Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
13 Mart 2007 tarihli Kuşakkaya Gazetesindeki yazısı
Mail
kusakkayagazetesi@yahoo.com
Siteye Ekleyen
AdamGibi
Asgari Ücretle çalışan insanların eline yaklaşık 400 YTL geçiyor. Her üç sandıktan (Emekli Sandığı, SSK, Bağ-Kur) emekli olanların aylıkları da asgari ücret kadar, belki biraz üstünde.
Çalışan memur ve işçilerin aylıkları da 500 ile 1500 arasında değişiyor. 1.500,00 YTL ve biraz üzerinde alanların sayısı azınlıkta.
Demek ki, asgari ücretten maaş alanlar, bu orandaki emekliler yoksulluk sınırının altında,
Her yıl kapanan işyerlerinin sayısını gazeteler açıklıyor. Hiç de azımsanacak sayı değil.
Gümüşhane Merkez İlçe, herkesin; göz önünde bulunanların hemen çoğunu tanıdığa bir il merkezi.
En çok kahvehane var. Sayısı 80e yakın. Bu durum işsizliğin de bir belirtisi.
Kahveciler çektikleri sıkıntıya bedel bir gelir elde edemediklerinde yakınıyor.
Ana cadde üzerindeki esnafların çoğu, mahalle bakkalı durumuna düştü.
Giyim kuşam üzerine ticaret yapanlar, beyaz eşya, mobilyacılar, terziler, ayakkabı tamircileri ve satıcıları, berberler durumlarından yakınıyorlar.
Sebzeciler, plak ve kasetçiler, kırtasiyecileri ve diğer esnaf-tüccar da dar-naçar geçinebildiklerini söylüyorlar.
Hatta, açıkça söylememiş olmalarına karşın, pek çok esnafın, işyerini kapatmakla, kapatmamak arasında bocalayıp durdukları, kimilerinin de ayak sürüttükleri, belki ileride düzelir hayaliyle borçlanmaya devam ettikleri gözleniyor.
Siyaset adamlarına bakarsanız enflasyon tek rakamlarda. Kalkınma hızı Yüzde altılarda, yedilerde. Fert başına düşen milli gelir 5 bin doların üstüne çıktı.
İyi güzel de, emekliler, küçük esnaflar, küçük memurlar, tamirciler doğruyu söylemiyor mu? Durumları çok iyi de farkında mı değiller? Eğer, gerçekten kalkınıyorsak, niye büyük çoğunluğun gelirleri yoksulluk sınırının altında? İşsizlerin sayısı niye artıyor?
Eğer gerçekten kalkınıyorsak, iç ve dış borçlarımızın miktarı niye artıyor?
İç borç miktarımız 257 milyar YTL. Dış borç miktarımız 95 milyar YTL. Toplamı 352 milyar YTL eder (Basından) Dolara çevirdiğimiz zaman da her ikisinin toplamı 247 Milyar dolar ediyor.
Milliyet Gazetesi yazarlarından Güngör Uras'a göre halkın verdiği vergilerin yüzde otuz dördü faiz için kullanılıyor. (53 milyar YTL)
Her açıdan dışa bağımlı bir konuma gelmişiz.
Petrol yönünden, doğalgaz yönünden büyük ölçüde dışa bağımlıyız.
Borç para almayı, alabilmeyi bile övünç meselesi sayıyoruz. Durumu iyi olan Devletlere (uluslar arası kuruluşlar) borç para verirler miymiş.
Osmanlı İmparatorluğunu batıran sebeplerden biri de borçlanmak değil miydi?
Gerek Avrupa Birliğinde, gerek NATO da, gerekse Birleşmiş Milletlerde bir etkinliğimizin olduğunu söylemek mümkün mü?
Düne kadar bizim verdiğimiz pasaportlarda seyahat edebilen Irak'ın bugünkü liderleri bile bize dişlerini gösterecek duruma geldiler.
Kıbrıs'ta "Çözümsüzlük çözüm değildir" diyenler, göreve geldikleri dört buçuk yıl içinde bir arpa boyu yol alamadılar. Başarabildikleri tek şey Kanı, canı pahasına Kıbrıslı Türkleri ayakta tutmaya çalışan gerçek Devlet adamı Rauf Denktaş'ı uzaklaştırmak oldu.
İşgal altındaki Iraklılar bile petrol yataklarının işletilmesini yüzde otuz beşlik bir payla ABD ve İngiltere'nin petrol şirketlerine verirken, biz Ülkemizdeki petrol yataklarının işletilmesi için (O da yabancılara) yüzde birlik bir orana bile razı olduk.
GALİBA BİZ ÇOK İYİYİZDE HABERİMİZ YOK(!)
