AH İHTİRAS SEN YOK MUSUN?

Sizlere belki de ülkemizde çokta dikkate alınmayan, bireyin çoğu zaman iç dünyasında yaşattığı aile içi şiddetten tutunda sigara ve alkol alışkanlığı, suça eğilim gibi birçok ciddi sorunu içinde barındıran ‘Kumar ve Şans Oyunları’nın toplum ve birey üzerindeki tahribatlarından bahsedeceğim.
 
Çalışmadan, kısa yoldan zengin olmak için çıkar yol olarak gösterilen bu oyunlar,  pek çok ülkede olduğu gibi ülkemizde de  medya ve devlet onayıyla oynatılan oyunlardır. Ve  işsizliğin artarak devam ettiği ülkemizde, başta gençlerimiz olmak üzere pek çok kişinin gelecek planlarının bir parçası durumundadır.

Bu oyunların bir kısmının başında “milli” kelimesinin bulunması, bazılarının bir kamu kurumu ve kuruluşu olması, devletin de bu oyunlardan ciddi anlamda vergi tahsil etmesi, neredeyse insanları olayın, “sakıncalı” tarafını göz ardı etmesine sebep olmuştur. Özellikle İddaa'yı, devlet destekli bahis firmaları arasında dünya üçüncüsü yapmamız, bu durumun doğal bir sonucu olarak ortaya çıkarmıştır.

İddaa’nın yanında Ülkemizde devlet tarafından oynatılan diğer kumar türlerini; milli piyango, kazı kazan, spor-toto, sayısal loto, bilyoner ve at yarışları üzerine oynanan ganyanlar olarak sıralayabiliriz. Yine ülkemizde bu oyunlara en fazla paranın yatırıldığı yerin Marmara Bölgesi, en az ilgininse Doğu Anadolu’dan geldiğini söylememiz mümkündür.

İnternetin yaygınlaşmasıyla birlikte ‘sanal kumar’ bağımlılığı da ortaya çıkmıştır. Ankara Ticaret Odası' sının yayınladığı “İnternet Kumarhaneleri" adlı raporda Türkiye'de internet üzerinden kumar ve bahis oynayanların sayısının iki milyonu bulduğu açıklanmıştır. Bu oyunların da daha çok 21 ve poker olduğu belirtilmiştir. Bunun yanında internetten dünyanın dört bir yanındaki futbol, basketbol, at yarışı, boks, tenis maçları için iddiaya girerek şans oyunları da oynadıkları saptanmıştır.

Kumar ve Şans Oyunlarının toplumsal ve bireysel tahribatlarına gelince; Nasıl oynanırsa oynansın, insanın içindeki o "Ya çıkarsa, ya tutarsa, ya gelirse" içgüdüsü aslında ahmakça bir içgüdüdür  ve bireye birçok yönden zarar vermektedir. Çünkü bu ihtiras insanın heyecan ve adrenalin düzeyini körükleyip, fizyolojik ve psikolojik bozukluklara sebep olur. Özellikle de bahis, bireyin yaşam tarzı, hayatının anlamı olur.  Kaybettikçe bir sonrası, kaybettikçe bir sonrası gelir. Hayattan zevk aldığı tek olgu bu olur ve kısır döngüden kendini bir türlü kurtaramaz.

İşin vahim tarafı, henüz çok küçük yaştaki çocukların da bu “oyun”a gelmesidir. Gerçekten de okul çıkışı, üzerlerindeki üniformalar ve sırtlarındaki çantalarla bu tür yerlerde çocuklarımızı görmek durumun vahameti açısından önemli bir anekdottur. Muhakeme güçleri, kontrol mekanizmaları, idrak ve iradeleri tam olarak gelişmemiş ve oturmamış delikanlıların merak duygularına yenik düşüp, bir kerecik olsun bu çeşit oyunlara bulaşmaları, onları önü alınmaz tehlikelere kadar götürebiliyor. Anlayacağınız iddaa, kolay yoldan para kazanma merakı peşinde koşturan yetişkinlerden sonra çocukları da  sarmış durumdadır.

Bu mevzu bir çok insan için hoş vakit geçirme aktivitesi olarak da görülebilir. Sıkıntı bu alışkanlığın, zamanla bazı insanlar için başka türlü tecrübelere dönüşmesidir. Çünkü büyük kazançlarla ilgili kurulan fantezi ve hayaller, bireyi kendini kontrol edememe noktasına sürükleyebiliyor.

Neticede oynayıp oynamamak tabiî ki insan iradesindedir. Kendine güvenenler için biraz bahis, tadında oynandığın da hayata küçük heyecanlar ve zevkler katabilmekte. Dedik ya tadında oynandığında. Sevgi ve Saygılar…

YORUM EKLE