Yazdırdığınız Makale: Bilgelik Mesleği ÖĞRETLMENLİK.


Bilgelik Mesleği ÖĞRETLMENLİK

 
      Atatürk’e Başöğretmenlik ünvanının verilişinin 80.nci ve bugünün “Öğretmenler Günü” olarak kutlanmaya başlanmasının 30.uncu yılındayız.

     Görev başındaki öğretmenler bu günün coşkusunu öğrencileri ile mutlu bir şekilde paylaşırken 200 bini aşkın işsiz, güçsüz genç öğretmen adayları da bu günü ne yazık ki buruk bir şekilde kutlamaya çalışmış olacaklar.

     Onurlu ve yüce bir meslek olan öğretmenlik gereği gibi yapılırsa zor bir meslektir. Yani gerçek olarak öğretmek ve de eğitmek söz konusu ise zorluk burada başlar.

      Bir zamanlar büyüklerimiz. “Eti senin kemiği benim” der, o şekilde bırakırlarmış çocuklarını okula. Sınırsız bir güvene karşılık geliyor elbette bu özdeyiş. Et ve kemik, çocuk ve eğitim her ne kadar birbirlerine uzak kavramlar gibi görünseler de mesleğin hakkını vermek için çabalayan öğretmenlerimizin Türk Milletinin gözünde taşıdığı değeri ifade eden bize özgü bir yaklaşım tarzıdır bu.

     Her yıl olduğu gibi bu yılda nutuklar atılacak, eli öpülesi öğretmenler denecek, öğrenci-öğretmen anıları anlatılacak, yarışmalarda dereceye girenler ödüllendirilecek ama her nedense öğretmen sıkıntıları, istekleri, yaşamsal zorlukları kimsenin aklına gelmeyecek. Umarım, “Öğretmene yatırım, geleceğe atılım” gibi projeler hiç olmazsa göz ardı edilmemiş olacak.

     Öğretmene yatırımdan kastımız, insana dolayısıyla eğitime yapılan yatırımlara baktığımızda, dünya standartlarının çok altında kaldığını görüyoruz. OECD ülkeleri arasında çalışma şartları bakımından en çok çalışan öğretmenler Türkiye’de. Ancak maaş yönünden en az alan öğretmende yine Türkiye’de. Dış ülkelerde yılda 35-70 bin dolar alan Türkiye’de ancak 14-17 bin dolar alıyor.

     Bu ayıptan bir an önce kurtulmamız gerekmez mi? 24 Kasım Öğretmenler günü nedeniyle bir maaş ikramiye müjdesi bence yeterli olmaz. Masa başında yan gelip yatan sözde işçiler yılda dört maaş ikramiye alırken başta öğretmenler olmak üzere diğer memurlara neden bu hak verilmez, açıklamak mümkün değil.

     Tüm bu olumsuzluklara rağmen çilekeş mesleği bile bile kabul eden genç bir öğretmen anlatıyor. Göreve başladığım ilk günkü heyecanım öğrencilerimle tanıştıktan sonra engin bir sevgiye dönüştü. Onlarsız yapamayacağımı anladım ve tüm sıkıntılarımı çoktan unuttum bile, diyor.

     Biz emeklilere gelince, ilkokulda bana Hayat Bilgisi dersini sevdiren, Abdullah Turhan öğretmeninim ellerinden öpüyorum. Öğretmen Okulunda (1950-1956) Tarih dersini sevdiren Fehmi Hasgün (Heredot) hocama Yüce Allah’tan rahmet diliyorum. Öğretmenimizin heykelini evinin bahçesine diken İbrahim Arıkan’ı (Eğitim sektöründe marka) tebrik ediyorum.

     Bu duygularla Atatürk’ün deyimiyle “Öğretmenler dünyanın her tarafında insan topluluklarının en saygı değer ögeleridir” ve Hz. Ali’nin deyimiyle de “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” özlü sözlerinde anlamını bulan öğretmenlik anlayışını ve 24 Kasım Öğretmenler Gününü yürekten kutluyorum.