Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->Mevlüt ERGİN->YÜZYILIN KAZANAN VE KAYBEDENLERİ [ Arama ]

YÜZYILIN KAZANAN VE KAYBEDENLERİ
Başlık YÜZYILIN KAZANAN VE KAYBEDENLERİ
Açıklama 15 Aralık 2010 tarihli Demokrat Gümüşhane Gazetesindeki yazısı
email -
Siteye Ekleyen Recep Ergin
          Yeni yüzyılımızın henüz onda biri geride kalmışken, dünya düzenini daha iyi anlayabilmek ve ülke olarak nerede olduğumuzu görebilmek için geçtiğimiz yüzyılda yaşananların bir değerlendirmesini yapmak gerekir. İşte insanlığın hafızasında derin ve kalıcı izler bırakan 20.yy olaylarından önemli birkaç örnek.

           Birçok bilimsel ve teknolojik gelişme oldu geçtiğimiz yüzyılda. İnsanoğlu uzaya çıktı, uydular gönderdi, Aya ayakbastı, Güneş Sisteminin dışına uzay araçları gitti. Tıpta birçok mesafe kat edildi, fizikte sınırlar zorlandı, ulaşım ve iletişim araçları gelişti. Mühendislikte ve mimaride birçok güzel projelere imza atıldı.

           Yine bu yüzyıl, dünyanın ABD gerçeğiyle tanıştığı, iki tane dünya savaşına sahne oldu. Milyonlarca insan hayatını kaybetti, bir o kadarı da sakat kaldı.

             İkinci Dünya Savaşı' nda Hiroshima ve Nagazakiye atılan atom bombalarıyla ve milyonlarca Yahudiye yapılan soykırımla birliktede dünya, barışın değerini daha iyi anlarken, bilimin ve teknolojinin aslında çokta kötü sonuçlar doğurabileceğini de öğrenmiş oldu.

             2. Dünya Savaşından sonra dünya çift kutuplu döneme girdi. Bir tarafta liberal ekonomisiyle ABD ve müttefikleri olan NATO ülkeleri, diğer tarafta ise sosyalist ideolojinin bayraktarı Sovyetler Birliği ve müttefikleri. Dünya bir taraftan ABD ve Sovyetler Birliği arasındaki soğuk savaşı ve rekabeti izlerken, diğer taraftan da Ortadoğu bölgesindeki İsrail - Filistin, İran - Irak benzeri çatışmalarla boğuşmaktaydı.  Bu arada Sovyetler Birliği dağıldı ve sosyalizm, bir bir kalelerini kaybetmeye başlamıştı. ABD de artık tek büyük güç benim diyordu.

            Yüzyılın başında ve ortasında kanlı bıçaklı olan Avrupa Ülkeleri, birinci ve ikinci Dünya Savaşı ile milyonlarca insanını kaybederken, yüzyılın ikinci yarısında adeta u dönüşü yapıp, birbirleriyle dostane ilişkilerini geliştirip birlik ve beraberliğin önemini, ihtiyacını ve sağlayacağı faydaları geçte olsa kavrayarak, önce Avrupa Topluluğu, daha sonrada Avrupa Birliği adı altında birleşme yolunu seçtiler.

         Asya Bölgesinde ise Çin yıllarca sosyalist sistem altında baskıcı bir yönetim anlayışını benimsemesine rağmen, son yıllarda dünyadaki küreselleşme ve liberalleşme rüzgarlarına daha fazla direnemeyerek ekonomisini serbestleştirme ve dünyaya entegre olma yolunu seçti.

          Japonya ise İkinci Dünya Savaşında çok ağır bir yenilgi almasına ve büyük insani kayıplar vermesine rağmen, kısa sürede toparlanarak ve ekonomisini geliştirerek, Asya Bölgesi' nde büyük bir ekonomik güç haline geldi.

            Güney Amerika ise 20. yüzyılda adı genelde darbelerle ve baskıcı rejimlerle anılan bir bölge olarak kaldı.

              Afrika Bölgesi ise ne yazık ki fakirlikten kurtulamadı ve hastalıklarla, iç çatışmalarla adından söz ettirdi.

             Gelelim ülkemize, ülkemizde bu yüzyılda çok büyük ve köklü değişmeler gösterdi. Yüzyılın başında 2. Meşrutiyeti kabul eden Osmanlı, Birinci Dünya Savaşından galip çıkmasına rağmen müttefikleri yenildiği için yenilmiş sayıldı ve bir bir kalelerini kaybederek yerini büyük önder ATATÜRK' ün ve aziz Türk Milletinin bin bir güçlükle kurduğu Türkiye Cumhuriyetine bıraktı.

              İkinci Dünya Savaşına zar zorda olsa katılmayarak '' Yurtta Sulh Cihanda Sulh '' politikasına sıkı sıkıya bağlı olan ülkemiz her ne kadar darbelerle sarsılsa da 21. yüzyıla birçok bakımdan daha güçlü bir ülke olarak girdi.

            Bundan sonraki süreçte kültür ve gelenekleriyle doğulu, hayalleriyle batılı olan ülkemiz medeniyetler ve büyük güçler arasındaki köprü görevi ve dengeleyici unsur olma işlevini yerine getirmek durumunda olmalıdır. Bunu da başarmanın yolu Türk Dünyası' nın desteğini almaktan, İslam Dünyası'na sırt çevirmemekten ve batı ile dostane ilişkilerine devam etmekten geçmektedir. SAYGI ve SEVGİLERİMLE
Oyu Puanı: 31 - Ortalama: 5

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 21 (0 Kayıtlı Üye 21 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 0.8644 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu