Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
25 Şubat 2008 tarihli Gümüşkoza Gazetesindeki yazısı
Siteye Ekleyen
AdamGibi
Yine Sana düştümm Ey sevgili!.. ... Gözlerin doldu Ne olur ağlama Ağzımda acı tütün kokusu Aklımda sen Bekle(me) beni ölüme çok var.
Yokluğuna bıraktığım gözlerimden hayalin düşüyor aklıma. Zigana'da dağ, Maçkada horon, Soğanlı'da rakı, Uzungöl'de gözyaşım, Akçahisar yolunda kuru ekmek oluyorsun. Tam ellerini tutacak gibi oluyorum sen kayboluyorsun. Kime elimi verdiysem bıraktı elimi. Her elimi tutanın hayatıma kattığı ayrılığı ve hüznü her elimi tutanla doya, doya yaşadım. Elimin her bırakıldığı yerde tutacak, tutunacak yeni bir el aradım. Ellerimi ellerinin üstüne koyup kitaba ve kutsala yemin ettim. Ellerime uzanan ellere biat ettim. Her şartta ve her yerde beraber olma bir olma adına. Her biatte Akabe'yi yeniden yaşadım. Hep mürit oldum, bir sufi edasıyla bağlandım sevdiklerime alıp beni, bana gizemli hayatların cennetini yaşatsınlar diye.
Elini tuttum yüreğini tutar gibi, sensiz karakışta soğuklarda d(ü)şüyorum. Oyy kara gözlüm oyy zemheri sözlüm. Sen beni yanlış anladın ama kendini de yanlış anladın ben senin mutlu olmandan başka bir şey istemedim. Hiçbir şeye aldırmadan boşluğuna yürüyorum acıyan yanımın neresi olduğunu anlayamadan. Kar ince, ince yağıyor bu kış çetin geçecek ocağa yüreğimi koydum. Ama beyhude yinede buz tutacak gibi oluyorum; Arkamda senden geri kalan boşluk ne doldu nede doldurabildim. Yeniden baharla çiçeklerle gelir misin? Bilmem. Sensizim ve sessizim. Sensizliğime seni, sessizliğime sesini kat. Yüreğinin sıcaklığını gönder bana, erisin buz tutmuş yüreğim. Her şey paramparça toplayamıyorum toparlanamıyorum kaç gün sensiz yaşıyorum kaç gün bende olmuyorsun kaç mevsim bende olmayacaksın.
Acımı azaltıp seni bana katsınlar diye çiçekler ektim acıyan yanlarıma karanfil, ağlayan gelin, beyaz lale. Sen her mevsimin çiçeği sen bütün gözlerin güzelisin benim yüreğimin özelisin. Yapmak istemediğin şeyleri yaparak nasıl yaşayabiliyorsun bu yaşamak değil bu ölümdür sevgili. Sen inadına ölümü seçtin sen beyaz kefeni giydin. Sen benden önce dünyadan göçtün. Beyaz kefeni giydiğinde sen davetiye çıkardın herkese. Oysa gidişinde sadece hüzün olacaktı. Kimsenin olmadığı zamanlarda sessiz ve ıssızken mezarına ben gelecektim. Gözyaşlarımı mezar toprağına akıtıp güller yetiştirecektim üstünde. Dudağımda dua yüreğimde hazan olacaktın. Bir an önce sana kavuşayım diye ben her gün yeniden ölecektim. Sen ne yaptın sevgili sen gittiğin gün düğün yaptın. Sen kendini toprağa değil, giydiğin beyaz kefenle kendini boşluğa, kendini yokluğa kattın.