Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nu bu sitede çok aradım. Günlerdir devletin (!) dağlarda aradığı (!) gibi… Lakin, bulamadım.
Bu yazıyı yazarken çok muztaribim. Artık anlayan anlasın, anlamayan da biraz cereyan eden hadiselere baksın. Bu son hadise karşısında vaveylam arşa çıkıyor, lakin duyan var mı bilmiyorum?
Şu “Türkiye” denen Türk memleketinin (!) bir dağında Türk milletinin güzide bir evladı hava vasıtasıyla düşüyor da, tek bir Allah kulu (!) alakadar olmuyor. Kazadan tamı tamına beş saat sonra bile bir devlet (!) vazifelileri -özür dilerim- ensesini dahi oynatmıyor. Yazık, yazıklar olsun, hem de binlerce yazıklar olsun.
Siyaset, iktidar ve ülkeye hâkim olmalar gelir gider; lakin insan olmak ve İslam olmak gelip geçmez, bunlar herkese lazımlı şeyler. Ama, anladığım kadarıyla kimse insan ve İslam olmak niyetinde değil.
Özü sözü bir, hayatıyla vefatı bir olan merhum Muhsin Reis; bu kadar zulüm ve işkenceyi 12 Eylül zindanlarında bile çekmemişti.
Kazadan haberim olduğu an; “Reis seni götürdüler” dediğimi Kelkitli bir talebe arkadaş duydu. Nitekim, “Reis”i götürdüler. Allah (c.c. ve c.ş), ona ve onun gibilere rahmet eylesin.
Kazayı duyduğumdan beri aklım başımda değil, her an yeni bir komplo ile karşılaşacağımızı düşünüyordum. Nihayet komplolar ardı ardına geldi.
İlkin “Reis”in kurtulduğu ve hastaneye kaldırıldığı, bir “Vali” tarafından açıklandı. Sonra, felaket üstüne felaket haberler. Şu saatte bile bambaşka bir felaket var: Gazeteci kardeşimizin vefat edenler arasında olmadığı haberi, İçişleri Bakanı tarafından açıklandı. Ya Rabbi, bu aymazları önce ızrar sonra ıslah eyle.
Ben, o zamanki Milliyetçi Çalışma Partisinden ayrıldığı günlerde merhum Muhsin Reis ile; bizzat konuşup ne yapmak istediğini soran ve anlamak isteyen birisi idim. Sordum, bu günlere kadar anladım ve onun “siyasi” tercihini ona bıraktım. Lakin, bir gün ve bir dakika onun hislerinden ayrı olmadım, olamazdım. Çünkü, bu tercihler Türk Milleti ve Türk Devletinin geleceği ile alakadar idi. Ama, merhum Reis’in siyasi gelecek haricindeki her düşüncesine katıldım ve bugün de katılıyorum. Onu, rahmet ve minnetle yad ediyorum.
Merhum Muhsin Reis, samimi bir Müslüman ve Türk Devletinin vazgeçmez bir müdafii idi.
Bunu anlamayan ve anlamak istemeyenler için kısaca izah edeyim:
Devlet yoksa ben yok, biz yok ve bizler yokuz. Millet ve memleket de yok tabii.
İşte merhum Reis, bunun şuurunda bir adamdı.
Muhsin Reis, vefatına kadar şahsi menfaat peşinde koşmayan bir rind, şahsını en aşağı mertebede gören bir adam idi, hülasa “adam gibi adam” nadir bir adam idi.
Bazılarının içeriden “kin”, dışarıdan “din” gibi söylediği sözler bize kâr etmez.
Muhsin Yazıcıoğlu, metin ve çetin bir adam idi.
İleride bunları yazar mıyım yazmaz mıyım bilmem; ama, şimdilik merhum Muhsin Reis için dileğim şu:
Allah (c.c ve c.ş), merhum Reis’e rahmet etsin, taksiratını affetsin, cennetine nail buyursun (âmin, bin âmin).
Elbette “O’ndan geldik ve O’na döneceğiz” (innâ lillahi ve innâ ileyhi râciûn).
Elbette “her can ölümü tadacaktır” (külli nefsin zâikatül-mevt).
Reis de O’ndan geldi ve O’na döndü.
Ama Reis, sen bunları hak etmedin, inan ki bunları sana layık görenler, “Kahhâr” olan Rabbimizin “kahır kılıcından” geçecekler.
MUHSİN YAZICIOĞLU ve DEVLET
