Yazdırdığınız Makale: SORU SORMA HAKKI.


SORU SORMA HAKKI

 
    Siyaset, politika, ekonomi derken savrulup giden hayatlarımızda kendi bireysel yaşamımız için dilediğimiz, hayal ettiğimiz şeyler ne derece gerçekleşti. Ya da bireysel hayatımıza önem veriliyor mu ki hayallerimiz masaüstüne koyulsun? Bu şehirde yaşarken soru sorup cevap alabiliyor muyuz kendimize dair, yaşamımıza dair? Soru sorma hakkını bile kullanmayanlarımız var mı? Ben bir kaçtane sormak istiyorum üstlerine alınmak isteyenlere…

    Geçtiğimiz dönemlerde bir çok sözler verildi bu halka. Çok değil 1.5 sene önce projeler yarıştı. Kazananlar şunlar olacak bunlar olacak dedi. Niye çivi bile çakılmadan bekliyoruz? Neyi bekliyoruz? Odun-kömür ve kuru sözlerle doldurulan çuvallarda mı kaldı bu şehrin geleceği ve hayalleri? Kim bunların tüm sorumlusu?

    Problemlerin en güncelinden başlayalım isterseniz…Bir cadde kapatma durumu söz konusu idi. Ben bunun olamayacağını ve nedenlerini yazdım. Yazdığım şekilde de ilerliyoruz. Çünkü bunu yapabilecek irade ve güç memlekette yok. Kimse sormuyor imzalar ne oldu? O kadar imza ile gövde gösterisi yapanlar ne sonuç aldı? Kim onlarla ilgilendi. Hatta kurdukları encümen-i danış kurumlarının verdiği fikirlerde bu doğrultuda olmasına rağmen neden somut adımlar atılmıyor? Neden bu memlekette ortaya atılanlar sessizliğe gömülüp gidiyor? Çünkü bu memleket için ciddiyetle düşünen ve geleceğini önemseyen kimse yok…Ruhsuzlukla gelecek kaygısı olmaksızın yaşayan insanlar oluyoruz her geçen gün…

    Öte yandan bir su problemidir yaşanıyor son günlerde…1 aydır hastanelerimiz suda olduğu düşünülen salgından ötürü tıklım tıklım…Kimseden yine ses yok…O kadar ki bu konuda şikayet eden bile yok. Herkes alışmış, Olur ne yapalım deyip susuyoruz. Çünkü soru sorduğumuzda vatan haini bile olabiliriz, mümkündür…Havası suyu dediğimiz memleketin ne havası kaldı ne suyu…Nereden uydurdun diye soranlar olabilir belki de salgın yok derler…Ama rahatsızlığından dolayı bizzat götürdüğüm arkadaşıma benim kulaklarımla doktor dedi…İçme suyundan kaynaklandığını düşündüğümüz bir salgın… Hayırlısı olsun bize bir şey olmaz…

    Belediyenin yıkımı konusu…Bu konuya geldiğimizde de muamma devam ediyor. Yıkılacak mı yıkılmayacak mı? Taraflar hiçbir açıklama yapmıyor. Ne kararlar alınıyor neler yapılıyor belli değil. Birileri diyor Anıtlar kurulu izin vermiyor, diğer taraf bir şey olmaz yıkılır diyor. Dükkan sahipleri huzursuz ve kararsızlıktan muzdarip…Şehre yeni bir görünüm gelecek mi gelmeyecek mi…Muammadan başka bir şey yok…


    Tüm bunların ışığında soru sorma hakkımı kullanmak istiyorum. Ne olacak bu şehirde yaşayanların hali? Salgınlarla siyasi kavgalarla mı ömrümüz sona erecek? Yoksa kulislerle mi eskiyeceğiz.Tüm geleceğimiz kulislerde mi kalacak? Kimse adım atmayacak mı? Bu şehir hayalet şehir mi? Yaşayan birileri var mı? Yada Kimse yok mu sesimizi duyacak…