BİR KADININ GÜNLÜĞÜ

Dünya Kadınlar günü bugün. İçimizde ki korku acaba bugün hangi kadın nerede ve ne şekilde can verecek. Maalesef bunu düşünmek kabus oldu. Yine sosyal medya aldı başını gidiyor kutlamalar, kutlamalar.. İnsanın güleceği geliyor. Birde koro halinde ünlülerin paylaşımlarını okursanız bu dünyada kadın olmak istersiniz…..?

Bir yılda yaklaşık 340 kadın can verdi. Eski koca, eski nişanlı, yeni koca, yeni sevgili, eski sevgili tarafından. İnanın dilim varmıyor gönlüm el vermiyor yazmaya. 

Ancak bir kadın bir ana olarak yazmasam olmazdı. Üzerimizde o kadar çok travma etkisi oldu ki bugün değil her gün bu tür haberler içimi dağlıyor. 

Toplum olarak bu durumun önüne geçemiyoruz. Devletin tedbirleri de çözüm olamıyor. Birçok uzman çıkıyor yazılı görsel basında saatlerce anlatıyor. 

Demek ki strateji değiştirmek yeni önlemler ve kurallar belirlemek gerek. Şiddeti uygulayan taraflara verilen cezaları yeniden düzenlemek gerek. Bir şeyler yapmak gerek hem de hemen gerek.

Maalesef toplumumuz da kadın bir taraftan kahraman, diğer taraftan pasif bir varlık, sosyal hayat içerisinde görünmez olan; ama diğer taraftan da ailenin temelini oluşturan, yuvayı yapma görevinin yanı sıra çocuk yetiştirme görevini de üstlenen bir imge olarak karşımıza çıkmaktadır.

Gelenek ve göreneklerden kaynaklı birçok sebep, kadının sosyal ve ekonomik hayatta zorluklarla mücadele etmesine neden olmaktadır. Kadına karşı şiddet, kadın cinayetleri, yasaların kadını yeterince koruyamaması, iş hayatında karşılaşılan zorluklar, iş yükünün fazlalığı, taciz vs kadınların en çok şikayet ettiği konuların başında gelmektedir.

Oysa kültürümüz içerisinde tarih boyunca kadın, her zaman erkekle yan yana olduğu ve onun toplumdaki yerini koruyarak, sosyal hayatın içerisinde birey olarak varlığını sürdürdüğü, eş, anne veya evlat olarak saygı ile karşılandığı aşikar.

Dünya da eşi görülmemiş büyük özveri ve cesaretle kurtuluş savaşındaki mücadelenin mimarıdır Türk kadını. Aynı mücadele bugün olsa yine aynı cesareti ile en ön saflarda yer alırız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.

Doğuran büyüten besleyen eğiten kadındır. Hamarat ve fedakar olan kadındır. Ana yüreği, ana kokusu, ana kucağı, ana ocağı bunlar içi boş kelimeler değil. Yar olan, bacı olan teyze ve hala olan yenge nine yani ana olan Ana-dolu olan kadındır. Böyle kutsal gördüğümüz kadınlarımız baş tacı edilmez mi?

“Yuvayı dişi kuş yapar”, “Cennet anaların ayağı altındadır” “Ağlarsa anam ağlar başkası yalan ağlar” “Ananın ağır sözü yavruyu incitmez” gibi birçok atasözlerimiz kadının, hayatın olmazsa olmazını vurgulamakta ve onu yüce bir varlık olarak görmektedir.

Varlıkları ile hayatı güzelleştiren, bulundukları ortamı disipline ederek eserler ortaya koyan, sığınılan limanlarda fedakarca mücadele eden emeğin timsali kadınlardır. Kadının kıymeti; öldüğünde, öldürüldüğünde, şiddet gördüğünde değil, değer gördüğünde anlam kazanacaktır.

Mustafa Kemal Atatürk Türk kadınına her zaman güvenmiş ve Türk kadınının toplumda hak ettiği yere gelebilmesi için öncü reformlara imza atmıştır. Hiçbir ülkede, hiçbir lider, kadın hakları için böylesine duyarlı olmamış ve böylesine savaşmamıştır. "Dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir" diyecek kadar kadının toplum ve medeniyet içindeki yerini takdir etmiştir.

YORUM EKLE