Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->Kemal Şükrü SEVİNDİK->GECELEYİN GİZLİCE DEFNEDİLEN KADIN - 2 [ Arama ]

GECELEYİN GİZLİCE DEFNEDİLEN KADIN - 2
Başlık GECELEYİN GİZLİCE DEFNEDİLEN KADIN - 2
Açıklama 05 Mart 2009 tarihli Gümüşkoza Gazetesindeki yazısı
Siteye Ekleyen Recep Ergin
        "Şecaat arz ederken merdi Kıpti sirkatin söylermiş." Yani Çingene yiğitliğinden bahsedeceği zaman yaptığı hırsızlıkları anlatırmış. Geçen hafta kaleme aldığımız "Geceleyin Gizlice Defnedilen Kadın" başlıklı yazımıza eleştiri getirmek isteyen bir "zat-ı âli (O. Eskicioğlu), cehaletini, kör taassubunu ve nasılda kirli bir zihin ve iç dünya taşıdığını ortaya koymuş![1]

       Bu yazımızda konuyu tekrar ele alacağız ve gerek "İslam tarihi" ve gerekse "hadis" kitaplarından kaynakları sizlerle paylaşacağız. Ama öncelikle "emekli bir eğitimci (!)" olduğunu öğrendiğim bu zat-ı âliye birkaç çift sözümüz olacak. Bu zata diyorum ki, ben tarihçiyim. Peygamber Aleyhisselam ve Ehl-i Beyt'ine özel sevgi besleyen biri olarak "ilk dönem İslam tarihi"ne ayrı bir alaka duyuyor ve araştırmalar yapıyorum. Ve bu alanda belli bir uzmanlığa eriştiğime de inanıyorum. Peki, siz hangi sıfat ve amaçla konuyla ilgileniyorsunuz? Yazınızdan anlaşıldığı kadarıyla konunun çok yabancısı ve cahilisiniz. Hâlbuki cahili olduğunuz konularda yazmasanız bu erdemli bir davranış olmuş olur! Bu bir. İkincisi; yaş olarak belli bir kemale erişmişsiniz, eğitimcilik yapmışsınız (!); bunca hayatta eleştiri yapmakla, hakaret etme ve sataşmanın aynı şeyler olmadığını öğrenemediniz mi? Koca bir hayatı geçirip de "uygun eleştiri yapabilmeyi" öğrenememiş olmak, ne kadar da yazık!

      Üçüncüsü; Yüz yüze hiç görüşmemiş olmamıza ve benim kamuoyuna "mezhebi inançlarım" konusunda hiçbir açıklamamın da olmamasına rağmen nasıl olur da beni "sapkın mezhep" mensubu olmakla suçlarsınız! İftira atmaktan utanmıyor musun? Müfteri olmaktan yüzün kızarmıyor mu? Sonra sen, "mezhep ölçer misin?" Hakkın ölçüsü senin bildiklerin mi?

      Dördüncüsü; Madem eleştiri yapmak istiyorsun; niçin konuyla ilgilenmiyor da, içinizde taşıdığınız tüm argo ve garip kelimeleri ardı ardına dizerek ancak "hakaretname" diye isimlendirilebilecek "ucube" bir yazı kaleme alıyorsunuz? Şunu unutmayın; "herkesin kaleminden iç dünyasında olanlar damlar!"

      Beşincisi ; İlmi bir konu (özellikle de bu konu tarihle alakalı ise) "kıssa kitapları ve telefon görüşmeleri" ile araştırılamaz!! İlmi bir araştırmanın yol ve yöntemleri vardır! Başvurulacak kaynaklar vardır! İnsan bilmeye bilir, bu doğal bir durum. Ama insan "bilmediğini" bilmelidir! Böyle bir durumda da bilenleri takip etmelidir!

     Altıncısı; Beni "din ve gerçek inkârcılığı" ile suçluyorsun! Din ve gerçek nedir ki? Senin anladıkların mı? Kendini din yerine koyarken; hadi kullardan utanmıyorsun, Allah'tan da mı korkmuyorsun?.. Esasında bu zata söylememiz gereken başka sözlerde var ama "akıllıya işaret de kâfidir" deyip bu faslı burada noktalayalım.

     Geçen hafta ki yazımızda biyografisi ilmi olarak incelenirse, bugün toplumda genel kabul gören bilgilerin dışında bir "Hz. Fatıma" ile karşılaşacağımızı dillendirmiştik. Bu iddialarımızdan biri de "onun çok erken yaşlarda" vefat etmiş olması idi. Bu bilgi, bizim anlatmak istediğimizin kendisi değil, bir parçasıdır! Yani konu, Hz. Fatıma'nın erken vefat edip etmemesinden öte; "haksızlıklara uğradığı, topluma küstüğü, cenazesinin geceleyin gizlice defnedildiği ve bunu Hz. Fatıma'nın bizzat kendisinin vasiyet ederek, tarihe kayıt düştüğü ve bununla tüm çağlara anlatmak istediği bir şeylerin olduğu"dur. Sadece "yaş" hususuna takılıp bütünlüğü gözden kaçırırsak konuyu ve  "Fatıma"yı doğru anlayamayız!

      Ama şurası da reddedilemez bir hakikattir ki, Fatıma Aleyhisselam bilinen ve belirgin hiçbir rahatsızlığı olmamasına karşın çok erken yaşta vefat etmiştir! Vefat yaşı ile alakalı olarak çok değişik rivayetler olsa da (bu rivayetler 19 ile 24 yaş arasındadır), rivayetlerin hepsi onun çok genç bir yaşta vefat ettiği konusunda hemfikirdirler. Mesela "Kütüb-i Sitte"de zikredilen vefat yaşı 20 (yirmi)'dir.[2] İşte bu bilgi üzerine biz akıl sahipleri için şu soruyu sormuştuk; "bilinen ve belirgin hiçbir rahatsızlığı olmayan birinin çok genç yaşta vefat etmesi araştırılmalı değil midir?"

      Önceki yazımızda paylaştığımız hususlardan biri de; "Hz. Fatıma'nın babasının vefatından sonra bazı konularda "ashabın en ileri gelenlerinden bir kısmı" ile çok sert tartışmalar yaşadığı ve "onlara küstüğü" bilgisiydi. Bu bilgi tüm siyer ve hadis kitapları tarafından kaydedilmiştir.[3] Mesela, "Sahih-i Buhari"de şöyle nakledilmiştir: "Hz. Fatıma halifeye(?) küstü ve ölünceye kadar onunla konuşmadı!" [4]

      Hz. Fatıma'nın evinin basılması ve evin içindekilerle beraber yakılması girişimi de siyer kitapları tarafından en ince ayrıntısına kadar kaydedilmiştir. [5] Mesela, "Milli Eğitim Bakanlığı" yayını olan "Taberi"nin  "Milletler ve Hükümdarlar Tarihi"nin 5. Cildinin 899. Sayfasında olayın bir bölümü şöyle anlatılmaktadır: "(Hz. Fatıma ve evdekilere hitaben) filan kişi(?), "Tanrı adına ant içerek ... biat etmek üzere toplantıya gelmenizi talep ediyorum, yoksa içinde bulunduğunuz halde evinizi yakacağımı teyit eylerim, dedi..."

       İlk kez duyanların aşırı derecede garipsediği ve inanmakta zorluk çektiği; "Hz. Fatıma'nın geceleyin gizlice defnedildiği ve cenazesine eşi Hz. Ali, oğulları Hasan ve Hüseyin'in dışında sadece dokuz kişinin katıldığı" bilgisi de tüm siyer ve hadis kitaplarında yer almaktadır. [6] Mesela, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi'nin 12. Cilt'in 220. Sayfasında şöyle denmektedir; "...Cenaze namazını Hz. Abbas veya Hz. Ali kıldırdı. Vasiyeti üzerine geceleyin Hz. Ali, Hz. Abbas ile oğlu Fazl tarafından Cennetü'l Baki'a defnedildi."

     Hz. Fatıma Aleyhisselam'ın "acılarla sona ermiş" hayatından daha önce dillendirdiğimiz bazı küçük kesitleri,  bu yazımızda kaynakları ile beraber tekrar paylaştık. Bu bilgilerin "bazı cahillerin" iddia ettikleri gibi "sapkınlık komplosu" olmayıp, tüm siyer ve hadis kitaplarının günümüze ulaştırdığı ortak bilgiler olduğunu gözler önüne serdik. Bizler dipnot verirken herkesin ulaşabilmesi amacı ile Diyanet ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından basılmış  "güncel kaynakları" tercih ettik...

        Taassup; gözleri kör, vicdanları sağır kılar! Oysa "akıllıya bir işaret kâfidir!" Bir işaret olsun diye şöyle bir soru ile bitirmek istiyorum; "Acaba Hz. Fatıma'nın mezarının yerini bilen biri var mı?"

[1] Geçen hafta kaleme almış olduğumuz "Geceleyin Gizlice Defnedilen Kadın" başlıklı yazımıza ve O.Eskicioğlu'nun "hakaret ve sataşma" ile dolu yazısına www.gumushane.gen.tr  portalının "Köşe Yazıları" bölümünden ulaşabilirsiniz.

[2] Kütüb-i Sitte, Prof.Dr. İ. CANAN, Cilt 7, Syf. 83, Akçağ Yayınları

[3] Kütüb-i Sitte, Prof.Dr. İ. CANAN, Cilt 6, Syf. 474-478, Akçağ Yayınları Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Cilt 12, Syf. 219, TDV Yayınları Hz.Fatıma, Tevfik Ebu İlm, Syf.149 ve devamı, İnsan yayınları  Hz.Fatıma, Komisyon, Syf.148 ve devamı, Kevser yayınları 

[4] Kütüb-i Sitte, Prof.Dr. İ. CANAN, Cilt 6, Syf. 474-478, Akçağ Yayınları    

[5] Milletler ve Hükümdarlar Tarihi, Taberi, Cilt 5, Syf. 899 ve devamı, MEB Yayınları. (Bu olay bundan başka pek çok kaynakta da nakledilmiştir; örneğin şu kaynaklara da bakılabilir:  Kenz-ül Ummâl, C.3, S.139, Er-Riyâz-ün Nazire, C.1. S.218, Tarih-ül Hamis, C.2, S.169, Ensâb-ül Eşrâf, C.1, S.586, Tarih-i Yakubî, C.2, S.126, Müruc-üz Zeheb, C.2, S.100, Şerh-i Nehc-ül Belâğa İbn-i Eb-il Hadid, C.1, S.134.)

[6]  Kütüb-i Sitte, Prof.Dr. İ. CANAN, Cilt 6, Syf. 474, Akçağ Yayınları Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Cilt 12, Syf. 220, TDV Yayınları  Hz.Fatıma, Tevfik Ebu İlm, Syf.174-175, İnsan yayınları
Oyu Puanı: 32 - Ortalama: 2.9

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 14 (0 Kayıtlı Üye 14 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 1.29635 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu