Yazdırdığınız Makale: SÖZÜN GÜCÜ.


SÖZÜN GÜCÜ

 
“Söz ola kese savaşı
 Söz ola kestire başı
 Söz ola ağulu aşı
 Yağ ile bal ede bir sözü” (Yunus Emre)

    Söz  kelimesi TDK’nın sözlüğünde “Bir düşünceyi eksiksiz olarak anlatan kelime dizisi, lâkırdı, kelâm, kavil”  anlamında kullanılmıştır. Demek ki bir düşüncenin söz olabilmesi o düşüncenin tam olarak ifade edilmesine bağlıdır. Yarım söylenmiş bir sözün insanın başına ne gibi belalar açacağını kestirmek imkânsızdır.  Bir kişiyi, bir olayı, bir fikri eleştirirken düşüncenin bir kısmını cımbızla alıp diğer taraflarını atmamalıyız. Düşünce metnin bütününde hasıl olduğu için parçalarla uğraşmayı bırakıp bütüne bakmalıyız.

    Kanımca dünyada sözden daha etkili başka bir şey yoktur. Asırlar geçse de etkili sözlerin değeri kaybolmaz. Tarihte önemli şahsiyetlerin söylediği sözlerin günümüze kadar gelmesi bunun kanıtıdır. Yönetimle ilgili herkesin öncelikli okuması gereken eserlerin başında gelen Orhun âbidelerinde yazılı sözlerin hâlâ tazeliğini koruması düşüncemizin doğruluğunu desteklemektedir.
    Söz ustaları, şairler ve yazarlardır. Kelimeler, cümleler, metinler onlar sayesinde can bulurlar. Ete kemiğe bürünerek hayat  sandalında gezintiye çıkarlar. Şair ve yazarlar toplumun hafızasıdır; onlara değer  verildiği zaman toplumda gelişme ve değişimden bahsedilebilir. Aksi durumda toplumun duraklama ve gerileme dönemini yaşaması kaçınılmaz olacaktır. Hafızası olmayan bir insan delidir; öyleyse hafızasız bir toplum da deliler topluluğudur.

 İslamiyet öncesi Türk toplumlarında kam denilen kişiler toplumda saygın bir yere sahiptiler. İslam ile tanışan Türkler ilim ve sanat adamlarına önem verdiklerinden dünya tarihine yön veren devletleri kurmuşlardır. Günümüzde ise ilim ve sanat bir meta haline dönüşmüş ya da dönüştürüldüğünden toplumdaki bozulmaların önlenmesi daha da zorlaşmıştır. Gerçek şair ve yazarlara gereken değerin verilmesi topluma yeni bir ruh, yeni bir mana kazandıracaktır. Çarkın dişlileri arasında ezilen toplum ne için var olduğu bilincine ancak bu sayede kavuşacaktır.

Kelimelere ruhundan üfleyen şair sözde bulur kendini. Söz, ustasının elinde işlenir ve değer kazanır. Usta ne kadar maharetli ise söz de o kadar değerli olur ve etkisi yıllar geçse de kaybolmaz. Yunus Emre, Türk kültürünün Anadolu’ya yerleşmesini sağlayan Anadolu erenlerinin en büyüğüdür. Güzel Türkçesi ile yazdığı şiirleri sözün ne kadar etkili bir araç olduğunun kanıtıdır.

Bir söz görünmezi görünür kılar, bir söz olmayanı olduruverir, bir söz nefreti sevgiye çevirir. Bir kralı tahtından eder bir söz, bir âlimi rezil eder bir söz, bir âşığı kahreder bir söz. Kışı yaza çeviren, geceyi gündüze döndüren, savaşları sona erdiren, cehennemi cennete çeviren bir sözdür.

“İki düşün bir söyle” atasözünden hareketle söz ağızdan çıkmadan iyice düşünmek ve ondan sonra konuşmak en doğru davranış olacaktır. Aksi halde ağzınızdan çıkan söz aleyhinize gelişebilir ve istemediğiniz sonuçlara katlanmak zorunda kalabilirsiniz.

    Beydebâ İbnü’l Mukaffa’nın Kelile ve Dimne adlı kitabında geçen bir bölüm sözün gücünü daha iyi anlamamızı sağlamaktadır:

    “Bir zamanlar Çin, Hint, İran, Rum ülkelerinin hükümdarları toplanıp; her birimiz, dünya durdukça dillerden düşmeyecek bir söz söylesin” derler.

Çin hükümdarı:

- Söylediğim bir sözü inkâr etmektense hiçbir şey söylememek daha kolay geliyor bana! der.

 Hint hükümdarı:

- Şöyle konuşan adama şaşarım; konuştuğu kendi lehineyse ona fayda vermiyor, aleyhineyse onu mahvediyor! der.

İran hükümdarı:

- Söz ağzımdan çıktımı bana egemen olur;ağzımdan çıkmadıkça ona hakimim! der.

Rus hükümdarı da:

- Söylemediğim bir sözden ötürü asla pişman olmadım, oysa söylediğim nice sözler yüzünden defalarca pişman oldum! der.”