Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
TERÖR KONUSUNDA HİÇBİRİMİZ SURUMLULUKTAN KAÇMAMALIYIZ
Başlık
TERÖR KONUSUNDA HİÇBİRİMİZ SURUMLULUKTAN KAÇMAMALIYIZ
Açıklama
29 Temmuz 2005 tarihli Kuşakkaya Gazetesindeki yazısı
Mail
kusakkayagazetesi@yahoo.com
Siteye Ekleyen
AdamGibi
Birkaç gün önce, saat 21.30-22.00 sıralarında (biri Polis Otosu, diğeri de sivil olmak üzere) iki araca ateş açıldı. Bir polis memuru, bir de sivil yaralandı.Yaralılar tedavi altında. Olay, henüz tüm çıplaklığıyla aydınlanmadı. Ateş açan örgüt PKK mıdır, başka kamplara bağlı terör örgütü müdür, kuşkusuz aydınlanacaktır. Hiç kimse, kişisel sorumluluklarını unutup, bazı görevleri başkalarının üstüne yıkarak kenara çekilmemelidir. Evet, dış güvenlik ordunun, iç güvenlik kırsal kesimlerde jandarmanın, kentlerde polisin sorumluluğundadır. Ya bizler vatandaş olarak seyirci mi kalacağız? Elbette hayır. Vergiyi toplamak maliyenin işi ise, zamanında ödemek de bizim sorumluluğumuzdur. Asker alma, ASAL Daire Başkanlığının görevi ise, askerlik çağına gelince askere gitmek de bizim yükümlülüğümüzdür. Caddeleri, sokakları temizlemek Belediyenin işidir ama, temiz tutmak, kirletmemek de bize yakışan görevdir. Ülke güvenliğini yalnız askere, yalnız jandarmaya, yalnız polise havale edip olaylara seyirci kalmak, ülke güvenliğini de, kendi güvenliğimizi de tehlikeye atmak demektir. “Bana deymiyen yılan, bin yaşasın” masalıyla bireyleri ve bireylerin oluşturduğu kitleleri uyutmaya, sorumluluk dışına atmaya çalışmışlar. Sana deymiyen yılan, önlem almazsan, bir gün sana da, başkalarına da değecektir. Gümüşhane ve bağlı köylerde, mahallelerde birbirini tanımayan kimse yoktur. İlçe merkezlerinde de il merkezinde de herkesi isim isim tanımasak da, göz aşinalığımız vardır. İster işçi kılığında, ister satıcı kılığında, ister dilenci kılığında, isterse bir başka görüntü içinde olsun, davranışlarından kuşku duyduğumuz herkesi güvenlik güçlerine ihbar etmek durumundayız. Bu alandaki ihbar, vatanseverliktir, milletseverliktir, boynumuza yüklenmiş vicdani bir sorumluluktur. Bu görevi yerine getirirken, dikkatli, mantıklı, ölçülü olmak durumundayız. Dün Kuşburnu Şenlikleri başladı. Teröristlerin amacı belki de şantajdı, şenliği önlemekti, korku salmaktı. Hedef saptırmaktı. Ancak, alınan önlemlerle şenlik sürüyor. Araçların taranmasından birgün sonra iki yabancının bir vatandaşımız tarafından tartaklandığını duydum. Bu doğru değil. Tartaklayan vatandaşımızın hassasiyetine bir diyeceğimiz yok da, tartaklamak bizim sorumluluğumuzda değil. Gerçekten kuşkulanıyorsak, polise, jandarmaya, (durumuna, pozisyonuna göre) bildiririz, hepsi o kadar. İlimizin, ilçelerimizin ve köylerimizin yapısı, devlete bakış açısı, (hangi örgüte ait olursa olsun) teröristin, teröristlerin barınmasına elverişli değildir. Buna karşın, teröristler kent merkezine kadar inebiliyorsa, işin içinde ya sorumsuzluk var, ya hiyanet var. Bu konuda çok titiz olmak zorundayız. Çekindiğimiz korku ise, bu yüzden çekiniyor ya da “neme lazım” diyorsak, o korku ve nemelazımcılık bizi tehlikeye düşmekten kurtaramaz. Bir devlet adamımızın dediği gibi: “Eşkiyanın bu gece ne yapacağı bilinmez.” Asıl görev jandarmamızın, polisimizin, askerimizindir ama, kimin, nerede, ne zaman, ne yapacağını hiç kimse her zaman kestiremez.
TERÖR KONUSUNDA HİÇBİRİMİZ SURUMLULUKTAN KAÇMAMALIYIZ
