Yazdırdığınız Makale: İYİ BİR KARNE NASIL OLMALIDIR?.


İYİ BİR KARNE NASIL OLMALIDIR?

 
Okullar kapanıyor. Milyonlarca öğrenci ve ailesi için heyecan ve stres kaynağı olan karneler, 12 Haziran 2009 Cuma günü veriliyor. Çocuklarımız ve gençlerimiz için Eylül ayının yirmi sekizine kadar sürecek uzun yaz tatil başlıyor artık.

Çocukların karne notları kötüyse, Anne, baba ve çocuklar açısından karşılaşılacak en kritik sıkıntı "Neden zayıf getirdin?" sorgulaması olacak. Gerçektende o gün, karneye yansıyan öğrenme düzeyinde ki başarısızlık, sevgi yetersizliği, olumsuz şartlar ve hatalı tutumlara dönüşecek.

Okul başarısı tabiî ki önemli, ama bunu takıntı haline dönüştürmek çocuğa büyük zarar verecektir. Çünkü çocuk başarılıysa, sevildiğini düşünecek, başarısızsa da kendini değersiz hissetmeye başlayacaktır. Yani anne ve babasının koşulsuz sevgisini hissetmeyecektir. Her an her yerde hep okul başarısını gündeme getirmek de büyük hatadır. Dolayısıyla \'Okulda başarısızsa, hayatta da başarısızdır\' etiketini çocuğa yapıştırmak, başarısızlığı kabullenen mutsuz bireyler meydana getirecektir.

Karne aslında çocuğun başarısından ziyade derslerindeki bazı eksikliklerinin olduğunu göstermek için öğrenciye ve veliye verilen bir uyarı belgesidir. Çocuğun, ilgi, yetenek, zekâ ve hayat okulundaki başarısının bir göstergesi değildir.

Dolayısıyla, çocuğun başarı ya da başarısızlığından söz edilirken, zekâ, kişilik özellikleri, bireysel farklılıklar, öğretim sistemi,  anne-baba ve öğretmen tutumları ve çevresel etkenler de hesap edilmelidir.

Başarının göstergesi her zaman iyi bir karneyle de ölçülmemelidir. Öğrencinin sorumluluk sahibi olması, azimli olması, saygılı sevilen birisi olması, güvenilir olması, dürüst olması da çocuk açısından değerlendirilmesi gereken önemli unsurlar olmalıdır. Anne ve babalar, karnenin sağ tarafında bulunan davranış özellikleri ile ilgili bölümü pek dikkate almamaları, aynı şekilde pek çok öğretmenin de bu bölümü standart bir şekilde doldurmaları başarı değerlendirmesinde düşülen yanlışı açıkça gösterir.  

Anne babalar, çocuklarının karne korkusunu yenmelerini sağlamak, istenmeyen bazı davranışların oluşmasını önlemek için,  çocuklarına karne zamanı, şu şekilde yaklaşmaları uygun olacaktır.  

Çocuğunuzun karnesiyle ilgili duygularınızı, onun  kişiliğini incitmeden açık şekilde anlatmalısınız.    

Çocuğunuzu kesinlikle suçlayıp yargılamamalısınız.  Ona "aptal tavuk, tembel..." gibi isim ve lakaplar takmamalısınız. "Seni tamircinin yanına işçi olarak göndereceğim, okuldan alacağım." gibi tehditler savurmamalısınız.    

Çocuğunuzu arkadaşlarıyla, kardeşleriyle, komşularla kıyaslamamalısınız. Unutmayın, o herkesten farklı olan ve sadece kendine benzeyen bir bireydir.

Anne babanın en büyük sorumluluğu hayatı seven, insanları seven, sorumluluk almayı seven, başarının peşinde koşan bir birey yetiştirmektir. Bu da onu sevdiğini hem sözle hem de davranışla göstermekle, ona güvenmekle, onunla sağlıklı iletişim kurmakla, onun kapasitesini kabul edip zorlamamakla olur. Onu o olduğu için sevmekle, onu o olduğunu kabul etmekle olur. O sizlerin zihninizde oluşturduğunuz kişi değildir. O bir bireydir o kendisidir. Ayrıca aileler şunu asla unutmamalı ki  zayıf karne zayıf ana babalığın da bir göstergesidir. Saygı ve sevgiler…