Yazdırdığınız Makale: HAZAN ve HÜZÜN.


HAZAN ve HÜZÜN

 

      Yeşil kırmızıya, kırmızı sarıya bırakır yerini her gün. Veda eder yapraklarına  ağaçlar bu mevsim. Doğanın hırkası sarıdır artık, turuncudur kahverengidir.
      Sonbahar  hazin bir sonun  çağrısı mı yoksa yeni  doğuşların başlama zamanımıdır?  Her ikisi de bence. Renklerin  armonisi yaşanan bu  anlarda ; bazılarımızı  hüzün kaplasa da,  bazılarımıza  dayanılmaz  bir haz  verir bu görüntü .
      Hüzünlü  bir görüntüdür ama  parıldamaktadır. Altın,  bronz  ve gümüş  renginin her tonu,  iç içe   denizin dalgaları gibidir.
      Zamansız  ayrılıklar, yıkılan hayaller de hep hazan mevsimi  değil midir yaşayan için?  O an hüzünlerin  zirve yaptığı an dır işte. Dünya kararır, sanki  yarınlar bitmiştir. Ama  her gecenin bir sabahı yok mudur? Zaman en iyi ilaç olur.  Umutlar bir dahaki  sefere saklanır.. Güneş yeniden doğar bir gün. Baharlar yaşanır  hem de coşku ile.Ardından sıcak yazlar.
       Beklemekse  eğer  yazgımız, hazanın sonunda  mutlaka  bahar gelecektir.
      İnsanlığın  hazan mevsimi ne zaman? Bu dökülen yapraklar  yoksa bizim  insanlığımız mı,  vurdum duymazlığımız mı? Yada bu dökülen yapraklar hayallerimiz, umutlarımız, yarınlarımız mı?
      İnsanlığın  hazan  mevsimi ne zaman ? İçimizdeki sevginin bittiği saygının sona erdiği  an mı,  yada  küçüklerin büyüklerine hak ettikleri saygıyı ve değeri vermedikleri an mı?.
      Doğa ve  insan . İkisi için de hazan mevsimi var.  Doğanın  kanunu bu, hazanı  her ne kadar  kış  kovalasa  da  mutlaka sonunda  ona  kucak açan bir baharı vardır.  Ama insan  öylemi ki, bir kış görmeye görsün  ne yazık ki gidenler gelmiyor geri.
      Evet, sevdiklerimizi  özellikle de  büyüklerimizi kışa  kaptırmadan onları sevelim sayalım. Hak ettikleri değeri verelim. Her  an  kar yağabilir, fırtınalar  kopabilir.  O güne  kadar, onlar için  yapmadığımız ne varsa  kalbimize  yıldırım gibi düşmeden,  yanımızda  iken her zamankinden daha çok sevelim….