Yazdırdığınız Makale: MEMLEKETTE TERS ESEN RÜZGAR.


MEMLEKETTE TERS ESEN RÜZGAR

 
    Kurtuluş Törenleri elbette bir şehrin geçmişini hatırlayıp gününe şükretmesi, gururlanması, zaferleriyle övünmesi için önemlidir. Ama siz kalkıpta bu törenleri günü kurtarmak adına  yapınca ve her yıl aynı şeyi yapınca ne gurur kalıyor ne zafer çığlığı…Çabucak bitmesi istenen bekletme ve bekleme eziyeti… Eskiden daha coşkulu kutlanan bu törenlerde kurum temsilleri yapılır, hediyeler dağıtılır, eğlenceli gösteriler yapılır ve fener alayları düzenlenirdi… İnsanların oraya gelmesini, heveslenmesini sağlayacak olaylardı bütün bunlar…

    Sönük ve alışılmış havada geçen kurtuluş törenlerinde halk beklentilerinin karşılanamaması elbette huzursuzluk yaratıyor. Bu huzursuzlukların dile getirileceği makam ve mevki olmadığından düzenlenen törenlerde de herkes memnun düşüncesiyle biran önce yapalım çıkalım havası oluşuyor. Festivallerimiz de böyle…Adı üstünde uluslar arası festivalimizde de  hep aynı nakarat…Yahu ilin reklamı ilk hedef alınarak yapılan bu organizasyonlar neden hep aynı kalıplarda kalıyor anlamış değilim. Bir kez katıldığım festival toplantılarında şaşkınlığımı gizleyemediğim gibi neden bu memleket bir adım ileriye gitmiyor orada da idrak etmiştim…Geçen sene yapılanların bu sene tekrarının konuşulması dışında hiçbir şey konuşulmamıştı. Konuşmak isteyenler olduysa gerek görülmediği için bertaraf edildi. Neden bu halk; acaba bu yıl ne yapılacak heyecanında olmasın ki? Bir de bu yandan bakıyorsunuz ki, yılda bu tarz 2-3 organizasyonun başında olan belediye, en büyük organizasyonu olan festivalde bile 30 milyar bütçe ayırıyor, kurtuluş törenlerinde alışılmışın dışına çıkmıyor ama sosyal işler bütçesinden harcanan paralar 3 trilyonlara kadar çıkıyor. Yahu bu memlekette sosyal işlere ayrılan bu 3 trilyonların %1’i kullanılsa tüm dünya duyar festivalini kurtuluşunu…İnanılır gibi değil…En büyük sosyal faaliyetimiz bu festival değil de nedir? Ben mi yanlış düşünüyorum?

    Alışılmışların dışında her konuda farklı bir tavrın sergilenmediği memleketimizde, esen ters rüzgar kendini hissettirmeye devam ediyor. Tüm umutlarımı da buna bağlamış olmakla birlikte  bir şeyler değişecekse bu tavır ve kararlılıkla ve yine bu kurum ve yöneticisine bağlı olarak değişecektir. Elbette Üniversitemizden bahsediyorum. Son günlerde yine Ergenekonvari, komplocu ve tavır sahibi kişiler tarafından eleştirilen Sayın Rektörümüz ve güzide kuruluşumuz, kararlı duruşuyla ve şeffaflığıyla oynanan oyunları bozduğu gibi oyun oynayanları da bertaraf etti. Kim ne kadar eleştirirse eleştirsen bu saatten sonra ben bu kurumun verdiği kararların yanlış bile olsa arkasındayım…Çünkü verilen kararları herkes dışardan gördüğü ve duyduğu gibi değerlendirmekle kalmayıp yargısız infazını da yapıyor. Ama sonuç ve gerekçe açıklandığında herkes sus pus kalıyor. Mecbur mu bu makam her konu hakkında açıklama yapmaya? Bence hayır. Ama bu tarz eleştirsel komplolara karşı koymanın en kolay yolu ve doğru da yapılıyor.

    Memlekette esen ters bir rüzgar var…Bunun sahibini kutluyor ve tavrını tarzını tebrik ediyorum. Bu duruş er yada geç herkese örnek olacaktır. Tabuları birer birer yıkan, karabulutları kendinden emin tavırlarıyla dağıtan Sayın Rektörümüzün bu şehir tarihine adını altın harflerle yazdıracağından eminim. Sadece ilimizde değil ülkemizde de hakim olan “Büyük insanların değeri sonradan anlaşılır” yargısı burada da meydana çıkacaktır. Günümüzde eleştirilen insanların aslında 20-30 yıl ileriyi düşünerek yaptıklarını 20-30 yıl sonra anlamak acı olacaktır. Değeri hak edenlerin değerlerinin bilinmesi dileğiyle!