Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->Seyit TOK->İNSAN VE AMAÇ [ Arama ]

İNSAN VE AMAÇ
Başlık İNSAN VE AMAÇ
Açıklama -
Siteye Ekleyen Recep Ergin
Yüce Allah’a inananlar, âdemoğlunun dünyaya nasıl ve ne amaçla geldiğini iyi bilir. Zamandan ve mekândan yoksun olan Allah (cc) “İnsanları, bana kulluk etsinler diye yarattım.” buyuruyor. O zaman insanoğlunun amacı, iyi bir kul olmak değil midir? Neden asıl gayeyi unutur, fani dünyanın nimetlerine aldanır, makam ve mevki peşinde hiç durmadan kan ter içerisinde dörtnala koşar?

Bir ara ülkemizde ‘’biz kaç kişiyiz’’ kampanyaları düzenlendiğini hepimiz biliriz. Bu sorudan çok etkilenmiş olmalıyım ki, son zamanlarda şu soru beynimi kemirip duruyor: İyi bir kul olmayı, hayat felsefesi olarak kendine şiar edinen kaç kişi var bu koca evrende? Sizi bilmem, ama samimi olmam gerekirse, ben bu soruya cevap vermek istemiyorum.

Feleğin çemberinden geçenler çok iyi gözlemci olurlar. Ben de iyi bir gözlemci olduğuma inanıyorum. Etrafımdaki insancıkları gözlemlediğimde, ufacık bir çıkar karşısında eğilen, büzülen, yüz seksen derece dönüş yapan, arkadaşlarını, dostlarını bir hiç uğruna-tabir yerinde ise- bozuk para gibi harcayan insanları görüyor ve insanoğlunun ne kadar alçalacağına şahit oluyorum. Rahman ve rahim olan yüce yaratıcı, Tin Suresinde “Biz insanı en güzel bir biçimde yarattık, sonra aşağıların aşağısına indirdik’’ bildirmiştir. İnsanın en güzel kıvamda yaratıldığından ve yaratılış gayesini yerine getirmediğinde aşağıların en aşağısına düşeceğinden bahsediyor Ebedi olmayan bu hayatta, dostlarını kalleşçe hançerlemeye değecek ne var anlamış değilim. Sokakta gezen çoğu insanların sırtlarının ihanet yaralarıyla dolu olduğunu yüce Allah’ın bir olduğunu bildiğim gibi biliyorum. Bu yaralar o kadar derin ki biraz mübalağa edersek, Kelkit vadisi bu yaraların yanında çok küçük kalır.
 
Etrafımızda eski püskü veya yeni, kravatlı, siyah elbiseler dolaşıyor. İçerisinde insanlık yok, vefa yok, sevgi yok, yüreğindeki solmuş güllere su verecek dostluk yok, yok oğlu yok… Git gide siyah elbiseler, Bâbil’in zalim kralı Nemrut’un ateşi gibi etrafımızı sarıyor. Bu ateşin sönmesi, kısa zamanda mümkün görülmüyor. Çünkü bu ateşe, kuru odun taşıyan zebaniler çok, bu ateşi gül bahçesine çevirecek, kalbini Allah sevgisiyle süsleyen İbrahimler de yok.

Bir ozanımızın yaralı yüreğinden kopup gelen şu duygular, anlatmak istediklerime tercüman olur diye düşünüyorum:  
      
Öyle bir dünya ki kıran kırana
Düşenin sırtından vuran vurana
Aşkolsun gerçekten bir dost bulana
İnsanlık yaralı dost pazarında
Yetiş ya Muhammed yetiş ya Ali  
Oyu Puanı: 5 - Ortalama: 5

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 26 (0 Kayıtlı Üye 26 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 1.28215 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu