AİLENİN ROLÜ

Çocuklar Üzerinde !

Yarınlarımızın asıl sahipleri teknoloji çağının çocukları: Anne babalar ve eğitimciler kişisel rolleri ve sorumlukları açısından kendi döneminin engelleri ile karşılaşmışlar ve ciddi imtihanlardan geçmişlerdir.

Bir insanın önem verdiği şeye göre sınandığı şeyde farklıdır. Çocuk, anne babanın elinde gelişen ve şekil almaya hazır bir cevher olarak bulunur. Bunun farkında olarak davranmak ya da davranmamak, sonucu birebir etkiler. Çocuğun genetik getirisinin ve mizacının üzerine ilâve edilecek yakın ve uzak çevre etkisi kimlik ve kişiliğe dönüşürken, ilişki ve yaşama biçimi de çocukta bir kendilik algısı ve bir duruş oluşturur. Yeni bir bireyin inşası anlamına gelen bu yapılanma esnasında, çocuğun ufkunu belirleyen ve duruşunu oluşturan tutumlar, anne babanın ürünüdür.

Yani, ağırlıklı olarak yaşama biçimi ve iletişim tarzı çocuğun zihninde en derine kodlanan görgüyü oluşturur. Bu özellikle çocukluk döneminde alternatifsiz olarak çocuğun önündeki modelleyeceği ilk kaynaktır.

 Mutlu bir çocuk ya da mutsuz bir çocuk olarak büyümeye başlamak, büyürken ki ihtiyaçları da belirler. Ailede mutlu olamayanlar aile dışındaki mutluluk kaynaklarına, değer göremeyenler değer kaynaklarına yönelir ve bu ihtiyacı gidermenin arayışı içinde olur. Yani yetersiz duygusal beslenmeden, değer katan bir ilgiyi görememekten kaynaklanan bu durum, çocuğun yalancı haz ve başarı kaynaklarına yönelmesine sebep olur. Çocuk Allah’ın insana bir lutfudur. Anne-babalara da birer emanettir. Her açıdan çocuklar bizim için imtihan sebebidir. [1] ".. Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun..." [2] “Çocuklarınıza hoş muamelede bulunun ve onları güzel terbiye edin.”[3]

Çocuk anadan doğduğunda tertemizdir.

 Ekilmemiş toprak gibi, işlenmemiş alçı gibidir. Çocuk boş kaset gibidir. Ne verilirse onu alır.İnançlar, değerler, gelenekler ve iyi alışkanlıklar daha çok âile içinde kazanılır.

Çünkü çocuğun şahsiyetini kazandığı devre âile içinde geçer.

Onun en çok sevdiği, inandığı, güvendiği ve özendiği ideal tip anne - babadır.

Anne- baba güzel örnek olup onları hayata hazırlamalı.

Çocuklar kötülüklerden ve zararlı alışkanlıklardan korumalı.

Anne - babalardaki kendilerini değiştirmeden sadece talep edip yerine getirilmeyi bekleyen komutlar, çocuğun dünyasına ancak teğet geçebiliyor. Çünkü; duyguları ile yürekten bir bağlılık söz konusuyken, anne baba olarak bizler ise bunun dıştan komutlarla başarılabilecek bir şey olduğunu zannediyor ve sonuç almak için uğraşıyoruz. Oysa, İhtiyaçlar giderilmeden, duyguları doyurmadan ve en önemlisi de kendisine bu kadar haz veren başka bir meşguliyet yani alternatifini bulmadan bu durumun düzelemeyeceğini ancak iş işten geçtikten sonra anlayabiliyoruz.

Ondan sonra da benim çocuğum sorunlu. Diyoruz ki, bu sorunu ve çözümü kendi dışımıza itmek demektir. Aynı zamanda bu tutum, kendimize düşeni görmezden gelmek anlamına gelir ki bizi çözümden uzaklaştırır. Kendimizi haklı görmek ya da onaylatmak işe yaramaz çünkü sonucu değiştirmez.

Çocuk eğlenceyi, paylaşımı, bir birey olarak kale alınmayı, ailesinin kendisine vermediği, karar verme ve adım atma cesaretini bilgisayar ekranında buluyor. Çocuklar ve daha çokta gençler mutlu oluyor ve sanal dünyada kendisine bir yer ediniyor.

Kısacası ekranın içinde sığınacağı bir dünya oluşturuyor. Kendisine karışılmayan, aşağılanmadığı, kendisini var olarak hissettiği olağanüstü cazip bir dünya. Çocuk ve gençlerin yerinde kim olsa bu cazibeye kapılır ve kim olsa ayrılamaz. Bu dünyanın niye oluşturulduğunu ve ne anlam idafe ettiğini anlamadan çözüm üretilmesi imkânsızdır. Orman kanunlarıyla alınan sonuçlar başarı değil yetersizliğin acı görüntüsüdür ve kesinlikle öğretici değil, kin tutturucudur.

Anne ve Babalarin Dikkatine !

- Çocuk mutlu bir ailede büyürse mantığını ve aklını geliştirme ve en uygun şekilde kullanma fırsatı bulacaktır.
- Değer görmeli, değerli bir birey olarak muamele görmeli,
- Kendisine ortak konularda danışılmalı,
- İyi arkadaşlıklarla sosyal hayatını destekleyecek ortamlar oluşturulmalı,
- Hobiler edinmeli,
- Okuma ve düşünme becerilerinin gelişimi için evde diyalog ve danışma hakim olmalıdır.

Hangi devirde yaşıyorsak o dönemin akıl çeldiricileri devreye girer. İşte televizyon ve bilgisayar tam da bu nokta da devreye giriyor.
- Bilgisayar ve televizyona kısa zaman dilimleri ayrılabilir ve izleneceği seçilebilir.
- Çatışmacı usul ve üslup sadece çocuklarla anne ve babanın arasını açar. Suçlamadan, yargılayıp sorgulamadan konuşarak ve anlamaya çalışarak yaklaşmalıyız.
- Hangi alternatiflerin kullanılabileceğini sabırla konuşmalı ve çocuğumuzu içten bir ilgi ile dinlemeyiz.
- Her aletin bir kullanım amacı vardır ve kullanmanın da bir sınırı vardır. Amacının ve sınırının dışına çıkıldığında zarar vermeye başlar. Bunu çocuğumuzu düşündürecek tarzda konuşarak gündemine getirebilir ve bizi doğru anlamsına yardımcı olabiliriz.
- Çocuğumuzun karşısında karşı taraf gibi değil aynı taraf gibi durmalı ve davranmalıyız. Yani çocuğumuzu savunmak zorunda bıracak diyaloglara girmemeliyiz.
- Kimi zaman esnek olmalı, kuralların milimetrik uygulanması için ayak direyen ve çocuğunun o anki durumunu hassasiyetini göz ardı eden ebeveyn durumuna düşmemeliyiz.
- Mikemmel ebeveynler olma imkânımz yoktur. Severek, şefkat dolu bir ilgi sunan ve çocuklarıyla her zaman anlayışlı bir şekilde konuşmaya ve paylaşmaya hazır bir algı oluşturmak çok mühimdir.
- Çocuklarımızın teknoloji bağımlılığı söz konusuysa, gerektiğinde profesyonel destek almaktan çekinmemeli ve talimatlara ailece uymalıyız.
- Çocuklardan birini bilgisayar ve televizyondan mahrum edip diğerlerini serbest bırakarak kıskançlığa ve başka yanlış anlamalara meydan vermemeliyiz.

- Hatırımızda tutmalıyız ki, ailece izlenen uygun olmayan programlar ve gündeme alınan oyunlar, girilen yanlış siteler ve harcanan onlarca zaman ciddi değer kaybı, anlayış ve yaşama biçimi değişikliği, sosyal hayatta ilişki yoksunluğu ve konuşma da gerileme vb gibi pek çok zararı bereberinde getirir.

- “Sizler; çocuklarınızı bulunduğunuz zamana göre değil, onların bulunacağı zamana göre yetiştiriniz.[4]

- Onların  kendi   dünyası ve  heyecanları vardır. Çocuğumuzu kendimize benzetmeye zorlamamalıyız

-Şartsız sevmeliyiz, sevgi gelişmiş insan olmanın en önemli kaynağıdır. Çocuğun sevgiyle büyüdüğü unutulmamalıdır.

- Çocuklar öpülüp kucaklanmak ve ilgi beklerler.

- Anne-baba ve çocuk üzerinde etkili olan çevresindeki herkes birbirleri ile tutarlı olmalıdır.

- Bu yüzde ciddiye alınmamak, adam yerine konulmamak onları da üzer.

- Kız erkek ayırımı yapmak biri birinden üstün tutmak doğru değildir.

- Çocuğu bu anlamda utanç duymaya sevk edecek söz ve davranışlardan uzak durmak gerekir.

-  Bağımlı yetişenler hiçbir zaman kendi başlarına karar veremezler.

- Adaletten ayrılmadan uygulanan ceza ve mükafat eğitim de önemlidir.

- Çocukların iyi davranışları takdir edilmelidir.

-  Kişiliğini zedeleyici, kişiliğini hedef alan cezalardan kaçınılmalıdır.

- Disiplin uygularken baskıcı olmamalıyız. Zannettiği gibi, büyüklerin emir vermesi, küçüklerin de hemen itaat etmesi beklenmemeli.

- Çocuklar oyunla büyür. Çocuk oyunları, hayatın bir çekirdeğidir. Bütün insanlar orada gelişir, büyür ve oluşur. İnsanın en güzel ve olumlu yetenekleri orada yükselir. [5]

- Davranışlarımızın çocuklar üzerindeki etkileri:

- Sürekli eleştirilmişse, kınamayı, ayıplamayı.

-  Kin ortamında büyümüşse, kavga etmeyi.

- Alay edilip aşağılanmışsa, sıkılıp utanmayı.

- Utandırılarak terbiye edilmişse, kendini suçlamayı öğrenir.

- Hoşgörü ile yetiştirilmişse, sabırlı olmayı.

- Desteklenip yüreklendirilmişse, kendine güven duymayı.

- Övülmüş ve beğenilmişse, takdir etmeyi.

- Hakkına saygı gösterilerek büyütülmüşse, inançlı olmayı Kabul ve onay görmüşse, kendini sevmeyi.

- Aile içinde dostluk ve arkadaşlık görmüşse, bu dünyada mutlu olmayı öğrenir. [6]

Teknoloji çağında çocuk büyütüyorsak, çocuğumuzun bedenine, aklına, inancına, duygularına ve kendisini geleceğe taşıyacak alışkanlıklarına zarar verecek şeyleri ince ince düşünmeli ve ayıklamalı tespit edip koryucu programlar oluşturmalıyız. Yeni altenatifleri sempatik ve sevecen halde taktim edip, en önemlisi de yuvamızı ve kendimizi çocuğunun nezdinde örnek alınmaya değer bir seviyeye yükselmeyi, ertelenemez bir sorumluluk olarak görmeliyiz.

Ruhları aynalar gibi parlak, bilgisayar gibi sürekli kayıt yapan, denileni değil gördüğünü yapan çocukların ilk mektebleri kendi haneleridir. İlk terbiyeyi anne-babadan alırlar. Çocuklarımızın iyi yetiştirilmeleri bir milletin varlığı ve bekâsı için olmazsa olmazıdır.

 

[1] Enfal 28.

[2] Tahrîm 6.

[3] İbn Mace, Edeb, 3.  

[4] Hz. Ali’nin sözü.

[5] Frobel Gülsen Atlı, Aile ve Çocuk Eğitimi Üzerine Sohbetler, Etüt y.

[6] Dorothy Nolte.

YORUM EKLE