Gümüşhane Haberleri
2016-06-06 08:28:28

Ramazana Dair

Kübra Coşkun

kubracskn29@gmail.com 06 Haziran 2016, 08:28

İlk oruç tuttuğum gün geldi aklıma bugün. 9 yaşındaydım, ısrar etmeme rağmen küçüğüm diye oruç tutmama izin vermezlerdi. Her gece sahurda uyandırılmak ümidiyle uyusam da nafile. Bir hafta sonu ısrarlarıma daha fazla dayanamayıp uyandırdı annem, sen öğlene kadar tutsan da kabul olur dedi. Öyle şey mi olur iftarda aç olmam lazım deyip terslediysem de kadını itiraf edeyim bir kez su içme bir kez de çikolata yeme girişiminde bulundum gün içerisinde ama neyse ki bir şekilde irademe hakim oldum. Ramazan bu ya bana dokuz yaşımda irademe sahip olmayı öğretmişti.

Kurt gibi acıkmışım, annem mükemmel yemekler yapmış, o akşam yediğim yemeğin tadını sanıyorum bir daha asla alamam. İftardan sonra ilk kez oruç tutan çocukları sırtına alıp gezdirmek adettenmiş, ablam koca apartmanı bana sırtında gezdirdi, hakkını ödeyemem. Ramazan bu ya o gün bana minnet duymayı öğretmişti.

Ertesi gün okula gittiğimde annemin verdiği kahvaltılık beslenmeyi yemeyip kendimce oruç tutmaya niyet ettim, yiyeceklerimi arkadaşlarıma verdim. Birkaç kez tuvalete gidip susuzluğum gitsin diye ağzımı çalkaladım (yutmadım bence ama Allah kabul etsin:) Sonra öğretmenim fark etti durumu, çocuklar oruç tutmaz deyip kızmasını beklerken, iftar için kendimize pide sipariş etmiştik dur sana da söyleyeyim dedi, biraz sonra kendimi öğretmenler odasında onlarla birlikte pide yerken buldum. Ramazan bu ya o gün bana paylaşmanın tadını öğretmişti.

Yazdıklarım sadece iki günde öğrendiklerimdi, ramazan her yıl başka şeyler öğretti sonra. Rahatsızlığımdan dolayı oruç tutamadım son iki yıldır, bu yıl bakalım bayılmazsam niyetliyim ama tutamasam da vicdan azabıyla bayılmamak için yediğim yemeklerden, komşusu açken tok yatan olmanın nasıl bir his olduğunu öğrendim. Yani her türlü öğrenecek çok şeyimiz var bu ay.

Peki, Ramazan neydi özünde? Özünde diyorum çünkü yıllar geçtikçe asimile edildiğini düşünüyorum. Büyüklerimiz boşuna iç geçirmiyor “nerede o eski ramazanlar cancağazım” diye. Ramazan 17 saat aç kaldıktan sonra iftarda bütün dünyayı yiyip, çok şükür elhamdülillah demek, körler sağırlar misali yalnızca eş dost birbirini ağırlamaktan ziyade, bizim bir öğünde yediklerimizi almak için bilmem kaç gün çalışan insanlara soframızı açmaktır.

Bana göre, koca bir günün sonunda, tulumba tatlısı yemeyi hayal edebilmek bir lükstür ve bu lükse sahip olmanın şükrünü, oturup yarım kilo o tatlıdan yiyip kuru kuru “çok şükür” diyerek değil, hayalini bile kuramayan insanlarla paylaşarak yapmamız gereken aydır ramazan.

Maddi durumu nispeten iyi olanların olmayanlara yardımda bulunduğu, çocukları daha çok sevindirdiğimiz ve ‘ramazan’ kavramını doğru aşıladığımız, kimsesiz çocuklar yurdu olsun huzurevleri olsun gücümüz ölçüsünce yardımda bulunduğumuz, gıybet yapmadığımız, içimizdeki kötülüklerden kurtulabildiğimiz, birbirimize art niyetli düşüncelerle değil sevgiyle yaklaştığımız, insanın insana zararı değil yararı dokunduğu bir ay olmalı ramazan ki anlamı olsun. Aksi halde aç kaldığımızla kalırmışız gibi geliyor bana.

“Eğer tadını bilirseniz, ekmeği paylaşmak ekmekten daha lezzetlidir.”
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.