Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
2 Mart 2011 tarihli Demokrat Gümüşhane Gazetesindeki yazısı
Siteye Ekleyen
Recep Ergin
Tunus ve Mısır’ın ardından Libya’da baş gösteren halk ayaklanması, endişe ile izlenmektedir. Bütün dünya Mısır devlet başkanı için kullandığı “bırakıp gitmeli”manasına gelen sözcükleri sarf etmekten imtina etmektedir. Çünkü Libya’da geleceğin nasıl şekilleneceği, Kaddafinin görevi bırakıp bırakmayacağı konusunda yeterli işaretler bulunmamaktadır. Özellikle 25 000 Türk işçisinin Libya’da çalışıyor olması, Türkiye’nin Libya ile ilgili söylemlerinde azami dikkat ve hassasiyet göstermesine sebep olmaktadır. Bu ülkede bulunan işçilerimize karşı oluşabilecek Libya’nın tepkisi bizi güç durumda bırakabilir endişesi dış politikamızı şekillendirmektedir.
Birleşmiş Milletler tarafından Libya’ya yönelik uygulanacak yaptırımlar konusunda Türkiye hükümetinin tepki göstermiş olması ABD başta olmak üzere bütün dünyayı şaşırttı. Irak’ a yönelik uygulanan Birleşmiş Milletler yaptırımlarının sonuçları bütün dünya için acı bir tecrübe olmasına rağmen, Libya konusunda dünyanın yine çıkarları doğrultusunda hareket edeceğini kestiren Türkiye, yaptığı açıklama ile hem Birleşmiş Milletlerin yaptırımlarının maksadını ortaya koydu hemde Libya halkına güçlü bir destek mesajı yollandı. Bu açıklamada özetle: “Kimse Libya petrolleri üzerinden hesap yapmasın, bu petroller Libya halkına aittir” denilmektedir. Bu açıklama, dünyada özellikle Irak konusunda rahatsızlığı olan ülkeler tarafından desteklenecek ve Libya halkının kendi geleceğini belirlemesi konusunda itici bir kuvvet olacaktır.
Libya için en çok endişe verici konu ise, Kaddafi’den sonra Libya’yı kimin yöneteceğidir! Dokuz Milyonluk ülkede ülke yönetecek kabiliyette kimse yokmuş! Aslında haksız sayılmazlar çünkü dikta rejimlerde halk iki kısma ayrılır. Birincisi diktatör, ikincisi ise onu saraylarda yaşatan ve ihtiyaç duyduğu zaman onu alkışlamayı görev kabul eden halk kitlesi. Halk kitlesinden birisinin haddinemidir ki, Kaddafi dururken kendini ifade etsin; bende bütün dünya insanlarının yapabileceği bir işi yapabilirim desin! Halkın Ortadoğu’da ayaklanma sebebinin temelinde de bu vardır. Türkiye’de her siyasi partide ülkeyi yönetmeye talip en az 5-10 aday çıkar.Bunların dışında sivil toplum örgütleri üniversitelerden de yüzlerce liyakatli aday bulmak mümkündür.Oysaki Libya’da ya Kaddafi yada onun oğullarından birisi olacak!Halk bütün kişisel hak ve özgürlüklerini kullanmış olsaydı,özgür düşünüp,doğruları ve yanlışları yorumlama şansına sahip olsaydı böyle olur muydu? Elbette ki hayır. Öyle olmuş olsaydı 42 yıldır aynı kişi devlet yönetiminde zaten olamazdı.
Bütün bunları olan olayların ışığında yorumlarken, diğer yandan da Orta doğu ülkeleri hakkında uzaktan ahkâm kesmiş olmaktan endişe duyuyorum. Çünkü bizim bilmediğimiz iç dinamikler olabilir;Bizim uzaktan izlediğimiz görüntüler ile yakın plan görüntüleri arasında fark olabilir.Bütün bunlarıda göz ardı etmeden, o bölgenin iklim koşullarından tutun,etnik yapı ve tarihi kültür değerlerinin ışığında bir değerlendirme yapılmasında fayda vardır.Maalesef; makaleler sütunlarla sınırlı ve bizler az sözle çok şeyi anlatmak durumundayız..Yaptığımız veya yapmış olabileceğimiz hatalar işte bu sebeptendir;af ola. Peki hal böyle ise biz neden ahkam kesiyoruz diye sorulacak olursa “ Eğer dünya iyi yönde gelişip değişecekse bir nebze katkımız olsun” istiyoruz.
Trablus’a sıkışan Kaddafi’nin yakın bir gelecekte Halk Komiteleri tarafından yakalanacağı ve yargılnacağı tahminimi söylemeden bitirmeyeyim.”Bu zaten bilinen bir durum” diyenlere ise; hatırlatmak isterim: Kaçacak demedim, Mahkemelerce yargılanacak demedim, “halk komiteleri” dedim. Gerisini bekleyip görelim.
ORTADOĞU ESİNTİLERİ-2
