Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
11 Mart 2010 tarihli Gümüşkoza Gazetesindeki yazısı
e-Posta
eyup29@hotmail.com
Siteye Ekleyen
Recep Ergin
Bu günlerde kulaktan kulağa fısıltılar dolaşmakta...Konuşulan konuların odağında belediye kurumu var. Hangi ortama girip kulak misafiri olsanız insanlarda bir şüphe bir acaba ve neler olacak kaygısı var. Savcılık makamlarından valiliklere kadar iddialar belgeler konuşuluyor. Biz haftalarca bahsettik ama kimi makamlar hep sessiz kalmayı yeğlediler.
Şimdi de bir şeyler olacağını sanmıyorum. Her ne kadar insanlar ortalıkta elden ele dolaşan belgelerden bahsetseler de gerekli makam ve mercilerin bugüne kadar dikkate almadığı şeyleri yine dikkate alacaklarını sanmıyorum. Ben bizim bu şehrimizdeki ruh halini artık anlayamıyorum buna kanaat getirdim. İnsanlarda garip haller mevcut. Bana dokunmayan yılan bin yaşasıncılık dedi ya bir muhterem sanırım tarifi bu olsa gerek…İşim görülsün, katım atılsın,sıvım unutulsun, gazım çıkmasın mevzularında üzerimize yok. Ondandır ya bu şehirde ne şehir görüntüsü var ne de çabası ve cabası…
Anlatmaya geldiğimizde,biz şehrimizi şöyle sever böyle koruruz, bizden memleketçisi milliyetçisi olmaz, ama öğlen yemeklerini Trabzon’da akşamları Giresun’da yeriz. Trabzon’da giyer Zigana yerine Palandökende kayarız…Adımız memleket hastasıdır da, bu kavram olsa olsa üzerimize içimizdeki yaraların görünmemesi için attığımız ceket olur…Bu memlekettin içler acısı halini içimizde hissettiğimiz, kararan geleceğini görmemek için sakladığımız gerçeklerdir ancak…Merhamet bir insanda olmalıdır elbette. Bundan ötesi hak hukuk ve vicdandır. İnsanda hak hukuk vicdan yoksa merhameti bile menfaattendir. Bu şehri bu hale getiren de merhamettir işte…Menfaatli merhamettir hemde… Nasıl mı?
En basiti şudur; bu ilin en büyük sorunu işsizlik yada herhangi bir ekonomik içerikli problem olmadı…Bu sadece ağzımızdan çıkarmadığımız sakızdı…Asıl sorun göçtü! İnsanları bu şehirde tutamadığınız için düzenli bir sosyal yapı ve ekonomik oluşum sağlanamıyordu. Bunu halen algılamada güçlük çekiyoruz. Niye göç ediyor bu halk diye soran oldu mu? İli 10 senedir yöneten yöneticiler hiç oturup bunu düşündü mü? Pardon tabiî ki düşünmüştür de çözememiştir. Onları eleştirmeyelim çünkü ortalığı ateşe vermek gerektiğinde kendilerini bile yakmak gibi heyecanları vardır…
Nice çözümler denemiştirler, parklar bahçeler yapmıştır, akıl almaz yerlerde evler kondurulmasına göz yumup, aklın aldığı yerlerde bahçe kalsın deyip ruhsat vermemiştir. Haklıdır ya; memlekette yeşillik kalsın ki insanlar huzur bulup rahat etsin, ne güzel şehir deyip göç etmesinler. Hiç akıllarına gelmeyen ise bu şehirdeki göçün en büyük sebebi bu makamlardaki insanların merhametidir. Menfaatli merhametleri mi değil mi sorgulamasını da kendilerine bırakıyorum. Binlerce yıkım kararı almak değildir maharet, yada seçim dönemlerinde gece konanlara müsaade etmek değildir maharet…Demiyorum ki insanlara merhamet göstermeyin yanlış anlaşılmasın, yaşadığı şehre merhamet etmeyen geleceğini düşünmeyen insanlara merhamet ettiğiniz kadar bu şehrin geleceğine de merhametli olun. Yıkım kararlarından birini uygulasanız diğerlerinin cesareti olmaz, seçim döneminde dik dursanız belki tam tersi olacak ve bu şehri şehir yaptığınız için karşı partilerden oylar alacaksınız. Menfaatli merhametlerinizle oylar alacağınıza yaptığınız işlerle ve geleceği düşünmenizle oylar alınız değerli yöneticiler.
Ha bu arada birde geçen hafta ile ilgili yazayım. Şimdi insanları vatan hainliğiyle suçlamak çok basit bir eleştiriymiş ben fark etmemişim. Vatana hıyanet öyle herkesin yapabileceği, varsa normal karşılayabileceği, söylemesi kolay, ispata gerek duyulmayan, iftira niteliği bile olmayan basit bir söylemmiş. Bu söylemi söylediğiniz insanları bu yönde eleştirmek olağanmış. Birileri çıkacak ağzına geleni sayacak küfre varan iftiralar hakaretler edecek bunların adı eleştiri olacak ve normal sayılması gerekecek. Çünkü normal saymazda karşı çıkarsa diktatör idaresi tek parti iktidarı olacak. Ama bilgisayar kullanmak yada kullanamamak çok ağır hakaret olacak, birileri alınacak ortalığı ateşe verecek yada bu sadece ateşi tedirgin edecek ki yada etmiş ki saman alevi gibi alevlenmiş. Saman ateşi olmakta mühim değil de ateş yanar mı yakılır mı diye düşünmek lazım. Hala hem sınırsız eleştirip hem de eleştiriden gocunuyoruz ya; Sezen Aksu giriyor devreye o vakit; beni yak kendini yak her şeyi yak!
ALIŞTIK NASILSA
