Yazdırdığınız Makale: KİMSE KIZMASIN MAKSAD HASTA ŞİFA BULSUN DA....


KİMSE KIZMASIN MAKSAD HASTA ŞİFA BULSUN DA...

 
        Kutlama:

        Gazetelerden Mareşal Çakmak Anadolu Öğretmen Lisesi'nin Türkiye genelindeki başarısını duyduk, sevindik. Uzun bir süre görev yaptığım bu okuldaki idareci, öğretmen ve diğer personelin gayretli çalışmalarını çok iyi biliyorum. Bu başarı sebebiyle Değerli Okul Müdürümüz Sayın Hasan Taş'ın şahsında bütün idareci, öğretmen ve personeli tebrik ediyorum. Yıllardan beri eğitim konusunda başarısızlıklarla gündeme gelen memleketimiz için ümit ediyorum ki bu başarı bir şevk kaynağı olacaktır. Eğitim kurumları üzerindeki ümitsizlik buhranının ortadan kalkmasına katkı sağlayacaktır. Biliyorum ki bazıları bu başarıyı Öğretmen Lisesinde eğitim gören öğrencilerin sınavla alınmış olmasına bağlayacaktır. Bu hiçbir eğitim kurumunun başarısızlığına mazeret olmayacak yanlış bir değerlendirmedir. Çünkü Öğretmen Lisesiyle birlikte bu sınava binlerce sınavla öğrenci alan okul öğrencisi katılmaktadır. Doğal olarak bu tür nitelikli okullar arasında dereceye girmek onların düşündüğünden daha büyük bir başarıdır. Hele hele sınavla öğrenci alan okullar arasında en düşük puanla öğrenci alan okullardan biri olan Öğretmen Lisesi'nin bu başarısı kesinlikle ödüllendirilmelidir. Be bu okulda görev yaptığım dönemde yaklaşık 100 küsur öğretmen lisesi arasında en düşük puanla öğrenci alan 5 okuldan biriydik ama mezun verirken ilk yirminin içinde idik.

        Eğitim Politikaları

        Milli Eğitim Müdürlüğü burada görev yapan idareci ve öğretmenlerden bu başarının ne tür bir çalışmanın eseri olduğunu öğrenmeli ve diğer okullarda uygulamaya çalışmalıdır. Fen Bilimleri alanında neredeyse hiçbir kadrolu branş öğretmeni ve idarecisi olmayan Fen Lisesiyle - ki bu Türkiye'de zannederim ilktir-, kütüphanesi olmayan ilköğretim okullarıyla başarıyı yakalamak mümkün değildir. Burada sorun şahıslarla ilgili değildir. Sorun ilkelerle ilgilidir. Bu duruma ilk önce ildeki eğitim sendikalarının karşı çıkması gerekmektedir. Ama gördüğümüz kadarıyla bu sendikalar bu atamaların asıl kaynağıdır. Sendika salonlarındaki oylamalarla eğitim yöneticilerinin atandığı bir eğitim uygulaması hiçbir iktidarın eğitim politikası olamaz/olmamalıdır. Bu tür görevler liyakat isteyen şeylerdir. Diğer kurumlarda yapacağınız bu tür hatalar bu gününüze zarar verir. Ancak eğitim kurumlarında yapacağınız her hata geleceğinizi de mahkûm eder. Bu sebeple hiçbir bürokratın, hiçbir siyasinin bu tür uygulamaları yapmaya veya bu tür uygulamalara müsaade etmeye hakkı yoktur.  

        Milli Eğitim Müdürlüğü siyasetin en uzak olması gereken kurumlardır. Bu memleketin geleceğini üç beş kişinin siyasi beklentileri uğruna feda etmenin hiçbir akl-ı selim nazarında makul bir açıklaması olamaz. Veli konumundaki vatandaşlarımızın bu tür siyasi ve keyfi uygulamalara tepki göstermeleri gerekmektedir. Çocuklarımızın geleceği hiçbir zaman bu kadar keyfiliğe ve aymazlığa feda edilmemelidir. Atamalarda liyakat temel prensip olmalıdır. Ki bu prensibe uygun atamaların getirdiği başarıyı çok net görebiliyoruz. Bu anlamda Anadolu Lisesi ve Dumlupınar İlköğretim Okulu liyakatin getireceği kazanımların neler olabileceğini çok net bir şekilde görmemizi sağladı. Bu eleştirilerin sadece bugünle alakalı olduğu düşünülmesin. Ne yazık ki bu eğitim politikası her siyasi dönemde aynı şekilde uygulanıyor. Bu durumu doğrudan bu dönemle ilişkilendirenler geçmişi hatırlamalılar. Ben öğretmenliği ilk başvurduğum dönemde Gümüşhane il emrine atandım. Dediler ki ilgili kişilere başvurmazsan kötü bir yere atanırsın. Biz de başvurduk. Ama nasip değilmiş, bizim ismimiz ilgili kişinin gömleğinin cebinde kalmış, gömleğinin de yıkanacağı gelmiş, anlayacağınız bizi çamaşır suyuyla yumuşatıcı eşliğinde uzak bir yere atadılar. İyi ki atanmışım. Meslek hayatımın en güzel günlerini orada geçirdim. Ama işim ilginç yanı ben edebiyat öğretmenliği mezunuydum ve Türkçe öğretmen olarak atanmıştım. Merkezde ise Türkçe Öğretmenleri edebiyat öğretmenliğine atanmıştı. Yaklaşık üç dört ay ne yapacağımı bilmeden derse girdim çıktım. Kendi çabamızla okuma yazma nasıl öğretilir, nasıl geliştirilir vb. öğrenmeye çalıştık. Edebiyat öğretmeni olarak atanan arkadaş ne yaptı bilmiyorum ama bizlerin siyasete olan yakınlıklarımız atanacağımız yerleri belirledi. Ancak bunun zararını ne bizler ne de siyasiler çekti. Fatura masum öğrencilere kesildi. Bu tür örnekler çoğaltılabilir.

        Bugünün gençliğin bu tür uygulamaların bir sonucu olduğu akıldan çıkarılmadan bir an önce liyakat temelli bir eğitim politikası tesis edilmelidir.  Yoksa gittikçe artan şiddetin, suçun ve ahlaksızlıkların sebebini o kadar öteye beriye yamarız ki.

        Türkiye İçin 100 Milyon Mesaj

        Bir insanın yıllık gazete, dergi, kürdan, kırtasiye vesaire ihtiyaçlar  için tam 7 ağaç kullandığını biliyor muydunuz? İşte size tabiata olan bu zararımızı telafi etmek için kolay bir fırsat.

        TEMA Vakfı, ozyasar.NET arasında imzalanan protokolle, TEMA Vakfı'nın 1998 yılından bu yana Çevre ve Orman Bakanlığı işbirliği ile sürdürdüğü 10 Milyar Meşe Projesi çerçevesinde meşe tohumlarını toprakla buluşturacak "Türkiye için 100 milyon mesaj" kampanyası başlatılmıştır.

        Proje çerçevesinde herhangi bir ücret ödemeksizin adınıza 20 sms reklâm gönderilmesine izin verdiğiniz takdirde, adınıza 9 meşe tohumu toprakla buluşturulacaktır. Türkiye de ilk defa uygulanan hedef kitle temelli Türkiye İçin 100 Milyon Mesaj Projesi'nde amaç yüksek katılım sağlanması ve reklâm verecek sponsorlar ile meşe tohumlarının ekimi için gerekli desteğin teminidir.

        Tüm hemşerilerimizden muhtemelen 1 dakikalarını alacak bir fedakârlıkla bu projeye katılım bekliyoruz.