Yazdırdığınız Makale: Erzurum Kongresi'ne Katılan Gümüşhane Mebusu ZEKİ BEY'İN ANILARI (1).


Erzurum Kongresi'ne Katılan Gümüşhane Mebusu ZEKİ BEY'İN ANILARI (1)

 
Zeki Bey’in  (Kadirbey-zâde) Hayatı

   Zeki Bey, 1884 yılında Gümüşhane’de doğmuştur. (1) Kadirbey-zâde ailesinden İbrahim Lütfü Paşa’nın oğludur. Yavuz Sultan Selim Han zamanında, Amasya’da bir uç beyi olan Kadir Bey Gümüşhane Kalesi’nin fethine memur edilmiş ve fetihten sonra buraya yerleştirilmiştir.(Ulu ataları Gaye Paşa’dır.)
    Zeki Bey, Gümüşhane’de Rüştiye mektebini, İstanbul’da da Galatasaray Sultanisi’ni bitirdikten sonra, o zaman Gazze’de mutasarrıf olarak görev yapan babasının yanına gitmiştir. Babasının yanında bir yıl kaldıktan sonra Yedek Subay olarak askerliğini yapmış ve tekrar Gümüşhane’ye dönmüştür. Gümüşhane’ye geldikten sonra  ticaretle uğraşmış, kendi arazileriyle ilgilenmiştir.
    1916 yılında Gümüşhane’nin Ruslar tarafından işgal edilmesiyle Sivas’a gitmiş, kurtuluştan sonra ise tekrar Gümüşhane’ye dönmüştür. (2)  Zeki Bey, Gümüşhane’de Trabzon Mühafaza-i Hukuk-i Milliye Cemiyeti (T.M.H.M.C) Şubesi’nin açılmasına öncülük etmiş ve çalışmalarını desteklemiştir. Erzurum Kongresi’ne Gümüşhane temsilcisi olarak katılmıştır. Zeki Bey, I. ve II. Meclis’te  yer almış(3), ayrıca  Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası içerisinde de bulunmuştur. (4) Daha sonra ise İstanbul’a yerleşmiş  ve  uzun süre ticaretle uğraşmıştır.
    7 Temmuz 1952 yılında vefat eden Zeki Bey,  Edirnekapısı Şehitliği’ne defnedilmiştir.(5)

    Erzurum Kongresi’ne Gidiş...

    Bazı arkadaşlarla otelde otururken kulübün odacısı gelerek Hacı Ahmet Efendi tarafından bir pusula getirdi, pusulayı açtım. Hayret ettim. “ Daha bizim telgraf ya gitti, ya gitmedi, bu nasıl olur “ dedim. Telgrafhaneye uğrayarak baş memurdan sordum. “Evet dedi, biz Erzurum’a telgrafı çektiğimiz sırada oradaki arkadaşlar, burada dahi bugün içtima yapılarak Trabzon Vilayeti’ne ve kongreye karşı bir telgraf vardır,  onu yazdıracağız diyerek telgrafı yazdırdılar.”
    Dört gün mürurundan kongre tekrar küşad edilerek vilayet halkının kaza mümessillerinden madâ Belediye, Ticaret Odaları ve tanınmış birçok yüksek şahısların dahi kongreye müracaatla vatanın her bir karış toprağını kanlarıyla sulamaya ve bu hususta emvali menkule ve gayrı menkulenin de ortaya konulmasına herhangi bir tecavüze karşı tek canlı kalacak Türkün bile çarpışıp ölmeye misak ettikleri mealinde telgraflar göz yaşlarıyla okundu ve büyük kararlar verildi. 10 Temmuz tarihinde Erzurum’da açılacak kongreye iştirak etmek için her kaza tam selahiyetle intihap edeceği murahhasların Erzurum\'da bulundurması rica olunarak kongre kapatıldı.
    3 Temmuz 335 (1919) tarihinde Trabzon’dan aldığım bir telgrafta Trabzon ve sahil mülhakat murahhaslarından bazılarının, İzzet ve Servet beyler de dahil  olduğu halde, Gümüşhane tarikiyle Erzurum’a bugün hareket ettiklerini ve Rize murahhaslarının da Of- Sürmene tarikiyle Bayburt’ta birleşileceğini bildiriyordu.
    5 Temmuz tarihinde alaturka saat 10 civarında merkez livaya muvasalat ettiler. Ertesi günü, akşam üzeri Bayburt’a varmak üzere, alessabah bir kafile halinde atlar ve arabalarla yola çıkıldı. Servet ve İzzet beylerle ben bir arabada idim. Üç gün sonra Karabıyık Hanları’na muvasalatımızda orada bir yüzbaşı bizi karşıladı.
     Saat 8 civarında Çermik ve Ilıca namlarıyla yad olunan nahiye merkezine muvasalat olundu. Erzurum eşrafıyla, Belediye Reisi  Zakir  Bey, askeri kıtaat kumandanları ve Ilıca Nahiyesi ileri gelenleri pek büyük bir cemmigafir halinde bizleri istikbal ederek evvelce ihzar edilen çadırlara götürüp buzlu ayran, envai türlü şerbet, dondurma, sigara, kahve ikram ederek akşam da muazzam bir ziyafet çektiler. Ertesi  günü kahvaltıyı müteakip 3 saatlik mesafede  Palandöken ve Heybe Dağları eteklerinde kurulu Erzurum’a doğru, Erzurum’dan gelen arabaların da iştirakiyle, her arabada iki murahhas ve yanlarında birer mihmandar olarak gidiyoruz. Gars namında küçük bir köyde halk yolumuzu kesti. Bizim için bir  kurban kestiler. Ağaçların altında hazırlanmış kalın büyük şilteler üzerine kilimler ve halılar sererek hazırladıkları buzlu ayranları ikram ettiler. Üç çeyrek kadar istirahattan sonra yine Erzurum’a müteveccihen hareket ettik.
    Yolda Belediye Reisi’nden Mustafa Kemal Paşa ile Rauf Bey’in bir haftadan beri Erzurum’da olduklarını öğrendim. Mustafa Kemal Paşa’nın askerlikten istifa ederek bir ferdi vahid gibi memleketin müdafaası için çalışacağını bir beyanname ile neşrettiğini de haber verdi. İstanbul kapısında büyük bir halk kalabalığı ve bir alay asker tarafından karşılandık. Arabalardan indik. Rauf Bey’le bir paşanın bize doğru ilerlediklerini gördük. Belediye Reisi Zakir Bey’in aracılığıyla  Mustafa Kemal Paşa ile ilk defa görüşmüş oldum. Mustafa Kemal  Paşa  beyanı hoş amedi ederek ufak bir nutuk verdi. Buna Servet Bey mukabele etti.
    Bizleri Hacı Dede Ağa namıyla eskiden belediye reisliği etmiş bir zatın konağında misafir ettiler. Belediye Reisi Zakir ve Kaymakam Küçük Kazım Bey ile bazı belediye azaları bizleri odalarımıza yerleştirdiler. Servet, İzzet beylerle bana bir oda verdiler. Müstahkem Mevki Kumandanı Dadaş Rüştü Bey ( Erzurumlu  9. Tümen Kumandanı Rüştü Paşa olup sonradan İzmir Suikastı ile ilgili olduğu gerekçesiyle asılmıştır.), Kâzım Karabekir Paşa’nın yaveri ile gelerek Paşa’nın hastalığı sebebiyle karşılamaya gelemediğini bildirdiler.               Devamı var…