Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->Selahattin TOZLU->GÜMÜŞHANE DEMİRYOLUNUN TARİHİ [ Arama ]

GÜMÜŞHANE DEMİRYOLUNUN TARİHİ
Başlık GÜMÜŞHANE DEMİRYOLUNUN TARİHİ
Açıklama -
Siteye Ekleyen Recep Ergin
       Son zamanlarda bu sitede, “Gümüşhane Demiryolu” üzerine epey yazı okudum. Doğrusu hem şaşırdım hem de hala şaşkınım.

       Yani, kim kimden şikâyet ediyor; kim kimi kime şikâyet ediyor, anlayamadım.

        Demiryolu yapılacaksa bunu yaptıracak olan devlet, devleti idare eden de mevcut iktidar. Mevcut iktidarın bu demiryolunu yapıp yapmayacağı da belli değil. Eğer yapacak ise, mevcut iktidarın Gümüşhane’den iki vekili var, üç olsaydı Allah bilir onu da verirdi Gümüşhaneliler. İyi de bu vekiller bu işle alakadar olmuyor mu, bakanlarla veya başbakanla bu meseleyi konuşmuyor mu? Demiyorlar mı ki, “efendim Erzincan üzerinden Trabzon’a demiryolu yapılıyor, hem de hızlı tirenle, bu Gümüşhane’den geçmiyor, nasıl oluyor bu iş?”.

       Kaldı ki bu demiryolu Gümüşhane’den geçmeyip de havadan mı Trabzon’a vasıl olacak? Öyle ya!

       Demiryolları dünyada XIX. yüzyılın otuzlu yıllarından itibaren küçük hatlar (dekovil denen bu hatlar ilkin İngiltere’de yapıldı) olarak işletilmeğe başlandı. Bundan sonra da dünyaya yayıldı, ama bir emperyalizm aracı da oldu. Hem demiryolu yapmak, hem bunun altyapı malzemesini üretip satmak ve hem de demiryolları vasıtasıyla başka ülkeleri işgal etmek suretiyle büyük bir emperyalizm doğdu, Osmanlı Devleti de bu emperyalizmin kurbanı oldu. Ermeni Meselesi dediğimiz mesele ve benzerleri de bu Batı Emperyalizminin bir sonucu olarak ortaya çıkarıldı.

      XIX. yüzyılın ellili yıllarından itibaren başta İngilizler olmak üzere, Osmanlı memleketlerinde de demiryolu projeleri yapıldı, ihaleler alındı verildi, bunların bazısı gerçekleştirildi, bir kısmı neticesiz kaldı. Burada uzun uzun yorumlanacak meseleler var, ama yeri değil.

       Bu teşebbüs ve projeler arasında sürekli Trabzon-Erzurum bağlantılı demiryolları da gündeme getirildi. 1850’den sonra İngiliz subay F. R. Chesney, Samsun-Trabzon-Erzurum demiryolu için bir proje hazırladı; hatta onaylandı, ama inşa edilmedi. 1870’li yıllarda Osmanlı Demiryolları Genel Müdürü meşhur Alman mühendis Pressel, bu yola dair teferruatlı bir proje hazırladı, o da olmadı. Pressel projesinde ilk defa Gümüşhane ile birlikte Tirebolu hattı da gündeme getirildi. Sonra Osmanlı Bayındırlık Bakanı Hasan Fehmi Efendi, ondan sonra ünlü Osmanlı Paşası Necip Paşa ve daha birçok yerli ve ecnebiler projeler hazırladı, yazılar yazdı; fakat yine olmadı.

        İkinci Meşrutiyet’in ilanından sonra yine Trabzon-Gümüşhane-Erzurum demiryolu gündeme getirildi, hem de Osmanlı Hükümeti tarafından. Fakat, dönemin gazetelerinde bunun doğru olmadığı yazıldı. O zamanki Trabzon’un ileri gelenleri, hükümete yazdıkları yazıda; adeta yalvararak, “kendilerinin kandırılmadığının ilan edilmesini” istemişlerdi.

        Cumhuriyetin ilanından bir yıl bile geçmemişken, Mustafa Kemal Atatürk, Samsun’da Trabzonlu Nemlioğullarının yaptığı işletmenin açılışına gidecekti. Fakat tam bu sırada Erzurum’da büyük bir zelzele meydana geldi ve Atatürk de derhal Erzurum’a indi. Atatürk’ün söylediği sözler mealen şöyledir: “Memleketin doğusu ile batısı, kuzeyi ile güneyi derhal birbirine bağlanmalıdır. Buna Trabzon-Erzurum demiryolu da dâhildir. Bunun kefili bizzat benim”.

      Yani, Atatürk bizzat tekeffül ettiği halde Trabzon-Gümüşhane-Erzurum demiryolu yapılmamıştır. Sadece 1939 yılında Samsun-Erzincan-Erzurum hattı ikmal edilmiş ve İsmet İnönü tarafından açılmıştır.

        Bütün bunları doktora tezimde işlemiş ve belgelerini görmüş olarak yazdım. Tezimin sonunda da, “bir an evvel Trabzon-Erzurum demiryolu yapılmalıdır. Burası hem Rusya’nın dağılmasından dolayı büyük bir avantaj sağlayacak, hem de turizm yolu olacaktır. Zaten bu yol, tarihte “Türklüğün Yolu” olmuştur, bugün de bunu yerine getirecek yegâne yoldur” demiş ve bunu teklif etmiştim. Bu teklifi birkaç makalemde de yineledim.

      Netice:

      İki milletvekilinin ikisini de iktidar partisine verip, sonra da şikâyet etmek yok.

       Gümüşhane’yi nerdeyse bir komşu vilayetin kazası haline getirirlerken ağzını açmayıp, sonra şikâyet etmek yok.

      Kelkit ilçesi nerdeyse Erzincan’a bağlanacak hale gelmişken, hem burayı hem de Şiran ilçesini bu hale sokanların şikâyet etme hakkı yok.

      Bu demiryolu buraya yapılmaz, çünkü Türkiye’nin “yol sorunu”, çok ciddi uluslar arası telkinler ve içteki akıl almaz hesaplarla iç içedir. Sadece şu kadarını hatırlatayım: Neden Türkiye’de sürekli “sahil yolu” yapılırken, sahili orta bölgelere bağlayan yollar yapılmıyor? Sahil şehirlerinin toplam nüfusu orta bölgelerin yarısı kadar bile değilken, neden asıl nüfusun yaşadığı orta ve doğu bölgelerine yol yapılmıyor?
Oyu Puanı: 45 - Ortalama: 5

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 16 (0 Kayıtlı Üye 16 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 1.22818 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu