Gümüşhane Haberleri
2023-03-31 15:56:18

KIZIL ELMA NEDİR? -1-

Muzaffer Arslan

muzafferarslan.tr@gmail.com 31 Mart 2023, 15:56

Türkistan’da doğan, Horosan’da pişen ve Anadolu’da olgunluğuna erenlerin yolu Kızıl Elma, geçmişte olduğu gibi bugün de yaşamaktadır ve yaşayacaktır. Kısaca Kızıl Elma’yı anlatmak istiyorum.

Öncelikle Türk’ün ne demek olduğunu bilmek gerek. Sonra Kızılelma’yı anlatırız. Türk sözcüğü; Ziya Gökalp’e göre “nizam sahibi” demektir. Kaşgarlı Mahmut’a göre “olgunluk çağı”dır. Fars (İran) kaynaklarına göre “güzel insan” anlamındadır. İslâm (Arap) kaynaklarına göre “terk edilmiş insan” olarak belirtilmiş. Çin kaynaklarında ise “miğfer” anlamında kullanılmıştır.

Gelelim Kızıl Elma’ya…

Kızıl Elma… Divan-ı Lügat’it Türk’te “Ülkü” olarak geçiyor. “Varılması amaçlanan nokta, düşünce” de denebilir.

Ömer Seyfettin’e göre “yüksek idealler peşinde koşmak, o idealler uğruna savaşmaktır.” Unutmamak gerekir ki millî ülküler, milletleri yüzyıllarca ayakta tutan güç kaynaklarıdır.

Hun Türklerinden, Göktürklerden günümüze kadar gelen bir inanışa göre devlet, Yüce Tanrı”nın adını yaymak için “Gök gibi gökte olan Kağan” nitelemesi ile Tanrı’nın yer yüzüne gönderdiği güneşin doğduğu yerden battığı yere kadar adaleti, can ve mal güvenliğini sağlamakla görevlidir. Onun biricik yolu ise Kızıl Elma ülküsüdür.

Hun Türklerinin yenilmez lideri Attila:

“Tanrının kırbacı” adını kötülere ve adaletsizlere karşı gösterdiği tavrından almıştır. Göktürkler zamanında Bilge Kağan, Kök Tanrı’nın yeryüzündeki temsilcileridir.

İslâm’ın kabulü ile birlikte Türk liderleri, Allah’ın yeryüzündeki gölgesi anlamına gelen “Zillullah fi-l Âlem” sıfatıyla anılmışlardır. Allah’ın yeryüzündeki temsilcileri…

Türk milleti, İslâm öncesi dönemlerden bugüne değin hep sabırlı, yumuşak huylu, tedbirli, vakar ve adaletli olmaları sebebiyle yükselmiştir. Toplumsal hayatları son derece düzenli ve aile bağları çok güçlüdür. Kadın ile erkek arasında hukuki haklar tamamen eşittir. Asla Arap kültüründen iz yoktur. Kız çocukları seçkin ve kıymetlidir. Zaten “kız” sözcüğünün anlamı da “değerli”dir. İnsanın değerli olanı yani… Hayvanın değerlisine “kızrak, kısrak” demişlerdir. İşte böylesi erdemlere sahip olan bir millet, kurduğu devletlerle Türk cihan hâkimiyeti ülküsünü yaşamayı ve yaşatmayı amaçlamıştır.

Türkler, İslâmı kabul edince bu yeni dinde birkaç Arap geleneği, Emevi anlayışı (ehlibeyt düşmanlığı) nedeniyle ne yazık ki İslâm olarak girmiş olsa da genel anlamda Türk milleti, kendi ruh ve hâkimiyet anlayışını bu dinle de bulmayı becermiştir.

Orhun Yazıtlarında “Daha deniz, daha kara…” denilirken bizlere verilen ülkü, Kızıl Elma değil midir? Yine bu yazıtlarda “Gün doğusundan gün batısına…” diye diye Asya’dan çığ gibi kopup Avrupa’ya inen Attila’yı başarılı kılan işte bu, dünyaya sahip olma ülküsüdür.

Öntürklerdeki tek Tanrı inancı, ölüm sonrası yaşama olan inanç, atı evcilleştirip uzakları yakın kılma, tek bir kaya parçası için vatan toprağı satılamaz diyen anlayış, millî şuur ve de son noktada insanı yaşat ki devlet yaşasın erdemliliği, bugünkü kızıl elma anlayışımızın kökenleridir.

Türkistan’da doğan, Horosan’da pişen ve Anadolu’da olgunluğuna erenlerin yolu Kızıl Elma, geçmişte olduğu gibi bugün de yaşamaktadır ve yaşayacaktır. “Ne Mutlu Türk’üm Diyene!”

Aklınız ve gönlünüzle yolunuz açık; alnınız ak olsun.

Muzaffer ARSLAN

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.