Yazdırdığınız Makale: ADAM YERİNE KONMAYAN ADAMLAR.


ADAM YERİNE KONMAYAN ADAMLAR

 

Bundan birkaç yıl öncesine kadar inanılmayacak kadar yoğun ve kelimelerle anlatılması imkânsız bazı duygular vardı içimde memleketim için. Gerekirse son nefesime dek bu şirin memleket uğruna çırpınmak çabalamak ve bir şeyler yapmak arzusu ile yanıp tutuşmaktaydım. Ta ki bu şehrin yaşam şeklini ve günlük yaşam içinde karşılaşılan olayları öğreninceye kadar.

      Aslında bu öğrendiklerimin büyük bir bölümü bu şehirle sınırlı olmayan, tüm Türkiye’yi kapsayacak büyüklükte bazı olaylar. İçinizde bazı saf ve ancak amaca ulaşıldığında dindirilebilecek arzular varsa, yaşamak isteyeceğiniz son yer burası bence. Neden diye sorma gereği duyulmayacağını tahmin ederek, nedenini açıklama gereği duymuyorum. Çünkü nedenler bu yazı yazılmadan önce gayet net bir şekilde görünüyor ve hissediliyordu.

        Peki, neden hala bu şehirdeyim. Ya da hala neden başlangıçta girdiğim yolda emin adımlarla yürüme gereği duyuyorum. Ya da hangi bilinmeyenler beni sonu olmayan bir yolda yürümek zorunda bırakıyor. İşte benim cevap aramak istediğim sorular bunlar. Her ne kadar bu cevabı ben bulamadıysam da, aramaktan da vazgeçmedim. Bu nedenle bu yazıya ve sizin bu yazıya getirebileceğiniz yorumlara sığınma gereği duyuyorum.

       Farkında olmadığınız bazı anlarda, içinizde sizi bu şehre gerekli olduğunuza ikna etmeye çalışacak bir duygu oluşur mu bilemiyorum. Bende bu duygu hat safhada. Özellikle ülkemizin nüfusunun yüzde bilmem kaçı genç, genç nüfusumuzla gurur duyuyoruz, gibisinden laflar duyduğum vakit, çıldıracak kadar kendimden geçiyorum. Madem bu kadar genç nüfusumuz varda, meclisimizin yaş ortalaması neden hala 50’nin üzerinde. Bırakın meclisi, siyasi partilerin il teşkilatlarında, ilçe teşkilatlarında, hatta belde teşkilatlarında dahi söz söyleme yetkisi olan insanların yaş ortalaması kaç? Bu ne demek oluyor? Sakın bana gençler ilgisiz demeyin. Ben 23 yaşındayım ve bir dernek başkanıyım. Gümüşhane’de kurulu en eski derneklerden birisinin başkanı olduğum halde kimse bizi tabiri caizse adam yerine koymuyor. Bunun örnekleri çok yakın geçmişimizde, hafızam kuvvetli olduğu halde, sayısını hatırlamakta zorlanacağım kadar çok. Oysa ben inanıyorum ki, benim en yeni öğrencim dahi, bu şehre 50 yaş üzerindeki insanların birçoğundan daha büyük hizmet vermiştir. En azından, yeni yetişen nesle, kahvehanelerde zaman öldürmeyi örnekleyecek kadar pasif değiller. Ama ne yazık ki bu aktiflikleri gün geldiği vakit karşılarına olumsuz bir etken olarak çıkacak. Zira benim aktivitelerimden rahatsız olanlar, benim zihniyetimle yetişen öğrencileriminkilerden de rahatsız olacaktır.

      İşte bu olumsuzluklar sıralamakla bitecek gibi değil. Bitmesi de sanıyorum imkânsız. Yaşlılar gençlerin önünü açmamakta direniyor zira. Emeklilik yaşı üzerinde oynanan oyunlar, temsilcimiz olan meclisimizdeki yaşlıların bu konudaki fikirlerinin bir göstergesidir diye düşünüyorum.

        İşte şehrimizin ve ülkemizin içinde bulunduğu, dünyanın ise bulunmamızı istediği durum bu. Bu durumdan rahatsız olan kardeşlerime üzülerek belirtmek isterim ki, rahatlayacağınız günler, sonsuz denecek kadar uzakta. İşte ben sanırım bu yüzden öğrencilerimle beraberim ve adam yerine koymayı bilmeyenlere inat derneğimin başındayım. Saygılarımı sunuyorum, Esen Kalın.