Yazdırdığınız Makale: NEVRUZ: NEDİR ? NE DEĞİLDİR?.


NEVRUZ: NEDİR ? NE DEĞİLDİR?

 

     Nevruz, farsça nev (yeni) ve ruz (gün) kelimelerinin birleşmesinden meydana gelen ve yeni gün anlamını taşıyan bir şölen günüdür.
     Nevruz; hiçbir ideolojinin güç denemesi için prova yapılması gereken asla bir gün değildir.
     Türk halklarının bir kurtuluş günü olarak algılanan nevruz, Türklerin ergenekondan çıkışı olarak değerlendirilmektedir.
     Bir başka deyişle tabiatın, kıştan kurtuluşunun, bolluk ve berekete kavuşmanın, toplumlardaki yaşama hareketliliğinin başlangıcı, yıldönüm noktalarının ifade edildiği bir gün olarak kabul edilir.
     Türk dünyasının ortak bayramı olan nevruz nerdeyse sapık bir ideolojinin kurbanı olma noktasında burun buruna gelmişti. Neyse ki, 1991 yılında Türki Cumhuriyetlerinin bağımsızlığı ile bizim de gözlerimiz açılmış, o gün bu gün nevruz sapık ideolojinin suntasından kurtarılmakla kalmamış bu bağlamda birlik ve beraberliğe giden yolda buluşulmuştur. Nevruz kimilerinin suntasından kurtarıldı desek bile tam olarak da kurtarıldı diyemiyoruz. Zira nevruz (yenigün) baharın müjdecisi ama gel gör ki coşku olması gereken kimi yörelerimizde coşkunun, sevginin, birlik ve beraberliğin yerini taşlı sopalı saldırılar bir nevi siyasi güç gösterileri alıyor.
     Buradan sesleniyoruz!
     Nevruz ayrıdır... Sorunlar ayrıdır... Bir siyasi görüşün yönlendirmesi ile sudan bahanelerle olay çıkarmak doğru değildir. Sorunlar vardır. Öncede vardı... Bugünde var, bundan sonra da olacaktır. Sorunlar çözüldükçe yeni sorunların çıkacağı pek tabiidir. Nevruz provokasyon için prove günü değil, milletin bayramıdır. Osmanlı döneminde dahi nevruz gününe özen gösterilmiş, nevruz günleri sebebiyle de padişaha “nevruziye” adıyla kasidelerin yazıldığı da doğrudur. 
     Tarihi geçmişi ile yaşatılması istenen nevruz kültürümüzün bir parçasıdır. Ötelenmemeli ve önemsenmelidir. Sonuç olarak yazılacak çok şey olsa bile biz bugünkü yazımızı görüşümüzle örtüşen dünkü panelin panelistlerinden T.Ülker’in konuşmasının özeti ile bitirelim:
      Milletler ve onların teşkilatlanmış yapıları olan devletler kültürün unsurlarını ve kodlarını ihmal ettikleri taktirde sosyal ve siyasal açıdan sıkıntı yaşayacaklardır. Tarihin başlangıcından 1926’ya kadar kutlanan nevruz anlamsız bir işgüzarlıkla yasaklanınca istismarcıların işi kolaylaşmıştır. Coğrafyamızı yeniden şekillendirmeyi amaçlayan 200 yıllık çabanın bugün küreselleşme ve AB gibi olguları kullanarak bizi köşeye sıkıştırmaya kalkıştığı bu günlerde kültürel değerlerimize sahip çıkmak ve medeniyetimizi yeniden inşa etme çabasını ortaya koymak zorundayız.
      Nevruz çiçeklerinin Türkün geleceğine umutlar taşıması dileği ile...