sevgimizi zirvesine, taşıyalım canan.

AKMASIN ARTIK KAN


Atam idi size, müreffeh hayat sunan.
Adaletiyle, halkından ayırmayıp koruyan.
Çıplağını giydirip, fakirini doyuran.
Çocuğunu okşayıp, yaşlınızı sırtlayan.

Ekmeğini paylaşmış, sıkıntıya nazaran.
Bak beraber büyümüş, atamla senin atan.
Kardelenler toplamış, kar altından fışkıran.
Akmasın yeryüzünde, ebediyen artık kan.

Huzur içinde yaşarken, meçhuldü davan.
Hamile kadınlara, saplanan kasaturan.
Süngü ucunda, minik kalbi yırtılan.
Akmasın yeryüzünde, ebediyen artık kan.

Savunmasız çocukları, kadınları vurulan.
Yaşlıları, hastaları, mabetler de yakılan.
Benim ecdadım, diri diri kuyulara atılan.
Akmasın yeryüzünde, ebediyen artık kan.

Onca vahşete dayanmaz yüreğim, inan !
Saymayayım, saydıkça azıdır benim yaram.
Gel beraber çözelim, katma sözüne yalan.
Akmasın yeryüzünde, ebediyen artık kan.

Gelecek nesillere, ekilmesin kin ve zan.
Sevgi tohumu serpilsin, insanlık için her an.
Çağımız; barış ve uzlaşı çağı olsun, davan !
Akmasın yeryüzünde, ebediyen artık kan.

Türkiye'm, bu görev sana düşer sanırım.
Çiçeklerin, bin bir çeşitir tanırım.
Tüm dünyaya gül dalını gönlümüzden sunalım.
Şanımızı tarihe altın harfle yazdıralım.

Akmasın yeryüzünde, ebediyen artık kan.

Yüreğine sağlık emi..Çok güzel şiirlerin

Teşekkürler emisi. Sizinde ömriyz çok olsun, Gönül gözünüze sağlık. Sen okuma yazmada biliysin hemi 99 yaşındasın heee Parli gözlüklerin kaç numara )

Merhabalar.
Şiirleriniz çok mükemmel, gönlünüze sağlık. İnsan hayatının her evresini; kültürü, örf ve adetleri, birlik beraberlik, kardeşlik, vatan sevgisi, memleket mes'eleleri,memleket özlemi, aşk ve sevgi...
Diziler apayrı bir hastalık saçıyo ! 7 den 70 'e herkes onların etkisinde kalıp, bize ait olmayan bir yaşam tarzını nesillerimize enjekte ediyorlar. Ondan sonra da, önüne geçilemeyecek bir toplumla karşı karşıya kalıyoruz.
Sayılamayacak kadar olumsuzluklar cinayetler, çocuklara tecavüz, sapıklıklar, hırsızlıklar, anne babaları dahi katleden, birbirini sevmeyen, tarifi imkansız düşmanlıklar, bize her cephede savaş açan " düşman kuvvetleri " gibi birbirimize savaş açan bir toplum haline gelmişiz.

Sizin de dile getirdiğiniz gibi; bizler millet olarak, hiçbir siyasi farklılık göstermeden tekrar hayata dönebilmemiz için, her halükarda birbirimizi kayıtsız şartsız sevmemiz gerekir.
Önce bizler kendi ırklarımızla iç barışı sağlayıp, sonra da; "islam kardeşliğini" ve "yurtta sulh cihanda sulh" ilkelerini tüm insanlığa anlatmalı ve akan kanı durdurmalıyız. Bu güç biz Türk Milletinde herdaim mevcuttur ! ! !

Gönlünüze sağlık.

şiirleriniz çok güzel
profesyonel şairleri aratmayacak kadar profesyonel
güncel konulara ve gümüşhaneye atıf yazdığınız şiirler
birbiriyle bağlantılı özenle seçilmiş mısralarınız yerinde ve durumu olduğu şekliyle anlatıyor
yüreğinize kaleminize sağlık

Teşekkürler

Gönlümüzce birşeyler karalamaya çalışıyorum. İlginiz ve övgünüzden dolayı şükrarlarımı sunuyorum.

Başka yok mu emi?

SEVGİLİLER


Yağmurla dertleştik dün gece.
O yağdı... ben ağladım...

Sırılsıklam olmuştuk, düşen her damlasıyla.
Bulutları, rüzgarı anlattı bana.

Sevgililer gibi; el ele, gönül gönüle,
Aşk şiirleri okuyordu.

Bazen de, çılgınca bir haykırışla,
Gök yüzünün, saf ve sade derinliklerinden,

Yer yüzünün engin derinliklerine nüfuz eden,
Renga renk çiçek açmış,

Sevgi kokan cümbüşle, mısralar okuyordu.
Mutluluklar diyarından, iki sevgiliyi anlatıyordu;

Bizi, ikimizi anlatıyordu adeta...
Ben de, sana olan tutkunluğumu,

Yağan her damlasına karşılık,
Göz pınarlarımı açtım aksın diye...

Maşallah..Çok güzel..Allah razı olsun..

GİTME DEMEYECEĞİM


Neden terki diyar edersin bu yürekten?
Söz vermiştik, dönmeyecektik o sözden !
Çiçekler toplayacaktık; kırdan, tepeden.
Sevgi çiçekleri yetiştirecektik, her renkten.
Hani ! solmayacaktı aşkımızın rengi.


Nefesimsin, seni bırakamam.
Sen olmazsan, yaşayamam.
Sensizliğe asla, alışamam.
Ufacık bir an dahi; sensiz olamam.
Ölümle eş değerdi ayrılık, ayrılamam...


Nice depremlerle, sarsıldı yüreğimiz !
Sayısız artçılarla, yüz yüze kaldı sevgimiz.
Şiddeti ne olursa olsun olumsuzlukların !
Her sarsıntıyla, inadına oturdu sevgimiz.
Fakat; şimdi sen gidiyorsun !


Ellerini ellerimden çekmeden,
Gözlerini gözlerimden ayırmadan,
Sen; gitmeye karar vermeden,
Yüreğin yüreğime elveda demeden,
Can bedenden ayrılmadan...

Dur ! Gitme demeyeceğim.

Seni " o boydan yukarı çıkmayasın " gözlüklerini takmazsan, yazıları okuyamazsın ! Böyle bir sağa, bir sola bakarsın

veli abii bu yastan sora zaten "o boydan yuhari" büyüyemz büyüse büyüse enine büyür=))))))

güzel yazmışsınız.

Teşekkürler.

O sizin engin gönlünüz.

)) Allah Hayırlı uğurlu etsin, tamamına erdirsin !

SEVMEK NE İMİŞ ?


Sevmek marifet değil !
Çocuk da, anneyi sever.
Bakmışsın bırakmış,
Başka gönül de gezer.


Sevmek zanaat işiymiş,
Bunu bilirsen eyer.
Gönüle nakşederken,
Teslim olmakmış meyer !

Eline yüreğine sağlık...

Teşekkürler Üstadım.

Sizin de gözünüze, gönlünüze sağlık.

Bu vesile ile, tüm müslümanların; " Aşure " gününü kutlar, inananlar ve insanlık için hayırlar getirmesini temenni ederim.

Saygı ve Muhabbetlerimle.

Allah razı olsun.

Şiirleriniz çok güzel.

Yüreğinize ve kaleminize uzun bir ömür diliyorum.

Kalın sağlıcakla.

KIRMIŞIM SENİ BEN


Gardenya misali, açan çiçeğimsin sen.
Gönül bağımda yetiştirdim seni ben.
Kokular içersinde, bir başkasın sen.
Koklarken dahi, incinirsin derdim ben.
Gönlümde dererken kırmışım, seni ben.

Lakin, seni asla kırmak için deyil !
Sevgimizin, saman alevi gibi olmasını istemem.
Kısık bir kalp ateşinde pişirip, şekil veren...
Yıllarca yansada, sevginden bu beden, öf demem.
Gönlümde ısıtırken kırmışım, seni ben.

Şimdilerde sesini duymamak, acı veriyor her dem.
Seni hissedipde, yaşayamamak, yüreğimden akan nem.
Kederlerin dahi terkettiyi, acı çeken bu beden.
Bedenimi kefen gibi, sırıl sıklam saran bu elem,
Gönlümde sararken kırmışım, seni ben.

Hatıralarınla konuşmak, onlarla yüzleşmek derinden.
Seni; dokunduğun bir bardakta, belkide; bıraktığın bir busede buluyorum ben.
Sevgini yudumluyorum ve ona tutunuyorum yürekten.
Beni, hayata bağlayan ve eksilmeyen koku senden...
Gönlümde koklarken kırmışım, seni ben.

Her sabah hatıralarınla buluşuyorum, özlemden.
Günaydın, nasılsın balım ? Bugün bir başka güzelsin diyorum.
Hatıraların kanşımda, cismin ruhumda yaşıyor bendeki sen.
Sevgini özlüyorum, biliyorum; sende özlüyorsun gönülden...
Gönlümde buluşurken kırmışım, seni ben...

DİZİLER ZİNCİRİ


İmam nikahı kıyarsın,
Cezayı peşin giyersin.
Gayri meşru hayat yaşarsın,
Adını flört koyarsın.

Facebook’tan dürtü yollarsın,
Selam nasılsın sorarsın.
Gazinoda soluğu alırsın,
Hemen dansa kalkarsın.

Telefonu şarja takarsın,
Tuşlara bakmadan yazarsın,
Arkadaşına trip yaparsın,
Saç baş olur kanarsın.

Dershanede etüt yaparsın,
Sonra teneffüse çıkarsın.
Derinden esrar çekersin,
Etrafına korku saçarsın.

Arkadaşının aşkına yanarsın,
Tuzak üstüne tuzak kurarsın,
Hoşlandığını her an anarsın,
Elinden alıp kaçarsın.

Arabanın marşına basarsın,
Tam gaz düdüt yaparsın.
Çocuğu avluya koyarsın,
Sonra canına kıyarsın.

Sanatını icra edersin,
Sevgili yarışına girersin.
Bir gecede işi çözersin,
Hadi bay bay der gidersin.

Dizileri bir bir izlersin,
Kendin de oynamak istersin.
Ruhunu onlarla süslersin,
Hayal aleminde gezersin.

Amcanın kızını seversin,
Sonra yengeni istersin.
Babanı kırbaçla döversin,
Önüne geleni kesersin.

Büyüğünü her an üzersin,
Egonu tatmin edersin.
Yediğin ekmeği çiynersin,
Yaprakları bir bir dökersin.

Namusunu parayla satarsın,
Adını evlat koyarsın.
Hangi birini sayarsın,
Diziler zinciri yaparsın.

Aile yapını bozarsın,
Hangi millete benzersin.
Neslini kökünden silersin,
Belaları bir bir beklersin.

Yusuf’un güzelliyi bilinsin,
Dillere destan edilsin.
Sen de nefsini yenersin,
Özüne dönebilirsin.

ESKİ AŞKLARIM


Bir koşuşturma içersinde, bütün aşklarım.
Göz yaşına boğulmuş, bütün hatıralarım.
Ah-u Zar'la yankılandı, gönül duvarlarım.
Kaç zamandır nafile imiş, sızlandıklarım.



Yakılan ağıtlara, okunan nakarata,
Kapanmıştı gönül kapılarım, kulaklarım.
Hayır ! Artık vakit çoktan geçti, biliyorum!
Seviyorum mırıldılarını, duymuyorum.




Gerçek aşkı bulunca, beyhudeymiş eyvahlarım.
Yaşamak, yeniden doğmakmış, varoluyorum.
Bütün hatıraları, gönlümden siliyorum.
Elveda hepinize, artık, eski aşklarım.

Elvada dersin ama hiçbirini unutamazsın...

Tabiki üstadım, mutlaka bir izi vardır.

O zaman, unutulmadıklarını anlatan bir şiiri paylaşalım nedersiniz ?




BEKLİYORUM


Sarhoş gibi duygularım, biçare geziyorum.
Sevdalarım uçup gitmiş, pervane oluyorum.
Aşk, ataşten gömlekmiş, severek giyiyorum.
Saniyeler geçtikçe, kor olup eriyorum.


Sevip de terketmek, sevgi midir? Soruyorum.
Bir izi vardır diye, her adım duruyorum.
Uykularım bizar olmuş, gözlerimden döküyorum.
Aşklarımı, gelir diye, her durakta bekliyorum.

KALSIN DİYE


Ben kendimi attım sele,
Ummanlara gidem diye.
Göz yaşlarım akmaz oldu,
Yar elini sürdü diye.


Ben gönlüme yara açtım,
Kadir kıymet bilsin diye.
Bu kalbimi yar-e verdim,
Merhem olup sarsın diye.


Çiçeklerden bir gül seçtim,
Ömür boyu açsın diye.
Ben kalbime "kalem kırdım"
Bir gönülde kalsın diye.

ÇİĞDEM ÇİÇEKLERİ

Çiçekler; gönüllerin dili derler bilirsin.
İçindeki duyguları, yüze söyler bilirsin.

Yine de, beden dilim söyleyemez eminsin.
Düştüyüm girdaptan, çıkarmıyım nedersin ?

Elimden tutup, bana hayat verirmisin ?
Martıların bilmediği, ender çiçek "çiğdemsin"

Yüreğin çiçekler gibi açsın...

SANA GELİR


Mutluluğa giden yollar.
Sevda gülü açan bağlar.
Adım adım biten yollar,
Sana çıkar, sana gelir.


Bu yollarda engel vardır,
Bağlarında diken vardır,
Her adımda çile vardır.
Sana gelir bütün yollar.


Seven gönül cefa çeker,
Yarim ise, naza çeker.
Gülbahçem de bade içer.
Her dem yollar, yâre gider.


Bağlamamda coşar teller.
Yüreğimde yaram sızlar.
Yaradana, yalvar yakar.
Her engelde, hikmet vardır.


Mutluluğun tadı başka.
Benim sevdam hep revaçta.
Çıkılan yolda yavaşca,
Adımlarım, sana gelir.

Üstadım sizin yüreyiniz de çiçeklerle açsın.

Yaratan; gönlünde çiçek olmayanların da "Gönül" bahçesine sevgi tohumları nasip etsin !

Saygı ve Muhabbetlerimle.

İÇİM YANIYOR


Yaylalarda esen rüzgar, artık esmiyor.
Gözelerden çıkan sular, soğuk akmıyor.
Gönül bağlarında çiçekler hiç solmuyor.
Aklıma düştükçe Ali’m, içim yanıyor.

Hasan dayın, artık sensiz harman sürmüyor.
Gülsüm Gül’le, Asuman’da, suya gelmiyor.
Bakraçta tutan yoğurt da, sensiz yenmiyor.
Aklıma düştükçe Ali’m, içim yanıyor.

“ Gül tükendi “, bahçende ki güller açmıyor.
“ Isırgan otu “ bile, elimi yakmıyor.
“ Üçüncü gurbet “ te, ömür bitti gidiyor.
Aklıma düştükçe Ali’m içim yanıyor.

“ Geriye dön seneler “, dostlarım bekliyor.
“ Hepimize yeter dünya “, kardeş olalım diyor.
Dilimdeki söz tükendi, ömür vefa vermiyor.
Aklıma düştükçe Ali’m, içim yanıyor

Orda dost bildiğin Ali’m, dostların piri.
Gittiğim her mekan da, sorarlar seni.
Bur da dost bildiklerin, özlüyor seni.
Aklıma düştükçe Ali’m, içim yanıyor.

Sevenlere veda ettin, çıktın yollara.
Dünya evini değiştin, düştün toprağa.
Ak kefeni giyip uçtun, sonsuzluklara.
Aklıma düştükçe Ali’m içim, yanıyor.

YAKIŞIR MI ?

Kendini sen ne sanırsın?
Kalpten kalbe dolanırsın.
Sevgiden sen ne anlarsın,
Sevmek sana yakışır mı?

Gezersin sen hep nafile.
Öğüt versem yazık dile.
Tutmaz isen; sonun çile.
Susmak bana yakışır mı?

Seyahatte hayır vardır.
Ziyarette sohbet vardır.
Gönüllerde ilham vardır.
Kırmak sana yakışır mı?

Sorunların çözülür mü,
Kavga ile dövüş ile.
Kin ve nefret ateş ile,
Cana kıymak yakışır mı?

Öldüren de ölen ile,
Cehennemlik bu biline!
Sanma Cennet yüzü göre.
Ateş sana yakışır mı?

Dünya için barış gele.
İnsan birbirini seve.
Çıkar için canlar öle.
İnsanlığığa yakışır mı?

İlim ile İrfan ile,
Cehalete son verile.
İman ile, İhlas ile;
İmansızlık yakışır mı?

Sevgi lile, saygı ile,
Kardeşliği pekiştire.
Düşman için gelin " Bir'e"
Kavga bize yakışır mı?

Benim derdim sevgi ile.
İnsanoğlu bunu bile.
Sevgi işi gönül ile,
Kırmak bize yakışır mı?

Nur Ahmed'im nar içine,
Düşen Ümmetin seline.
Sarılmazsan Sünnetine,
Ümmet olmak yakışır mı?

Sevgi senin özün ile,
Kalpten çıkan gelir dile.
Yaratan'ı zikir bile,
Kul olmazsan yakışır mı?

DÜŞENLER BİLİR

Güllerin sevdasını, onu derenler bilir.
Bülbülün feryadını, acı çekenler bilir.
Aşkın ateşini, kalbe girenler bilir.
Kalbin atışını, girdaba düşenler bilir.

BALIM

İncitmem seni,
Biricik canım.
Severim seni,
Benim tatlı balım.

Seni çok severim,
Sıcak kalpli anneciğim.
Babamı çok severim,
Benim tatlı balım.


Zeynep GÖZÜN


Sınıfı : 2/B
No: 370
Tarih: 16 OCAK 2011

Zeynep kime çekmiş...

Üstadım Zeynep; şiiri ve edebiyatı yönüyle, acizane bize çekmiş.

Bahtı açık gönlü şen Hak yolunda yürüyen olsun...İnşallah...

Amiiin üstadım.

Bütün dünya çocuklarının bahtı açık, gönüllleri şen, "Hak Yolun da Yürüyen " çocuklar ( nesiller ) olsun. İnşaallah...

AŞK MEYDANINDA


Gönül ne gezersin, aşk meydanında.
Herküller misâli, coştun da durdun.
Kündeye vuracak, yâr yok burada.
Beyhude gezersin, aşk meydanında.


Gönül bahçesine, öylece girdin,
Açan çiçekleri, bir bir soldurdun.
Dalını budağını, durmadan kırdın.
Sana göre çiçek, bulunmaz burda.


Sevgiyle girersen, gönül bağına,
Durmadan gidersin, gönül yoluna.
Aşk-ı Muhabbetin, gönül dağında.
Zirvede erersin, sen muradına.

Güzel kardeşim yine döktürmüşsün. Yüreğine sağlık...

TUTSAK EYLEDİN


Gönlümü, sana ben, ödünç vermiştim.
Sevip de, geriye verirsin sandım.
Meğer tuzak varmış, gönül evinde.
Hücren de, müebbet tutsak eyledin.

Günleri, geçtikçe güne ekledin.
Bir ömür, seninle kalmak mı dersin?
Ödül mü, ceza mı, bilmem ki nesin?
Yattıkça alıştım, gönül evinde.

Yiyecek, içecek, katığım nerde?
İstemem onları, umudum sen de.
Sevginden yanmak sa, o da var bende.
Söndürmek istersen, yüreyim sende.

Sevmek se, sevginin kendisi bende.
Yazılmış fermanım, kalem de sende.
Darağacın da, ilmeği çeksen de!
Hücren de; müebbet, tutsak öleyim.

Bırakmıyorlar bizi bize
Fitne fesat kol geziyor
Müslüman tatlı bir uykuda
Kefere ona yol çiziyor.