Yazdırdığınız Makale: GAZAP ve AZAP GÜNLERİ.


GAZAP ve AZAP GÜNLERİ

 

 Atatürk Üniversitesi mezuniyet günü...
 Kapıdışarı edilen anneler ağlamaklı:
 “Ta Balıkesirden geldik.”
 “Beş çocuk okuttum böyle zulüm görmedim.”
 Karafatma’nın, Nene Hatun’un torunu olsanız ne yazar.
 “Ben bir şehit anasıyım” (hıh... Oğlu,sanki laikliği korurken öldü!)
 “Yaşlı hanım olarak” ahirette Cennetin.
 Başörtülü olarak dünyada Türkiye Üniversitelerinin kapısından içeri giremezsiniz.
 Görevlilere karşı”asi” olmayın ha!..
 “Cehenneme git” derler.
 “Sabır” bacım, sabır ya hacım; Başbakanımız öölediyo, annayın daa!.
 ------------------
 Suçüstü yapılan çingene kadın, çocuk karnındaysa yalancıktan sancılanır, sırtındaysa yere atıp, ciyak ciyak ağlatırmış.
 Seyreyleyin, artık: Vaveyla, cayırtı, şamata... “Yandı keten helva!..”
 Baskın, bastıranındır, olay bitmiştir. “Hem suçlu, hem güçlü” olmanın çingene versiyonudur bu..
 Gözlerimi göremiyorsunuz, satır aralarına bakıp anlayın işte...
 Siyaset yamyamları, tam tam sesleriyle cadı kazanı kaynatıyor.
 ------------------
 En sıkıntılı günlerinde bizanslılar neyi tartışıyordu?
 Melekler dişi mi, erkek mi?”
 Bizimkiler ne yapıyor? Doğmamış çocuğa don biçiyor. 
 Eee... Bu da bir önlemdir, “testiyi kırmadan, çocuğu tokatlamak” benzeri...
 “Uyanık” olmalı azizim, süper ler heran “sıkma baş” alarmında... Parola: zinde güç!
 Gaflet basıpta, “Çankayada türban” görmek kâbusu daha mı iyi?!..
 Korku filminin seyircisi olmamak için iki yıl uyumamalı
 Bakanların, başörtülü eşleri zaten uykuları kaçırıyor.
 Üstüne üstlük, birde “türbanlı Cumhurbaşkanı eşi”...
 Düşünmek bile işkence (!) hafakanlar basıyor töbe töbe!.. Kıyametler koparılıyor.
 Galiba “kıyamet”lerimiz de ayrı!
 Kıyamet kopmadan “atını-itini nallayan” haydin sefere, zaten iş yok!
 Çalçene, çala kalem, çala gayret...
 Yol göründü ey gaziler..
 Olsanızda türban cenginde niyazi!
 ------------------------------------
 Birazda “tatlı-yumuşak” gülelim.
 “Denizler durulmaz dalgalanmadan.”
 Erken seçimle “tatlı-yumuşak bir hükümet” kurulmalı imiş.
 Öyle ya, Meclise girilebilinirse, yenilmesi kolay olur!
 -----------------------------------
 Latife Hanım Çankaya Köşkünde ille de başı açık mı idi?
 Kıyafet Devrimi, başörtüsünü dışlıyor mu?
 Kılık-Kıyafet Kanunu ve/veya bir başka Kanunda yasaklayıcı bir madde var mı?
 TBMM iç tüzüğünde, bayan milletvekillerinin “tayyör” zorunluluğu dışında baş örtüsü ile ilgili bir müeyyide var mı?
 Türkiye dışında, hiçbir yerde (uzayı bilemeyiz!) kapısından köpeklerle birlikte başörtülülerin de kovulduğu bir Üniversite var mı? (Hafta sonu, vicdanların kanı ile hain ellere kına koyulacak, yazıklar olsun!)
 Yukarki soruların birtek cevabı var: HAYIR!
 İzahı var mı? HAYIR!
 Ya ne var despotça dayatma :”YASAK dedik ya”
 Yani, “dediğim dedik, çaldığım düdük” iyi düdük te, öterse!...
 Âleme “telli düdük” oluyoruz.
 Vede gülünç: bir metrekare bez  üzerinde milyonların türban savaşı.
 Bu tiraj-ı komik didişme Guines rekorlar kitabına ve tarihe geçmeli!