Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Peygamber efendimiz (s.a.v) bir hadisinde “ komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” diye buyuruyor. “Bizden değildir” sözünden ne anlamamız gerekiyor? Ben Müslüman değildir anlamını çıkarıyorum. Öyle ya efendimizin “bizden değildir” dediği başka kimler olabilir ki?
Maun suresinde Allah şöyle buyuruyor; 1- Dini yalanlayanı gördün mü? 2 - İşte yetimi itip-kakan, 3- Yoksulu doyurmaya teşvik etmeyen odur.
Şimdi ülkemizin gerçeklerine dönelim ve sorgulamaya başlayalım. “Bizden değildir” güruhunun içerisinde olmak veya “bizdendir” şerefine ulaşmak arasında ki farkın ölçüsü nedir? Dini yalanlamakla ikrar etmek arasında ki farkın ölçüsü nedir?
Ülkemizde resmi rakamlara göre işsizlik oranı yüzde 13.5. İstatistiklere göre dört kişilik bir ailenin sağlıklı, yeterli ve dengeli beslenebilmesi için yapılması gereken gıda harcaması tutarı yani “açlık sınırı” 816 lira. Gıda harcaması yanı sıra giyim, konut ( kira, elektrik, su, yakıt ), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamalarla birlikte toplam harcama tutarı yani “yoksulluk sınırı” ise 2.658 lira.
Ülkemizde asgari ücret 620 lira. Emekli maaşları ekseriyet itibariyle 800 liranın altında. Milyonlarca işsiz var. Çalışanların yaklaşık yüzde doksanı yoksulluk sınırının altında gelir elde edebiliyor. Faiz batağına sürüklenen insanlar milyonlarla ifade ediliyor. İcralarda sürünenler keza öyle. Öbür taraftan kişi başına milli gelir 10 bin dolar. Bu da demek oluyor ki ülkemizde öylesine yüksek düzeyde gelir elde edenler var ki onların elde ettiği gelir yoksulluk sınırı altında yaşayan yüzde doksanın fert başına milli gelirini göreceli olarak 10 bin dolara çıkarıyor.
Şimdi bu tabloya baktığımızda kahir ekseriyetinin açlık ve yoksulluk içerisinde kıvrandığı bir milletin zaten yokluk içerisinde olduğu için sorumluluktan kurtulduğunu ve fakat elit kesimin bu sorumluluk çerçevesinde tutulması gerektiğini söylemek mümkün mü?
Birileri ellerinde birer metal tokmak ve birde teneke ile acayip sesler çıkarıyor. Şunu bilmek, şu kadar okumak, bu kadar söz söylemek, şu konuda da fikir beyan etmek, şu kadar ibadet, bu kadar zikir vesaire.
Yokluğun, yoksulluğun, haksızlığın, adaletsizliğin, sömürünün,zulmün,köleliğin, tahakkümün bertaraf edilmesi için mücadele etmeden, haramı ve helali hakkaniyet terazisinde tartmadan söylenen her söz “teneke çalmak” la eşdeğerdir. Gerisi mi? bunlar olmadan gerisi fasa fiso…
.jpg)
BIRAKIN TENEKE ÇALMAYI!
