Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Tayfun Talipoğlu'nun bir sözüdür ''Yolumuz uzun, hava şartları kötü biz artık gidelim'' şimdi bende diyorum ki ''Şehirde yapılması gereken iş çok, kaybedilecek zaman da yok o zaman biz yazalım da siz okumazsanız ne yapalım''
Şimdi kalkıp siyaset yapmanın birilerini kötülemenin ve övmenin hiç gereği yok. Siyasette işini yapan sandıktan, yapmayanda aradan çıkar. Elimizi vicdanımıza koyup açalım Pandoranın kutusunu ve başlayalım anlatmaya;
Sırtındaki ceketini satıp, bir dilim ekmeğe muhtaç kalarak kızını yada oğlunu üniversitede okutan birini arıyorsan, muhtaç komşusu için ela ayağa düşeni arıyorsan, iş bilmeyen insanların iki dudağında elindeki değerleri kaybeden arıyorsan o insan GÜMÜŞHANELİ. Gümüşhane insanını tanımayan bürokratlar iyi bilmeli ki bu kentin en cahili bile çocuğunu üniversite okutmuştur ve okutmaya da devam edecektir.
Zaman zaman telefonda arkadaşlar anlatıyorlar, gazetelerin köşelerinden 'Dedem Korkut' hikayeleri anlatanları. Leyleğin ömrü laklak ile geçermiş derler bilir misiniz. Gümüşhane'nin sorunlarını dile kim getiriyorsa yazdığı her harfe saygım sonsuz. Bir de düşünün ki kendini anlatmak için kaleme kağıda sarılanlar var, unutuyorlar belki de bir dakika sonra kefene sarılı musalladasın. 'Oturduğun yerin, yediğin lokmanın hakkını ver' bu sözü üstüne alan alır, almayan aklında tutsun hırsı öfkesiyle yaptıkları aklını başından alır.
Demiştik ya dilinde kemiği yok, Pandoranın kutusu açıldı bir kere, iyi kötü çıkacak dışarı. Üslubumda hakaret, iftira ve yalan olmaz, bunu yapanlar kendinden aciz insanlardır işidir bilesiniz.
Şu ana kadar beni sabırla okudunuz, en önemli konuya geldik. '' Şu anda mesleğiniz ne olursa olsun bir makam veya kimlik sahibiyseniz ve bu işinizden emekli oldunuz yada bıraktınız. Bıraktığınız gün, bir gün öncesinden yanınızda olan insanları görebilecek misiniz. Ben görürüm diyorsanız ne mutlu size. Siz attığınız her imza ile, verdiğiniz her karar ile ve yazdığınız her yazı ile dost kazanmışsınız demektir.
NTV'de seyrettiğim bir haberde 'Trabzon'da başta Ağasar deresi olmak üzere 7 dere oluşturulan yaklaşık 250 kişilik bir ekiple kenar köşe temizleniyor' Çöp poşetleri ile dilek ağacına dönüşmüş dere kenarındaki ağaçlar, pet şişeler sözün kısası her şey tek tek toplanıyor. Valisinden Belediye Başkanına herkes bu temizliği yapıyor.
Aklıma Harşit çayı gelmedi değil. Harşit’in sağıyla soluyla çöpleri temizlense, üzerindeki köprüler tek tek ışıklandırılsa Eskişehir'in Porsuk çayından ne farkı olur.
Yahu temizlemek için illa ki birileri bir şey başlatmasın, el birliğiyle bu kentte yaşayanlarımız bir hafta sonunu bu işe ayırsın. Zor değil bir pet şişeyi yerden alıp çöp poşetine atmak. Ancak diyeceksiniz ki biz temizledik, ya iki gün sonra kırılan plastik sandalyesini dereye atan olursa. Çözüm basit, ‘dereyi kirletenleri fotoğraflı, kameralı ihbar et suyu bu ay yüzde 50 ucuz iç’ kampanyası başlatın. Emin olun bu şehirde dedektif gibi herkes Harşiti kirletenlerin peşine düşer ve bir süre sonra bakarsınız ki Harşit temiz kalmış. Suyun yüzde 50'lik indirimini de bu zamana kadar dereyi temizlemek için harcadığınız masraflara sayarsınız. Karlı çıkarsınız emin olun.
LEYLEĞİN ÖMRÜ
