Mübarek Ramazan Ayının ilk haftasını geride bırakmış bulunuyoruz. Temmuz sıcaklarında Ağustosu düşündüğümüzde çok zor geçecek, ne yapacağız, ne edeceğiz diye insan acziyeti içerisinde düşünürken bir yandan da Rabbül Âlemin’in rahmeti ile rahat geçeceğine inanıyorduk. Allah İnşirah suresinde “Feinne meal usri yüsra Inne meal üsri yüsra” mealen dikkat ederseniz üstüne basa basa “ Demek ki gerçekten zorlukla beraber kolaylık vardır. Gerçekten güçlükle beraber kolaylık vardır” buyurmaktadır. İnşirah kelime anlamı olarak açılmak, genişlemek olmakla birlikte mana olarak kalbe ferahlık, sevinç veren anlamına gelmektedir. Eğer içiniz daralmış ise inşirah suresi sizi rahatlatacaktır. Her zorlukla beraber bir kolaylık olduğunu idrak ettiğimiz zaman içimizdeki sıkıntı, elem yok olacaktır. 

Evet, artık ramazan ayı ile bütünleşmeye doğru devam etmekteyiz. Her ne kadar ilk günler oruç bizi biraz tutmuş olsa da birkaç  gün sonra bünye bu duruma uyum göstermeye başlıyor. Niyetiniz bu yönde ise zaten sorun yok, düşe kalka durum idare ediliyor. Zorluk ve kolaylık bir arada ne güzel… Zehir ve panzehir gibi… Vücut bir zorluk çekiyor olsa da bu zorlukla beraber bedenen ve manen bir ferahlığa çıkıyor. Bir temizlenme, paklanma işleminden geçiyor. Vücut organlarımız yıllık bakım onarım işlerini görüyorlar, Nefsimiz biraz olsun sakinleşiyor sanki… Ne de olsa su uyuyor ama nefsimiz uyumuyor. (Ulan nefis nedir senden çektiğimiz ya…) İşte burada imdadımıza YÜSRA yetişiyor. Arapça Yüsr kökünden gelen Yüsra, kolaylık manasına gelmektedir. Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız hükmünce her işte ince bir anlayış yerinde bir kolaylık öylece bizi beklemektedir, fark edilmek istercesine… Bunun için sadece her işte bir kolaylık olduğunu düşünmemiz yeterli olacaktır. Ondan sonra gayret bizden tevfik Allah’tan deyip koyulacağız işimize. Onun içindir ki bu idrake ermiş kimseler için sıcaklık 50 derecede olsa oruç tutmak, ibadet etmek diye bir korku yoktur. Hem zaten Yüce Mevla bu ayda müminlerin işlerini daha da kolaylaştırmakta… Birde Allah’ın kimsenin kaldıramayacağı yükü kendisine yüklemeyeceği gerçeğini de aralayacak olursak o zaman bizim için ne bir korku ne de bir endişe olacaktır. 

Hele bizler hiç hayıflanmayalım. Akşam iftar vakti gelince biliyoruz ki yiyecek ekmeğimiz var. Hem sadece ekmek mi. Envai çeşit yemek… Ama bunları bırakalım kuru ekmeği bulamayan AFRİKA’da, nice insan, nice müslüman kardeşimiz var. Onlar bilseler ki akşama yiyecek yemekleri var değil 16 saat, 24 saat oruç tutmazlar mı? Hem de güle oynaya… Ne kadar şükretsek azdır. Hem Ramazanda bir gerçeği daha öğrenmiş oluyoruz tekrarından. Aslında günlük hayatta ne kadar çok yiyormuşuz da haberimiz yokmuş. Birde çöpe giden yemeklerimiz Hani yatacak yerimiz yok derler ya işte o türden bizimkisi. Her zorlukta bir kolaylık hesabı Afrika’daki kardeşlerimiz içinde bir kolaylık mutlaka vardır. Bunda da kim bilir Rabbül Alemin’in nice hikmetleri vardır. Bize düşen çorbada tuz olmak... Her ne kadar bu yardım işinin cılkını çıkarıp insanları yardım yapmaktan korkutan, soğutan dernekler, kuruluşlar olmuş olsa da çok şükür menfaat için değil, rant için değil, riya kibir için hiç değil sırf Allah rızası için bu işi yapan dernekler, kuruluşlar, menzilinde giden vakıflar var. Hak Teâlâ razı olsun… 

6 ayda 29.000 çocuğun açlıktan öldüğü, üç çocuğundan ölen bir tanesini saklayarak diğer iki çocuğu için üç kişilik yardım almaya çalışan bir annenin bulunduğu, 21.yüzyıldaki Somali’deki ki bu duruma sessiz kalmayalım !!!! 

Öncelik Allah rızası olmakla birlikte, riyaya bulaşmadan sağ elin verdiğini sol elin bilmediği hesapla, kendimiz adına, 

Eğer öldürülecek olan müslümansa alel acele karar çıkartan ama ölecek olan yine müslümansa kılını bile kıpırdatmayan Birleşmiş Milletlerin, AB’nin, ABD’nin belki de en acısı petrolün, paranın, zevki sefanın içinde yüzen sözde müslüman Arap Devletleri’nin, bilimumlarının inadına, 

Müslümanlığımız bir yana her şeyden önce insanlık adına, bir zamanlar o coğrafya da nam bırakmış şanlı geçmişimiz ceddimiz adına, 

Karınca kararınca yardım kampanyalarına katılalım.