Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->Zülfikar Yapar KALELİ->KUTLU DOĞUM VE MEVLİT KANDİLİ [ Arama ]

KUTLU DOĞUM VE MEVLİT KANDİLİ
Başlık KUTLU DOĞUM VE MEVLİT KANDİLİ
Açıklama -
Siteye Ekleyen AdamGibi
        Hayatın gayesi, yaratılışın mânâsı silinmiş, yok olmuştu. Her şey mânâsız başıboşluk ve hüzün örtülerine bürünmüştü. Ruhlar bir şey bekliyor, bir nurun zulmet perdesini yırtmasını içten içe hissediyordu.

        O vahşet devrinde kâinat ufkundan bir güneş doğdu. Bu güneş âhir zaman Peygamberi Hz. Muhammet idi. Tarihin seyrini, hayatın akışını değiştiren bu eşsiz olay, dünyayı yerinden sarsan değişimlerin en büyüğü idi.

        İşte insanlığın akıl ve kalbinde düğümlenen 'Necisin, nereden geliyorsun, nereye gidiyorsun? ' sorularını, düğümlerini çözüp kâinatın Sahibini ilân ve ispat edecek bir zatın teşrifi sadece insanların ruh ve kalbinde değil, diğer varlıklarda, hattâ cansız eşyada bile yansımasını bulacaktı. Doğudan batıya bütün âlemin nurlara büründüğü, İlâhi değişimin tecelli ettiği o gece neler oldu neler?

        Yahudi ileri gelenleri ve âlimleri kitaplarında daha önce rastladıkları işaret ve müjdelerin açığa çıktığını gördüler. Kimsenin haberi olmadan en önce onlar bu müjdeyi verdiler. O gece Yahudi âlimleri semâya bakıp "Bu yıldızın doğduğu gece Ahmet doğmuştur" dediler.

        Bîr Yahudi İleri geleni Mekke'de Peygamberimizin doğduğu gece, içlerinde Hişam ve Velid bin Muğire, Utbe bin Rabia gibi Kureyş ileri gelenlerinin bulunduğu bir toplantıda;

        "Bu gece sizlerden birinin çocuğu oldu mu?"' diye sordu. "Bilmiyoruz" diye cevap verdiler.

        Yahudi: "Vallahi sizin bu ihmalinizden iğreniyorum! Bakın, ey Kureyş topluluğu, size ne söylüyorum, iyi dinleyin. Bu gece, bu ümmetin en son peygamberi Ahmet doğdu. Eğer yanlışım varsa, Filistin'in kutsiyetini inkâr etmiş olayım. Evet, onun iki küreği arasında kırmızımtırak, üzerinde tüyler bulunan bir ben var" dedi.

        Toplantıda bulunanlar Yahudi'nin sözünden hayrete düştüler ve dağıldılar. Her birisi evlerine döndüğünde bu durumu ev halkına anlattılar. "Bu gece Abdülmuttalip'in oğlu Abdullah'ın bir oğlu doğdu. Adını Muhammet koydular" haberini aldılar.

        Ertesi gün Yahudi'ye vardılar: "Bahsettiğin çocuğun bizim aramızda dünyaya geldiğini duydun mu?" dediler.
Yahudi: "Onun doğumu benim size haber verdiğimden önce midir, sonra mıdır?"' dedi.

        Onlar: "Öncedir ve ismi Ahmet'tir" dediler. Yahudi, "Beni ona götürün" dedi.Yahudi ile beraber kalkıp Hz. Âmine'nin evine gittiler, içeri girdiler.

        Peygamberimizi Yahudi'nin yanına çıkardılar. Yahudi Peygamberimizin sırtındaki beni görünce, üzerine baygınlık geldi, fenalaştı. Kendine gelip ayıldığı sırada,"Ne oldu sana, yazıklar olsun" dediler.

        Yahudi, "Artık İsrail oğullarından peygamberlik gitti. Ellerinden kitap da gitti. Artık Yahudi âlimlerinin kıymet ve itibarları da kalmadı. Araplar peygamberleriyle kurtuluşa ereceklerdir."

        "Ey Kureyş topluluğu, ferahladınız mı? Vallahi size, doğudan batıya kadar ulaşacak bir güç, kuvvet ve bir üstünlük verilecektir" dedi.

        Kâinatın Efendisini dünyaya getiren bahtiyar annenin henüz dünyaya gelmeden görüp gördükleri çok manalıydı..

        Peygamber Efendimize hamileyken rüyasında, "Sen, insanların en hayırlısına ve bu ümmetin efendisine hamile oldun. Onu dünyaya getirdiğin zaman her hasetçinin şerrinden koruması için bir ve tek olana sığınırım de, sonra ona Ahmet yahut Muhammet ismini ver."

        Yine kendisinden çıkan bir nurun aydınlığında bütün doğuyu ve batıyı, Şam ve Basra saray ve çarşılarını, hattâ Basra'daki develerin uzanan boyunlarını gördüğünü Abdülmüttalip'e anlatmıştı. Aynı gece Hz. Âmine'nin yanında bulunan Osman ibn Âs'ın annesinin gördükleri de şöyle: "O gece evin içi nurla doldu, yıldızların sanki üzerimize dökülecekmiş gibi sarktıklarını gördük."

        Evet bu ulvî anı dile getiren Mevlidin yazarı Süleyman Çelebi bütün bu hakikatleri şu beytiyle şiirleştirmiştir:

        "Hem Muhammet gelmesi oldu yakın
        Çok alâmetler belerdi gelmedin"

        Rabiülevvel ayının 12. Pazartesi gecesi, yapılan hesaplamalara göre, Miladi takvime göre 20 Nisan'a denk gelen gece idi.

        Dünyayı şereflendiren iki Cihan Sevgilisi'nin üzerini o günün bir âdeti olarak bir çanakla kapattılar.

        Araplara göre o zaman, gece doğan çocuğun üzerine bir çanak koymak ve gündüz olmadan ona bakmamak âdetti. Fakat bir de baktılar ki. Peygamber Efendimizin üzerine konulan çanak yarılarak ikiye ayrılmış, Efendimiz gözlerini gökyüzüne dikmiş, başparmağını emiyordu.

        Evet, bu işaret her türlü küfrün, zulmün, şirkin ve her türlü bâtıl inanç ve âdetlerin parçalanıp yok olması, imanın, nurun ve hidâyetin kâinatı aydınlatması için gönderilmiş bir Peygamber idi.

        Aynı gece Kabe'de tapılmakta olan cansız putların çoğunun baş aşağı devrildiği görüldü.

        Aynı gece Kisra sarayının beşik gibi sallanıp on dört balkonunun parçalanıp yerlere düştüğü öğrenildi.

        Sava'da mukaddes tanınan gölün suyunun çekilip gittiği görüldü.

        Bin senedir yakılan ve söndürülmeyen Mecusi ateşinin sönüverdiği müşahede edildi.

        Bütün bunlar işaret ve alamettir ki, yeni dünyaya gelen zat ateşe tapmayı, puta tapmayı kaldırıp, Fars saltanatını parçalayarak Allah'ın izni olmadan kutsal tanınan şeylerin kutsallığını ortadan kaldıracaktır.

        İşte bu geceye Veladet-i Nebi gecesi diyor ve onun bütün kalbimizle, ruhumuzla her sene yeniden yâd edip kutluyoruz. Bütün kâinatla bu geceyi karşılayarak onun âleme teşrifine dualar ediyoruz.

        Getirdiği ebedi nura, açtığı saadet caddesine ve sünnete yeniden sımsıkı sarılmak ve Mevlit Kandilini vesile ederek ona yeniden teslimiyetimizi ve bağlılığımızı tazelemek ne yüce bir şeref ve ne büyük bir saadettir.
Oyu Puanı: 30 - Ortalama: 5

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 15 (0 Kayıtlı Üye 15 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 1.21022 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu