Yazdırdığınız Makale: TÜKETİCİNİN TÜKETİLMESİ.


TÜKETİCİNİN TÜKETİLMESİ

 

      Kapıdan satıştan alım yapmağa kesinlikle karşı olmama rağmen bile bile lâdes kabilinden, Trabzon’dan gelen pazarlamacıdan su arıtma cihazı almıştım. Akabinde, kendime göre haklı sebeplerle pişman olarak “cayma bildirim hakkı”nı süresi içerisinde kullanmıştım. Firma temsilcisi ve genel merkez nezdindeki girişimlerim bir sonuç vermeyince, uzun bir süre bekledikten sonra, il’deki “Tüketici Hakları Hakem Heyeti”ne 14.08.2006 tarihinde dilekçeyle başvurdum.
      “Müdür Bey izinde, ancak  üç hafta sonra konuyu ele alabiliriz” söylemini ne yapalım öyle olsun diyerek karşıladık.
      Aslında müdür beyle birlikte, işlerinde tatile çıkmasını bize özgü ala-turka bir uygulama olarak kanıksamıştık. Ne yapacaksınız?
      Üç haftayı sayarken, üçgün sonra posta kutumuza resmi bir zarf düştü.  Hafta sonu yani 19.08.2006 tarihinde elimize ulaşan yazının tarihi 15.08.2006 idi!...   
      Klasik formel girişten sonra, hüküm cümlesi şöyleydi: “Cayma bildirim hakkınızı süresi içerisinde kullandığınız (kullanmadığınız değil! O.E.) görüldüğünden müdürlüğümüzce müracaatınızla ilgili olarak yapılacak herhangi bir işlem bulunmamaktadır.”
      Vesselâm!..
      Yazı, Hakem Heyeti kararı değildi
      Altında Vali adına Sanayi ve Ticaret Müdür Vekili Aziz TÜRE imzası vardı.
     Bir sade vatandaş olarak, ne yapacağımı bilmeyebilirim.
      Eğer Tüketici Hakları Mahkemesine gitmek gerekiyorsa, Hakem Heyetine müracaatta bu yargı sürecinin başlangıcı/bir aşaması olduğuna göre, müracaatımın re’sen “yasak savar  ve/veya baştan savarcasına” yapacak bir iş yok deyip, bunu da Vali a. Yapmak uygunmudur.? Olağan mıdır soru olmaktan çıktı!
     Önceden vatandaşa “bugün git, yarın gel” denilirdi.
     Artık, git başının çaresine bak gelme deniliyor.
     Büyük aşama değil mi? 
     Geri vites de mesafe kaydeder
     Yerinde saymaktan iyi...mi dir acep?
     Enaz işe yarayan, ençok kurum/oluşum bânisi olmak iktidarın ayrıcalığıdır. Kutlayalım mı?