Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
05 Temmuz 2007 tarihli Kuşakkaya Gazetesindeki yazısı
Mail
kusakkayagazetesi@yahoo.com
Siteye Ekleyen
AdamGibi
Bu dönem, milletvekili seçimlerinin heyecansız geçtiğini önceki yazılarımızda dile getirmiştim.
Birkaç gün önce siyasi partiler caddelere amblemlerini astılar. Seçimlerin yapılacağını caddelere asılan bu amblemlerden anımsayabilirsiniz. Önceki yıllarda asılı amblemlerden gök yüzü görünmüyordu. Şimdi çok seyrek. Herhalde israftan kaçınıyorlar.
İlçelerimizden gelenlere sordum, bugüne kadar ilçelerde böyle bir hareketlilik de yokmuş.
Demek ki, Türk halkı seçim heyecanı ile sarsılmıyor artık. Bu güzel bir gelişme. Herkes işine bakıyor. Kim hangi partiye verecekse, verecek.
Seçimler heyecansız geçiyor derken, oy kullanmanın bir vatandaşlık görevi olduğunu ikinci plana atmak istemiyorum. Herkes oyunu kullanmalı. Milli iradenin Türkiye Büyük Millet Meclisine noksansız yansıması gerekir. Bunun için de herkes sandık başına gitmelidir.
Yazının başlığındaki "Herkes Kazanıyor" ifadesini seçimlerle ilgili olarak kullandım.
İlimizde seçime giren partilerin hepsi kazanacaklarını söylüyor. Böyle söylemelerini elbette doğan karşılıyoruz. "Kaybedeceğiz" diyerek seçime girilmez, kazanmak için girilir.
Ama, akla bir soru geliyor : herkes kazanacaksa kim kaybedecek ?
Anketler düzenleniyor, kentlerde esnaflar geziliyor, köylere gidiliyor. Bu gezilerden amaç, seçmenleri yönlendirmekten çok "Biz de geldik, biz de varız" anlamındadır.
Bilinç düzeyinin yüksek olduğu toplumlarda gezilere bile gerek kalmayacak. Vatandaşlar zaten siyasi partilere ayrılmış olacak, adaylarını da basın yoluyla (Gazeteler, televizyonlar) tanıyacak, tartışmaları izleyecek ve kararını (önceden vermemişse-kararsızsa) ona göre verecek.
Anket yapanların, kentleri, köyleri gezenlerin, seçmenlerle konuşanların bir yanılgısı da dinlediklerini gerçek kabul etmesi.. Dinledikleri gerçek değil mi ?
Politikayı (Siyaseti demiyorum, politikanın bir anlamı da siyaset ama, ikinci anlamı da : Bir amaca ulaşmak için, düşündüğünden başka türlü konuşup davranarak işini yürütmedir) evet, politikayı yalnızca siyaset adamları yapacak değil biraz da vatandaşlar yapıyor. Nasıl yapıyor ? Gerçek düşüncelerini kendine saklıyor. Kimseyi kırmak istemiyor. Herkese mavi boncuk dağıtıyor. Böyle mi olmalı ? Elbette hayır, Mevlana'nın söylemiyle : "Ya olduğu gibi görünmeli, ya göründüğü gibi olmalı" Ne yaparsınız ki, bizim toplumumuzda göründüğü gibi olan insanların sayısı az.
Siyaset adamları da gördüklerinin, dinlediklerinin sözlerine dayanarak "KAZANACAĞIZ" diyor.
Kaybedecek olanlar belli. Kazanacak olana çalışıyorlar çünkü. CHP. MHP'yi niçin destekliyor? Bu millet bu kadar saf mı? CHP hangi yüzle bu milletten oy istiyor, onu da anlamış değilim. Diğeri ise alın bu ipi, beni asın diyor sanki. Kazdığı kuyuya dütüğünü bile görmekten aciz. Saygılarımla...
Seçimleri kaybedecek olan taraf ya da taraflar belli. Geçmiş dönemlerde aynı şartlarda Cumhurbaşkanı seçimleri normalen yapıldığı halde bugün anormal bir durum varmış gibi Cumhurbaşkanını seçtirmeyenler ve CHP'yi Anayasa Mahkemesine taşıyanlar kaybedecek. Ayrıca Cumhuriyet elden gidiyor teraneleriyle Cumhuriyet Mitingi adı altında Cumhuriyet Halk Partisi Mitingi düzenleyenler kaybedecek. Milliyetçiliği kimseye bırakmam deyip, Milliyetsizliğin ve Zilliyetin en büyük örneğini verenler kaybedecek.