Yazdırdığınız Makale: HAVUÇ ÇORBAYA DOLDUR TORBAYA....


HAVUÇ ÇORBAYA DOLDUR TORBAYA...

 
Ülke gündemimiz malumumuz. Bir yanda yaklaşan seçim öncesi meclisten jet hızıyla geçen kanunlar. Bir yanda Ergenekon davası ve son dalga ile gözaltına alınanlar. Diğer yanda balyoz davası, gözaltına alınan emekli generaller ve muvazzaf subaylar… Tüm bu gelişmeler içerisinde bizim oraların tabiri ile gındırlanıp gidiyoruz. Geçen yıldan bu yana yargı ile ilgili haber ve gelişmeler gazete manşetlerinden hiç inmedi neredeyse. Tutuklamaların çözüm olmayacağını geçtiğimiz ay içerisinde şahit olduğumuz salı vermelerle pekiştirmiş olduk. Sonuçta yargı sürecini hızlı ve sağlıklı bir şekilde işletip, adalet yerini bulup nihai sonuca ulaştıramıyorsak 70 milyonu içeri alsak ne olur almasak ne olur? Önemli olan davaların bir an önce sonuçlanmasına yönelik adımlar atılması. Aslında günümüz teknolojisi ile bu hız pekala artırılabilinirde. Saatlerce iddianamenin okutulması yerine kısa ve mantıklı bir çözüm bulunabilinirde. Bulunmalı da diye düşünüyoruz…

İşin bir yönü de istediğimiz kadar kanun çıkaralım yargıyı binlerce dosyanın altında bıraktıktan sonra kanunlar bu dosyaları azaltmaya muktedir olmayacaktır.Davalar sadece ergenekondan ve balyozdan ibaret değil tabiî ki.Vatandaşın beklediği bir sürü davası var.Bu ülkede en hızlı iletilmesi gereken kurum tabiî ki adalet kurumu.Bu gün bir çok kanun çıkıyor,yenileniyor, değişiyor haliyle insanlar bu durumla ilgili olarak yasal mercilere başvurularda bulunuyorlar ve iş dönüp fırlanıyor ve yargıya geliyor.Burada kilitleniyor ve kalıyor.O zaman şunu düşünmeden edemiyoruz.Demek ki bizim kanunlarımızda bayağı bir boşluk var,öyle ki net ve belirgin olmadığından insanlar ve kurumlar mecburen yargının yolunu tutuyor.Nasıl olsa yargı var deyip de ilerisini düşünmeden jet hızıyla geçirdiğimiz kanunlar günlük olarak çözüm gibi görünse de sonradan dava konusu olacak şekilde karşımıza çıkıyor.Bu şekilde çelişkiler içerisinde kalıyoruz.Bir yanda yargının işlevini tam olarak yerine getirmediğini söylüyoruz ama bir yandan da  bu işlevin yükünü azaltmak yerine altını tam olarak da dolduramadığımız kanunlarla bu yüke yük ekliyoruz.Kanunlardaki bu boşluklar olmasa bu ülkede bu kadar usulsüzlük yapılabilinir mi?Sonuçta bizim milletimizin  işi kitabına uydurmakta üzerine yoktur.İşin nasıl olması gerektiğini bir yana bırakan kitaba uygun iş yapan değil,işi kitaba uydurmaya çalışan…Aslında  bizim yaptığımız düpedüz kitabı işimize uydurmak.Değişen kanunlardan bu da açıkça anlaşılmakta.Bu zihniyet üzerimize hakim olduğu sürece ülke olarak daha çok patinaj yapacağımıza benziyor.

       Her ne kadar sisteme suç bulsak ta sonuçta bu sistemi oluşturanlar bizleriz. Herkes sistemden şikâyet ediyor ama sistemi de işine geldiği gibi kullanmayı da ihmal etmiyor. Muhalefet iktidarı eleştiriyor ama iktidar olduğunda o da  farklı değildi.Sistem içerisinde hepsi birbirinin aynı neredeyse. Çark bu şekilde dönmeye ve bizler gındırlanmaya devam ediyoruz.Bu çarkın dişlileri neyden yapılmış bilinmez ama emirin demiri  kestiği yerde bu dişliler kesilmeyeceğe benziyor.Hem atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmiş bu saatten sonra olsa olsa ancak bundan sonra başıma ne gelebilir mantığı ile alınacak önlemler olur.Hem bu önlemler bazılarının da işine gelecektir.İstemem yan cebime koy hesabı onlarda bu düzenlemeleri isteyeceklerdir.Yakın zamanda bir torba yasası geçti.Torba bu,üçgen değil kare değil bi şekli yok ki içine su şığar bu sığar diyesin.Torba yasa  içini ne kadar doldurabilirsen…Bizim pazarlarda denildiği üzere: Havuç çorbaya doldur torbaya 7 limon 1 lira…Bu torbadan civciv mi çıkar,kuş mu çıkar yoksa ne çıkar kısmet…Kanunun neticesini uygulama sonuçlarını alınca göreceğiz.Yararlımı zararlımı ancak nimet ve külfetini görünce anlayacağız.Bazıları için nimet bazıları için külfet…Olan yine garip vatandaşa oldu.Kotomanlara bu sistemde ne olur ki…

            Saygılarımla.