Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->Ceyhun BOSTAN->ÇANAKKALE ACABA KAÇ KEZ GEÇİLDİ [ Arama ]

ÇANAKKALE ACABA KAÇ KEZ GEÇİLDİ
Başlık ÇANAKKALE ACABA KAÇ KEZ GEÇİLDİ
Açıklama -
Siteye Ekleyen Recep Ergin
     Koca bir milletin bütün maddi manevi imkanlarını seferber ederek girdiği hayat mücadelesinin adıydı Çanakkale… Mazisinde her koşulda tüm insanlığa hoşgörü adalet ve insani değerlerin nasıl olması gerektiğinin dersini veren bir milletin varoluş sevdası ve inadıydı.

     Altı yüz yıllık, kendini Anadolu’da tarih boyunca var olmuş önceki devletlerin, Büyük Roma İmparatorluğu’nun ve Selçuklu Devleti’nin mirasçısı ve devamı sayan büyük Osmanlı İmparatorluğunun kendine yönelen böylesine büyük tehdit ve istilaya kolay teslim olması zaten düşünülemezdi. Millet bu varlık mücadelesine öyle gönül verdi ki Çanakkale, nice beyinlerin savaş meydanlarında bu mücadeleye nasıl feda olduğunu bize anlatan ibretlik sayfalarla dopdolu. Sıradan köylü vatandaşlar veya köyünden kopmuş gelmiş sade, kendi halinde insanlar değillerdi çoğu. İyi eğitim görmüş; bu milletin geleceği olan fikir adamları, hukukçuları, doktorları, öğretmenleri, mühendisleri ve daha niceleri bu sevda uğruna toprağın bağrına düşmüştü. Bu anlamda kültür ve medeniyet sahasında çok önemli adımlar atma yolunda olan bir milletin adeta beyin damarları tıkanmış, gözü kör kulağı sağır olmuştu. Böyle evlatlar kolay yetişmiyordu çünkü.

      Evet, onlar, inanarak ve bu sevda uğruna ölerek öldürerek bize öyle bir miras bıraktılar ki, dünya üzerinde gelmiş geçmiş hiçbir milletin tarihinde eşi olmayan bir miras. Sadece Türk milletinin değil bütün İslam aleminin geleceği ve istikbali onların omuzlarındaydı. Şehitlerimiz, gazilerimiz iğne deliğinden develer, dağlar geçirdiler o meşhur, resimlerini gördüğümüz yırtık elbiseleriyle… O destansı mücadeleden sonra dünya tarihine ‘Çanakkale Geçilmez’ mührünü bastılar. Peki biz onların halefleri olarak bu güzide mirası ne derece koruyabildik. Şu an oturup kendimize sorduğumuzda; ‘Onların kanları boşuna akmadı ve şuanda biz o akan kanların hakkını veriyoruz’ diyebiliyor muyuz millet olarak?

      Düşünelim. Şehitlerimiz ve gazilerimiz sadece İtilaf devletleri donanmalarıyla, gemi, top ve mitralyözleriyle mi mücadele ettiler. Bu mücadele sadece görünen haliyle iki ordunun birbiriyle olan cephesel mücadelesi miydi? Hayır. Bu savaş aslında medeniyetler savaşıydı. Pervasız, materyalist, sömürgeci, zorba, haydut, harami batı medeniyetiyle; mazlum, ezilen ve sömürülen doğu medeniyetinin mücadelesiydi. Onlar kültürel ve medeniyetsel olarak da kutsiyet arz eden değerlerimize namahrem eli sürdürtmediler. Ama biz maalesef kültür ve medeniyet değerlerimize bugün yeterince sarılamadık. Çanakkale’deki asıl mücadele buydu. Medeniyet mücadelesi…

       Aradan 94 yıl geçti. Biz onların torunları olarak toplumsal, sosyo-kültürel ve estetik boyutlarıyla bu mücadeleyi ne yazık ki sürdüremedik. Kültürel sömürü karşısında gerekli reflekslerimizi yeterince harekete geçiremedik. Batı bizi askeri alanda alt edemeyeceğini anlayınca sinsi kültürel planlarını devreye soktu. Artık yeni sömürgecilik ilk önce kültürel boyutta başlar vaziyete geldi. Küresel-emperyal sistem onlara bu fırsatı verdi. Bizi de malayani, yanıltıcı, arızi ayrıntılarla meşgul ederek popülarite ve özenti psikolojisine dayanan bir kültürel yapıya büründürerek belki de Çanakkale’de savaş meydanında yapamadıklarını bir çok kez yaptılar. Milletimizin milli ve manevi mukaddesatını öldürmeye, dejenere etmeye çalışarak kendi çarpık adetlerini, kötü alışkanlıklarını bulaştırarak bizi Çanakkale ruhundan uzaklaştırmak için her türlü siyasi, sosyal, kültürel argümanı bize karşı kullandılar. Halen de kullanmaya devam etmektedirler. Biz maalesef yavaş yavaş batının estetik değerlerini içselleştirmeye başladık. Süslü ve makyajlı olarak bize sunulan toplumsal değer yargılarını öylesine kabullendik ki televizyon, internet, yazılı ve görsel bütün unsurlar bu amaç için kullanılmasına rağmen derin uykumuzdan uyanamadığımız gibi üçüncü dördüncü hatta beşinci uykumuza demir attık. İleri boyutlara ulaşan bu tehlike sinyallerini tetkik etmeye çalışan ve bunlardan bahseden insanlara da ‘hadi canım bırak bu vatan millet Sakarya ayaklarını’ deyip mizahileştirerek rencide ettik. Halbuki cephedeki ‘Vatan Millet Sakarya’ belki geride kaldı ama kültürel bir olgu olarak ona hep ihtiyacımız olacak. Çünkü su uyuyor ama düşman her zaman uyanık.

         Kendim şu ana kadar Çanakkale’ye gitmedim Ama giden arkadaşlardan dinlediğim kadarıyla oradaki Anzak askerlerinin mezarlarıyla bizim şehitlikleri kıyaslayıp söyledikleri ve televizyondan izlediklerim beni derinden yaraladı. Anzakların mezarlıkları tabiri caizse çiçek gibi, tertemiz ve bakımlı tutuluyordu. Bizim şehitliklerde ise kısmen bakımsızlıklar göze çarpıyordu. Yeni Zelanda ve Avustralya hükümetleri 20 bin kilometre mesafeden oralarda ölmüş olan kendi atalarına gerekli hürmeti göstermelerine rağmen biz kendi şehitliklerimize onların gösterdikleri titizliği maalesef göstermiyorduk. Halbuki bizim atalarımızın kabristanlarına saygımız tartışılmazdı. Yetkililerimizin bu hassasiyeti neden gösteremediklerini anlayamıyorum doğrusu.

         Tarihimizin müstesna değeri Çanakkale Zaferimizin 94.yıldönümüne girerken içimde gurur, övünç gibi hislerin yanında yukarıda bahsettiğin hususlardan dolayı ince bir burukluk ve derin bir keder de taşıyorum. Bunu paylaşmak amacıyla acizane olarak hissettiklerimi arz etmeye çalıştım. Allah (cc) inşallah şehitlerimizin, gazilerimizin yüzüsuyu hürmetine bize dirlik, düzen ve parlak bir gelecek nasip eder.

         Onların bıraktığı mukaddes değerleri ve kadim mirası layıkıyla sahiplenebilmek dileğiyle 18 Mart Çanakkale Zaferi yıldönümü münasebetiyle şehitlerimizi rahmet ve şükranla anıyor ve saygılar sunuyorum.  
Oyu Puanı: 0 - Ortalama:

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 19 (0 Kayıtlı Üye 19 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 1.29922 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu