Gerçek Değer Masa Başında Kazanılmaz
Evet kıymetli dostlarım, toplumumuzda uzun yıllardır kökleşmiş bir algı var:
Yıllarını mesleğine adamış insanlar, görev başındayken saygı duyulan, sözü dinlenen, her işi bilen, her kapıyı açabilen kişiler olarak görülür. Onların etrafı kalabalıktır; adı geçince yüzler gülümser, davetler eksik olmaz.
Ne yazık ki, aynı toplum o insan emekli olduğunda farklı bir bakış açısına bürünür.
Sanki o kişi artık eskisi kadar kıymetli değilmiş gibi davranılır.
“Emekli olursan etrafında kimse kalmaz, elinden bir şey gelmez, kimse seni aramaz, kimse selam vermez” denir.
Yani yılların emeği, bir kartvizit kadar kısa bir ömre sığdırılır.
Oysa ben bu düşünceye asla katılmıyorum.
İnsanı değerli kılan şey, unvanı, makamı ya da masası değildir.
Onu özel kılan, karakteri, vicdanı, insanlığı ve hayatı boyunca dokunduğu yüreklerdir.
Gerçek bir insan, görevdeyken de, emeklilikte de aynı duruşu sergiler. Çünkü onun değeri koltuğundan değil, kendisinden gelir.
Bazı insanlar görev süresince etrafında birçok kişi görür, fakat o kalabalığın çoğu menfaatin gölgesinde oluşmuştur.
Oysa içten, samimi, gönülden kurulan bağlar, insanın hayatı boyunca onunla kalır.
Makamlar biter, kartvizitler unutulur, ancak birinin gönlüne dokunmanın değeri hiçbir zaman kaybolmaz.
İşte bu yüzden, çıkar ilişkisiyle selam verenlerin sessizliği, bir kayıp değil; aksine bir farkındalıktır.
Gerçek dostluklar, menfaat bitince değil, gönül kalınca anlaşılır.
Unutulmamalıdır ki, kaliteli insanlar emekli olduktan sonra da kimsenin açamadığı kapıları bir tebessümle açar;
aynı zarafetle karşılanır, aynı saygıyla uğurlanır.
Çünkü onların değeri makamdan değil, insanlıktan gelir.
Emekli olmak, bitiş değil; başka bir başlangıçtır.
Yıllarca biriktirdiğin deneyim, bilgi ve görgü; topluma ışık tutmak, gençlere yol göstermek için en kıymetli sermayedir.
Artık daha sakin, daha derin bir hayat başlar.
O hayat, görünürde sade ama anlamca zengindir. Çünkü artık insanın asıl mücadelesi, dış dünyayla değil, kendi iç dünyasıyla olur.
Gerçekten başarılı insanlar, gösterişin değil gönül erbaplığının temsilcileridir.
Onlar makam için değil, hizmet için çalışmışlardır.
Onların birikimleri sadece iş hayatını değil, insan hayatını güzelleştirir.
Toplumun en büyük serveti, böyle insanların varlığıdır.
Bu yüzden, emekli olan bir insanın kıymeti azalmaz; bilakis artar.
Çünkü o artık sadece bir meslek insanı değil, bir tecrübe, bir rehber, bir hatıra, bir değer haline gelir.
Emeklilik, bir son değil, emeğin meyvesidir.
Ve unutmayalım: Görevler biter, izler kalır.
Gerçek izler de yalnızca gönüllerde silinmez.
Yazar -şair
Ülker Sadık