Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
15 Nisan 2006 tarihli Gümüşkoza Gazetesindeki yazısı
E-Mail
erzurum25.iha@mynet.com
Siteye Ekleyen
AdamGibi
Günümüzde, doğaya onunla savaşılacak, yenilgiye uğratılacak ve ekonomik gelir elde edilecek bir nesne olarak bakılmaktadır. Doğayla savaşmak, insanın kendi kendisi ile savaşmak anlamına geldiğini her nedense anlamakta güçlük çekiyoruz. Kesilen bir ağacın, yok edilen bir fidanın; akciğerlerimizden bir parça alıp götürdüğünü, ancak akciğerlerimiz işlevselliğini yitirdiğinde anlıyoruz ama o zaman da iş işten geçmiş oluyor. TEMA Vakfının yapmış olduğu bir araştırmaya göre ülkemizde akarsularla birlikte alandan taşınan toprak, ABD'nin 7, Avrupa'nın 17 ve Afrika'nın 22 katı daha fazla düzey olup, Fırat Nehri, yılda 108 milyon ton, Yeşilırmak 55 milyon ton toprak taşımakta. Her yıl Keban barajı'na 32 milyon, Karakaya Barajı'na 31 milyon ton toprak birikmekte. Erozyonla yılda 90 milyon ton bitki besin maddesi toprakla birlikte yitirilmekte. Her yıl tarım alanlarından 500 milyon ton, tüm ülke yüzeyinden 1,4 milyar ton verimli üst toprak, erozyonla kaybedilmektedir. Kaybedilen bu topraklar, 25 cm kalınlığında, yaklaşık 400 bin hektar genişliğinde bir araziye eşdeğermiş. Bu araştırmaya baktığımızda nasıl bir tehlike ile karşı karşıya olduğumuz tüm açıklığı ile gözlerimiz önüne serilmektedir. Gelinen tehlikeyi anlamada geç kalan Türkiye, bu tehlikeyi, çıplak kayalarla karşı karşıya kaldığında kavrayabildi. Durum böyle olunca erozyonu önleyebilmek için başlatılan ağaçlandırma çalışmalarında sağlanan başarı da yarı yarıya düşmek zorunda kaldı. Bir gerçek gibi karşımızda duran kayalıklarda ağaç yetiştirme olanağımız kalmadı. Ancak geç kalınmış olsa da başlatılan ağaçlandırma çalışmaları kaybolan toprağımızı geri getirmeyecek ama hiç değilse kalanı korumak bizler için bir umut olacaktır. Gümüşhane’yi erozyondan soyutlamak asla mümkün değil. Erozyonu önlemek amacıyla Gümüşhane Valiliği Özel İdare Sekreterliğinden aktarılan kaynakla Çevre ve Orman Müdürlüğümüzce sürdürülen ağaçlandırma çalışmalarını takdirle karşılıyoruz. Yılda bir milyona yakın dikilen fidanlar elimizde kalan toprağı kısmen korumuş olacaktır. Ancak, yıllardır yaptığımız çağrılara rağmen Kuşakkaya’nın ağaçlandırılmamasını ise bir eksiklik ve ihmal olarak görmekteyiz. Her geçen yıl yağan yağmurla akıp gitmekte olan toprak Kuşakkaya’nın yapısında var olan kayalıkları tüm çıplaklığı ile gözlerimiz önüne sermektedir. Mera kapsamında olduğu ifade edilen Kuşakkaya’nın mera özelliğinin olup olmadığı da ayrı bir tartışma konusudur. Bu yıl ilkbahar ve sonbahar aylarında Gümüşhane genelinde dikilecek olan 800 bin adet çam, akasya fidanları yeterli midir? Elbette hayır. Ancak, bu çalışmaların gelecek yıllarda da sürdürülecek olması ilimiz adına sevindiricidir. Atalarımızdan emanet aldığımız bu doğaya ihanetlik etmemek, onu çok iyi korumamız gerek. Zira bu emaneti çocuklarımıza sağlıklı bir şekilde teslim etme zorunluluğumuz vardır. Yılda dikeceğimiz 10 fidan bizim olmasa da çocuklarımızın geleceğini garanti altına alacaktır.