Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
2 Mart 2011 tarihli Demokrat Gümüşhane Gazetesindeki yazısı
email
mevlut29@mynet.com
Siteye Ekleyen
Recep Ergin
“Tabiat ana, altın, gümüş ve diğerlerini yararsız boz nesneler olarak çok derinlere gömmüş, oysa havayı, suyu ve toprağı, iyi ve gerçekten yararlı olan her şeyi gözler önüne sermiştir.”
Ancak yerin altını da üstünü de aynı merak ve hırsla araştıran insanoğlu, temel gereksinimlerini sağlayan unsurlardan çok "bunlara zarar verme pahasına bile olsa" yerin altındakileri de elde etmek için uğraşmaktan hiç vazgeçmemiştir.
Diğer yandan, hem insanoğlunun önlenemeyen bu hırsı, hem de teknolojinin gelişmesi, endüstride kullanılan hammaddelerin büyük bir kısmının yeraltı kaynaklarından sağlanmasına dolayısıyla da bu sektörün gelişmesine sebep olmuştur. Gelişen bu sektör sayesinde, büyük çevre sorunları da kaçınılmaz bir son olarak karşımıza çıkmıştır.
Gerçektende maden işletmeciliği, diğer endüstri alanlarına göre çevrenin fiziksel ve kimyasal olarak bozulmasına direk etki eder. Doğası gereği alternatif yer seçimi şansı bulunmadığından, çoğu zaman; tarım, orman ve canlı yaşam alanlarını, tarihi ve doğal sit alanlarını bozma, az-çok zarar verme durumu ile karşı karşıya kalınır.
Ülkemizin birçok yerinde olduğu gibi Gümüşhane’mizde de çok çeşitli maden işletmecilikleri mevcuttur ve bu işletmeler çevreyi olumsuz manada çok yönlü olarak etkileyebilmektedir.
Madencilik faaliyetleri sırasında kullanılan makine ve ekipmandan kaynaklanan tahribatlar, dinamit patlatma işleminden kaynaklanan gürültü ve yeraltı sarsıntıları doğal ortamı bozan önemli bir çevre sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Özellikle altın madeni işletmesinin, hava kalitesi üzerinde de önemli etkileri olduğunu biliyoruz. Açık depolama alanları, patlatma, boşaltma, yükleme, kazıma, taşıma, işleme ve öğütme gibi işlemlerden kaynaklanacak toz emisyonları, fosil yakıtlar ve de tabii ki siyanür çevreyi önemli ölçüde tehdit edebilmektedir.
Dahası yeraltı ve yerüstü maden işletme alanlarının bitkiler ve hayvanlar üzerindeki etkileri de büyük önem taşımaktadır. Özellikle altın madeninin işletildiği arazinin görünümü ve karakteri büyük ölçüde değişmekte ve asla eski haline dönüştürülememektedir.
Yağışların etkisiyle olası atık su havuzlarının taşması, yıkılması veya sızmalarıyla oluşan tehlikeler de yeraltı sularının zehirlenmesine dere çay ve barajlardaki balık ve diğer su canlılarının ölümüne neden olabilmektedir.
Ayrıca, doğal ortamın bozulmasıyla, tür çeşitliliğinde meydana gelecek azalmada mevcut bitkilerinde verimsizleşmesine sebep olacağından, zincirleme olarak bitkilerle beslenen türlere de zarar verecektir.
Sonuçta, bu işi yapan maden şirketleri, madencilikten elde edilecek ekonomik faydanın yanında, doğuracağı çevre sorunlarının giderilmesini de bir bütün olarak değerlendirmelidir. Şimdiki kuşakların ihtiyaçları karşılanırken, gelecek kuşaklara büyük maliyetler bırakılmamalıdır.
Gerçekten hiçbir şey insan ve çevre korumasından daha önemli değildir. Yazımı Bertrand Russell’ın şu ilginç tespitiyle bitiriyorum. “Altın Güney Afrika'da yerin altından yoğun çalışmalarla çıkarılarak, hırsızlığa ve soyguna karşı geniş güvenlik önlemleri altında taşınıp, Newyork ve Londra'da yine yerin altında çelik kasalara gömülmektedir. Hiç çıkarılmasaydı ne değişirdi?”SAYGILAR…
MADENLERİMİZ VE ÇEVRE SORUNLARI
