Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
16 Şubat 2011 tarihli Demokrat Gümüşhane Gazetesindeki yazısı
email
mevlut29@mynet.com
Siteye Ekleyen
Recep Ergin
Gümüşhane'nin düşman işgalinden kurtuluşunun 93. yıl dönümü. Kutlu olsun hepimize. Fakirlik, açlık ve sefaletle beraber gelen Rus ve Ermeni çetelerinin, zülüm işkence ve eziyetleriyle, gözyaşı, korku, ayrılık ve ölümden kurtuluşunun yıldönümü. 20. yüzyılın başında uğradığı işgalden, nice yokluk ve imkânsızlıklar içinde, canlar feda ederek şehrini kurtaran Gümüşhanelinin gurur günü.
Yıl 15 Şubat 1918. Sabırlı, fedakâr ve doğuştan asker Gümüşhane insanını göz ardı eden bir düşman, kendilerinden emin bir şekilde başlattıkları işgal girişimlerini, canlarını kurtarmak için kaçarak sonlandırmışlardı.
Bugün kurtuluş günümüzde gururla eğlenirken, o savaşı veren kahraman şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz.
Bir imparatorluk düşünün ki; dünyaya sığmayan pek çok hükümdara, “Bu dünya bir padişaha az, iki padişaha çoktur” diyen hünkârlara, atını denize süren hakanlara, nice orduları dize getiren komutanlara, okyanusları göl yapan leventlere, serhatlarda at koşturan, nal şakırdatan akıncılara vatan olmuş.
Peki, bu kadar yüce değerlere sahip bir millet, nasıl odluda kurtarılacak vaziyetlere düştü. Bu tarihi sonucu hazırlayan sosyal, ekonomik ve tarihi gerekçeler nelerdi? Neden kurtarma ihtiyacı duyduk Çanakkale'yi, Gümüşhane'yi Erzurum'u…
Dönemin Başbakanı Sayın Turgut Özal zamanında gerçekleşmiş bir olay şöyle anlatılır: Japon eğitim uzmanları gelmiş ve ülkemizin eğitim sistemini incelemiş, Sayın Özal'ın bürokratlarının da hazır bulunduğu bir ortamda raporlarını sunmuş ve sonuç olarak şunu söylemişlerdi: “Sizin eğitim sisteminizde milli ruh yok!” Turgut Özal'ın “Nasıl?” sorusu üzerine şunu anlatmışlardı: “Biz Japonya'da okula başlayacak çocuklarımıza milli ruh şoklaması yaparız. Onları önce toplu halde hızlı trenlere bindirir, dev fabrikalarımızı, teknoloji merkezlerimizi gezdirir ülkemizin gücünü gösteririz. Sonra da bu yavrularımızı alır Hiroşima ve Nagazagi'ye götürür, orada atom bombası atılan ve yıllardır ot dahi bitmeyen alanları gösterir deriz ki: Eğer siz çalışmaz, bilinçlenmez ve az önce gördüğünüz teknolojiye sahip olmak için çalışmazsanız sonunuz böyle olur.”
Bürokratlardan biri atılır: “Ama bizim Hiroşima'mız yok ki!”
Japon uzmanın cevabı tokat gibidir: “Sizin Çanakkale'niz on Hiroşima eder!”
Değerli okurlar. Kurtuluş günlerimizde biryandan şanlı zaferlerimizin coşkusunu yaşarken, bir yandan da alınması gereken dersleri alıp, bu günlerimizi tarihimizle yüzleşme günleri olarak görmeliyiz. Yine bu günlerde yukarıda bahsettiğimiz soruların cevaplarını araştırmalıyız. Güçlü yarınlarımız için, genç nesillerin beyinlerine “milli tarihimizi” nakşetmeliyiz. Yoksa törenleri bir iki süslü laf, birkaç konser ve protokol gereği yerine getirip geçiştirmenin hiçbir faydası olmayacaktır. SAYGILAR…