Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
İnsan, sosyal bir varlıktır. Bunun içindir ki içinde yaşadığı toplumun meseleleri üzerine düşünmeden edemez. Bu ayni zamanda kendi varlığı üzerinde de düşünmek demektir. Zira kişi, terbiyesini, bilgisini, kültürünü kısaca her şeyini mensup olduğu millete borçludur.
Son zamanlarda terör örgütü, ihanet çemberini genişletmiş ve bu yüce milletin kahraman askerlerine saldırılarını artırmıştır. Eli kanlı terör örgütünün amacının, vatanın bir bölgesini ayırmak olduğu herkesin malumudur. Terör örgütü ve onun yardakçıları Türk milletini iyi tanımamışlardır. Eğer lütfedip dünyaya nizam veren bu milletin tarihini bir okursalar, şanlı bir tarihe sahip olan Türk ulusunun vatan konusundaki asil duruşunu göreceklerdir. Büyük Hun imparatoru Mete’den, Çinliler, işe yaramayan taşlı bir bölgeyi istemeleri üzerine Mete Han, “ Benden eğerimi isteğin vereyim, atımı isteyin vereyim, çadırımı isteyin vereyim; fakat vatanından hiç kimse bir karış toprak istemesin, vermem.” demiştir. Devletler tarihimizde buna benzer örnekler çoktur.
Uluslararası güçlerin, terör örgütünü, ülkemizi çeşitli konularda sıkıştırmak için kullandığı da gün gibi ortadadır. Bu kahpeler de, emellerine ulaşabilmek için uluslararası güçlerin taşeronluğunu yapmaktadır. Bence, bu güçlerin ne yapmaya çalıştığının da bir yönüyle önemi yoktur. Her zaman kahpe, kahpeliğini yapacaktır. Önemli olan yöneticilerimizin bu ihanet planlarını yapanları iyi bilmeleri ve ülkemizin huzurunu bozmak isteyenlere hadlerini bildirmeleridir. İhanet planlarını yapanlar, toplumun malumu, o zaman eksik olan hadlerini bildirmek midir? Gece yarısında yapılan bu terör saldırısı, yüreklere, kor bir ateş gibi düştü. Kanlı saldırıyı gerçekleştiren alçaklar sürüsünün sınır ötesindeki Kandil’den geldiği, ülkemizin yazılı ve görsel basının da yer almaktadır. O zaman yapılması gereken çok açıktır. İlk önce terörün dış bağlantısı kesilmelidir.
Kuzey Irak’a çöreklenmiş o yılanın da haddi bildirilmelidir. Dünün çapulcusu bugün Irak’ta önemli bir makamı işgal etmiş olan zevat, kapalı kapılar arkasında yapılan toplantıda terör örgütünün silah bırakmaması gerektiğini söylemiştir. Tabii ki bu ucubelerin her yaptıkları yetkililer tarafından kayıt altına alınıyordur. Zamanı geldiğinde bu defterler açılacaktır. Bundan şüphemiz yoktur.
Türkiye uluslararası hukuktan doğan haklarını kullanarak, Kandil denen o ihanet yuvasına kartal misali çökmelidir. Çünkü o ihanet yuvası dağıtılmadan, terör belasından kurtulmamız pek kolay değildir. Bölgenin arazi yapısının başarılı bir operasyona izin vermediğini söyleyen bazı uzmanlara, büyük önder Atatürk’ün “ Türk, çetin işler başarmak için yaratılmıştır.” Sözünü hatırlatmak isterim. Atatürk kurtuluş savaşına girerken neyi vardı? Topu mu, tüfeği mi, askeri mi? Büyük önder, milletine güvenmiş ve yedi düvele karşı yokluklar içerisinde mücadele vermiş, zafer kanmıştır. Atatürk,” zafer; zafer benimdir, diyebilenindir.” Anlayışında inanmış bir liderdir. Şimdi sormak istiyorum, o çok bilmiş berrak(!) kafalılara, Türk ordusunun imkânları dünden daha mı kötü? Bugün, kahraman Türk ordusu, her türlü teknolojik imkânlara ve her şartta operasyon düzenleyecek askerlere sahiptir. Söylediklerimden Kandil’e yapılacak operasyonun kolay olacağı anlaşılmasın; ama artık kol, kangren olmuştur, kangrenin bütün vücuda yayılmaması için kolun derhal kesilip atılması gerekmektedir. Bir atasözümüzün dediği gibi: “ Ya devlet başa, Ya kuzgun leşe” bu çakal ininin dağılmasını engellemek isteyecek güç kim olursa olsun, onunla her türlü mücadeleyi göze almalıyız.
Türk’e, kefen biçenlere hadleri bildirilmelidir. Kahraman Türk ordusu, Kandil, denen o hainler yuvasını fırtına olup dağıtmalı, şimşek olup yakmalıdır.
.jpg)
TERÖR ÜZERİNE
